Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ H ] / Hatta

Hatta перевод на английский

41,160 параллельный перевод
Hatta büyüklük yapıyormuşum gibi geldi sanki Leo'yu koruyormuşum gibi.
I even acted noble about it, like I was protecting Leo somehow.
Yerel kolluk kuvvetleri, itfaiyeler, hatta Ulusal Muhafız...
Local police and fire departments, - even the National Guard...
Sen benden yardım istediğinde hiçbir zaman kolay olmuyor hatta bazen yasal bile olmuyor.
Hannah, when you come asking for help, it's never easy, and sometimes not even legal.
Hatta sen bana hocalık ediyorsun.
If anything, I'm learning from you.
Hatta biri fahişe olduğunu söylemiş.
One even called her a prostitute.
Hatta...
Even- -
Bugün o şey hakkında bazı yazılar okuduk. Yörüngelerini değiştirmek, hatta onları havaya uçurmak için asteroitlere roket atma yönünde tavsiyeler var.
We've been reading up on this stuff today- - there are proposals in the works to send rockets to asteroids, to nudge them or even blow them up.
Bazıları genellikle karbondan bazıları demirden, hatta çoğu platinyum ve altından oluşuyor.
Some are mostly carbon, others more iron, many even contain platinum and gold.
Ona on kat fazla verirdim, hatta 20.
I would have given him ten times what he was asking... 20.
Hatta bölgesel yıkıma sebep olabilecek bir olaya şehrin yok olmasına, mesela, her 5000 yılda bir rastlanıyor.
Even an event that would be locally devastating- - the loss of a city, for example- - that only comes along every 5,000 years.
Toby, Happy Cabe, Paige, Ralph, hatta Tim bile.
Toby, Happy, Cabe, Paige, Ralph, e-even Tim.
Baptiste LeGrand çok gösterişliydi, hatta post-empresyonist bir ressama göre.
Baptiste LeGrand was pretentious, even for a post-Impressionist painter.
Bize insan kaynakları dosyalarına, telefon kayıtlarına hatta kurum içi mesajlara tabloları bulmamıza yardımı olacak her şeye erişim izni verdi.
She's offered us access to HR files, phone records, even internal e-mails, anything that might help recover the paintings.
Dosyada ikinizin çok yakın arkadaş olduğu yazıyordu, hatta seni himaye ediyormuş, ama sen gerçekte MacGyver kim bilmiyorsun bile.
The file said that you two were best friends, that you were part of his cover, but... you have no idea who MacGyver really is.
Hatta önemliden de öte.
It is so far from OK.
Hatta anoreksik olabilir diye endişeleniyordum.
I was actually worried she might be anorexic.
Hatta metali bile deler geçer.
Burns right through metal.
Hatta küçük bir kornaları bile olur.
Might even have a little horn.
Yüzlerce hatta binlerce insanın, hayatını kurtarmak için adam kilit nokta.
He's the key to saving hundreds, if not thousands, of innocent lives.
Cinayet silahını söyleyecek kadar bile ileri gitti hatta.
She was even gracious enough to cough up the murder weapon.
Hatta masanın üzerinde fotoğrafı var.
You have pictures of it all over your desk.
Hatta büyük ihtimalle bile diyebilirim.
Well, maybe. I'll even go so far as to say probably.
Artık Hulk var hatta hulk, canavar ordusunu gerçek dünyaya teslim edecek.
Now the might of the Hulk and only the Hulk will deliver my monster army to the waking world!
ama yardımın olmasa bunu başaramazdım. hatta doktor strange ve hulk'un da.
But I couldn't have done it without the help of Doctor Strange and the Hulk.
Kaçınılmaz olanı bir saat erteledi belki bir ay, hatta belki bir yıl.
Maybe it delayed the inevitable an hour, a month, a year even.
Hatta biraz eğlenceli bile olabilirdi.
She might even be a little... fun.
Doğrusu ben burada... Hatta hiçbirimiz yanımdaki hanım olmasaydı burada olamazdık.
The truth is I wouldn't be standing here, none of us would be standing here if it wasn't for this lovely lady to my right.
