Havaalanında перевод на английский
2,150 параллельный перевод
Havaalanında kredi kartı pazarlar.
Works at the airport. Sells credit cards.
Eric, hâlâ havaalanında mısın?
Eric, you still at the airport?
Havaalanında görüşürüz.
I'll see you At the airport.
Marshall Amcanız onu havaalanında karşılayarak sürpriz yapmıştı...
Uncle Marshall surprised her at the airport.
Bildiğim, eğer havaalanında yalnız başına oturuyorsa gidip onu almam gerektiği.
One thing I do know is that if she's there sitting at the airport alone, I have to go get her.
Havaalanında gofret yemiştim.
I got an energy bar at the airport, so I'm good
Babamı havaalanında karşılamaya gidiyorum, gelir misin?
- I gotta pick up Dad at the airport.
Havaalanında seni bekleyen bir taksi olduğunun farkında mısın?
You know, there's a town car waiting for you at the airport.
Onunla havaalanında buluşmayı kabul ettim.
I agree to, uh, meet him at the airport.
Bir adam var, onunla havaalanında buluş ve planörle gideceği yere götür, Allah aşkına. Söylediği rotayı takip et ve hiç soru sorma!
For the love of God, just meet this guy at the airfield, take him up in the ultralight, follow directions, and don't ask any questions!
- Havaalanında güvenlik görevlisi olarak çalıştım.
Worked airport security. Slept with a flight attendant.
Eğer ben yapsaydım... havaalanında kapıda iki, uçakta bir adamım olurdu.. ... böylece onun indiğinden emin olurdum.
Well, if I was gonna do it, I'd have two guys on the ground at the gate, one guy on the plane to make sure she gets off.
Bu kızı havaalanında rickshawdan inerken gördüm.
I saw this girl get down from the rickshaw at the airport.
Dinle, ilk önce, çip'i onun bildiği tek yer olan, o havaalanında satacaksın,
Listen, first of all, you'reselling the chip at the airport, the one placeshe knows about.
Ama bu anlaşma, benim alıcılarımla,... benim kontrolümde olan, o havaalanında yapılacak.
But we're doing the dealwith my buyers in my hangar, where I'm in control.
Bize kalan da, alışveriş sırasında havaalanından kapkaç yapmak oluyor.
What we're left withis snatch-and-dash at the airportwhen the sale goes down.
Hepsini orada yapacağız, havaalanında.
We will do all there at the airport
Bir saat içinde havaalanında olmam lazım.
I have to be at the airport in an hour.
Sana bir kere güvendim ve sen beni havaalanında bıraktın.
The one time I actually depend on you, and you flake on picking me up from the airport.
50 yıl önceydi, tam olarak 50 yıl ve 9 ay önce. Bob'u ilk defa havaalanında gördüm.
Well, it was 50 years ago, a little more than- - 50 years and nine months ago when I first saw Bob at the airport.
Northwoods havaalanında.
Northwoods airfield.
Havaalanında görüşürüz, Jack.
See you at the airport, Jack.
Seninle havaalanında görüşürüz, tamam mı?
I'll see you at the airport, okay?
Havaalanında bir kutu kolera aşısı var.
There's a box of cholera vaccine at the airport.
Havaalanında almam gereken bir kutu var.
There's a box at the airport that I need retrieved.
- Havaalanında.
- At the airport.
Özel jetiniz havaalanında bekliyor.
Your private jet is waiting at the airport.
Havaalanında bir takım hazırla.
Have the team stand by at the airport.
Torres ile ilk tanıştığımda, saatine 12 dolara havaalanında olup bitenleri gözlüyordu.
When I first met Torres, She was screening carry-ons at the Airport for 12 bucks an hour.
Seni şu anda havaalanında bekleyen ve çok seven bay mükemmel var!
You have this awesome dude at the airport who loves you!
Sydney havaalanında babamın cenazesinde ne söyleyeceğimi bir peçetenin arkasına yazmıştım.
I wrote what i wanted to say at my father's funeral On the back of a cocktail napkin at the sydney airport.
Havaalanında olanları gördüm.
I saw you walking into the airport.
Havaalanında mekik dokumaktan ya da kimsenin seni beklemediği havaalanına inmekten daha çok yalnız hissettiren bir şey yoktur.
Nothing's lonelier than taking a shuttle to the airport. Or landing... no one waiting for you.
O ise onları günlük kıyafeti ve mutfak eldivenleriyle havaalanında karşıladı.
She met them at the airport, wearing street clothes and a pair of kitchen gloves.
Eğer talimatlara uymazsan, bu kocanın sonu olur. Tıpkı onu havaalanında karşılayan adama olduğu gibi.
If you fail to follow these instructions your husband ends up like the guy who picked him up from the airport.
Omaha Polisi onları havaalanında bekliyor.
Omaha P.D. is waiting for them at the airport.
Havaalanında vedalaşmak daha üzücü olmaz.
It won't be any less sad at the airport.
Havaalanında bir hangarları var.
They got a hangar over at the airport.
Bir şirket jeti buradan Pinos Dağı'nın 75 km. uzağında küçük bir havaalanına gitmiş.
A corporate jet filed a flight plan from Washington Executive Hyde Field to a small airport 50 miles from Mount Pintos
- Ya da havaalanı dışında. - Gaby!
Except maybe at an airport.
Patron adam uçağın bir saate kalkacağını söyledi,... ve havaalanı şehrin diğer tarafında.
All he said was the plane leaves in an hour and the airport's all the way across town. Even if traffic's good we're still not...
Kasadan doğruca havaalanına gittim. Sonuna kadar yanında oturmak için tam zamanında geldim.
I went straight to the airport from the checkout counter, arrived in time to sit with him until the end.
Jim, havaalanı barında takılırken bir uçak daha kaçırdığı için konsere 20 dakika geç kalır.
He's had a fight with Pam and missed his plane. He misses another flight hanging out in the airport bar and shows up 20 minutes late.
Kendi ayakları üstüne bastığında, ona bir çift ayakkabı alalım böylece havaalanına yürür, oradan da evine gider.
Then when he's on his feet, we'll buy him a pair of shoes so he can walk back to the airport and go home.
Sonra eviyle havaalanı arasında bir yerlerde... Bay Summers ve şoförü ortadan kayboluyor.
And somewhere between the airport and his home both Mr. Summers and the chauffeur completely disappeared.
Muhtemelen havaalanı yakınlarında bir yerde.
Probably somewhere near the airport.
L.A. Uluslararası havaalanını etrafında turlamak bana da gerçekten çok iyi gelecektir.
And I could really go for a nice long walk around LAX. It'd be good for me.
Havaalanının ortasında bağırmamı ister misin?
- Really. Do I need to shout it out in the airport?
Havaalanının ortasında bağırmamı ister misin?
Do I need to shout it out in the airport?
Evet. Evet. Havaalanında çok fazla vakit kaybettik.
But I figured that in order to downsize this country to gain global competitiveness as Yuuki-kun suggested.
Eğer yerel topraklardaysanız, havaalanı bakılacak yerler arasında ilk sırada gelir.
If you're on domestic soil, the airport's not a bad place to look.