- Cezalandırıyorlar hatta.
- Almost punitive.
Hatta, eğer birisi araya girmeseydi kurban olacaktım.
In fact, if someone hadn't intervened, I would be a victim.
Hatta, bize göre Jack'in anlattıkları basına çıkınca merak etmeye başladı ve onun oyuna geldiğini düşündü.
In fact, we think he saw everything Jack was saying in the media and started to wonder, had he been tricked?
Haftalar, hatta aylar geçebilir ama yağmur eninde sonunda dönecek, çimenler de yeniden yeşerecektir.
Weeks, months may pass, but eventually the rains will return and the grass will sprout again.
Hatta şuna bir bakın.
In fact, check this out.
Afrika'nın geri kalanında benekli sırtlanlar birer korku nesnesi. Çünkü besi hayvanlarını, hatta bazen çocukları öldürebiliyorlar.
Throughout the rest of Africa, spotted hyenas are feared because they kill livestock, sometimes even children.
Hatta "virüs" ifadesini bile hiç duymamışlardı.
They've never even heard the term "virus."
O astronotların başına neler geleceğini çok iyi biliyor, hatta herkesten daha çok.
He knows what these astronauts are going through, probably more than anybody.
Tekrar yapardım, hatta Anthony'i bile vururdum.
I'd do it again, probably shoot Anthony.
Melissa'nın ameliyattan sonra enfeksiyon kapma olasılığı obez olmayan birine göre beş kat daha fazla. Kalp krizi, periferal sinir hasarı kronik yara ülseri oluşabilir. Hatta ölebilir.
Melissa's five times more likely than a non-obese person to get a post-op infection, a heart attack, peripheral nerve injury, chronic wound ulcer or even die.
Hatta belki torunumun döneminde.
Perhaps even in my grandson's time.
Faustina'nın Avidius Cassius'a olan davetinde bunun kısmi cevabı görülüyor. Böylece imparatorluktaki pozisyonunu koruyabileceğini düşündü. Hatta belki karısı olurdu.
And we can see a partial answer to that in Faustina's bid to Avidius Cassius, where she thought maybe she would be able to retain her position in the Empire, perhaps even as his wife.
Neredeyse hepsi, hatta Roma imparatorları tarafından nesiller boyu yapılan evliliklerin hepsi aslen siyasi ve hanedanlık amaçları içindi.
Almost all, really, virtually all of the marriages one has seen for generations amongst Rome's elite are for political, dynastic purposes.
Hatta onu param parça etmeye hazır bekleyen insanlar vardı.
There were people who were literally out there, ready to tear him to pieces.
Hatta üzerine de biraz peynir. Hadi.
And there might even be a little cheese on there.
Hatta bir denizkızıyla evlenen bile olmuş.
There was a case that they married a human.
Hatta ondan daha iyisin.
Oh no, you're better than Harry Potter.
Hatta sorsam kendime yine
♬ Even if I am bitten again ♬
Hatta ortalığı süpürmeye gidiyorum.
I'm gonna go vacuum. Hmm.
Her şeyi alabilirsin hatta.
In fact, you can have everything.
Hatta, daire bayrağı sende kalsın. Ve sırf cinsel organına değdi diye demiyorum.
In fact, I want you to keep the apartment flag, and I'm not just saying that because it touched your genitals.
Hatta özellikle birini arıyor.
And he's looking for one in particular.
İki buçuk yıl çıkman, mezun olman, bir işe girmen ve sonra küçük bir kilisede Tanrı'nın, arkadaşlarının, ailenin, hatta tanımadığın kuzenlerinin ve baş nedimen olan benim huzurumda evlenmeliydin!
You were supposed to date for 2 1 / 2 years, graduate, get a job, and then get married in a small church, surrounded by God and your friends and family and even the cousins you don't know very well, and I am a bridesmaid!
Manastırdan atıldığını söylüyorlar, çocuklara zarar verdiği için. Hatta bir tanesini öldürmüş.
they say she got thrown out of the convent because she hurts children and even killed one.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]