Havalı перевод на английский
10,080 параллельный перевод
Siktimin havalısı.
Fucking tidal wave.
Aslında gayet havalıymış.
You know what? That's actually, uh...
Benden çok daha havalı sen de gayet iyi bir adamsın ama...
Oh, you know, just, like, she's a lot cooler than me and you're, like, a really nice guy, but...
Mickey sadece havalı çocuklarla çıkıyor gibi.
Yeah, like, Mickey just hangs out with the cool kids.
Ben de havalı bir çocuk değilim.
Like, I'm not a cool kid.
Eğer siz havalı olduğunu düşünüyorsanız
If you guys think it's cool...
O zaman bence de havalı.
Then I think it's cool.
Bir de cep fenerinden daha havalı.
And it's cooler than a flashlight. Here.
- Hep bu kadar havalı mıdır?
Firstborn.
Çaba göstermeden havalı biri.
He's cool without trying.
Havalı.
- Cool! - Uh-huh.
Söylerken çok yavan geldi ama ben havalı olduğunu düşünmüştüm.
That sounded lame as I was saying it, but, like, in the moment, I thought it was cool.
Şehirdeki en havalı parti olmadığını biliyor.
She knows, like, this isn't, like... the hottest ticket in town.
- Bu kadar havalı olduğunu bilmiyordum.
Seriously, I had no idea you were ever cool.
- Havalı değildim.
I wasn't cool.
Babamın işine ilgi duymuyorum. Para ilgimi çekmiyor. - Havalı değil.
But if I have no interest in dad's business, to have interest in his money... not cool, right?
- Bu çok havalı.
Hey, this is so cool!
Acayip havalı.
Damn cool!
Amitahh Bachchan annemin hasta olduğunu bilseydi havalı adam hikayelerini bırakıp tekmeyi basardı.
If Amitahh Bachchan knew that my mom was dying... and you were telling stories of being a "cool husband"... he would have Lhlown you out!
Ahmak ve havalılar!
Saps and swishes!
Havalı değil miydi?
Wasn't it gangster?
Daha havalı olacağını düşünmüştüm.
It sounded a lot cooler in my head.
Eminim başkentin her köşesinde insan haklarıyla alakalı adaletin kapsamıyla alakalı havalı tartışmalar dönüyordur.
I'm sure in the capital there are lofty debates on every corner about the rights of man and the arc of justice.
Havalı.
Spiffy.
- Havalı değil mi, bebeğim?
Ain't he cool, babe?
- Havalı.
- He's cool.
İstersen havalı tavrını sürdür.. .. ama bu oyunlar beni kandıramaz.
You can play cool if you want, but this façade's not fooling me.
Duvarlara poster falan asabilirsin televizyon da koyabiliriz, havalı durur.
You could put up some more posters, maybe get a flat screen. That could be cool.
Hangisi televizyona çıksın'bu mutlu yuvaya nazar değmesin''Gelmiş geçmiş en havalı anne'
We'll see these on camera... "Bless this happy home." "Coolest mom ever."
- Çok havalı.
- So cool.
Arayıp telefonunu geri verecek kadar havalıydı.
She was cool enough to call and give your fucking phone back.
Pala olayı havalı bayağı.
The machete thing is cool.
Çok havalı.
So ostentatious.
Çok havalı!
So cool!
Bu çok havalı.
That is so cool.
Artı, sanırım Paula çok fazla Şimdiye kadar alacağın en havalı kız.
Plus, I think Paula's pretty much the coolest girl you're ever gonna get.
Çok havalı o kız, çok zeki Hepsi duruşundan belli
She's cool. She's wise. She's got the spice
Kendini havalı sanıyorsun
You may think you're cool
Havalı biraz ama. Kabul etmelisin.
You gotta admit, though, it is kind of swanky... you know?
Tam anlamıyla bütün iskeletimin röntgenini çekti ve ben de havalı İngilizler gibi gidip duvarıma astım.
He literally took an entire X-ray of my whole skeleton, and I hung it up on my wall like a fancy English guy.
Havalı görünmek için mi?
Just so I could look cool?
- S.H.I.E.L.D direktörünün bir kalkanı olursa havalı olur diye düşündüm.
- I thought it would be cool if the Director of S.H.I.E.L.D. had a shield.
Çok havalı bir kadın olduğunu düşünüyordun bir de.
You thought you were such a badass.
- Çok havalıydım.
- I was really badass.
O özgürlük ve bu totem, beni çok havalı yapıyor.
That and this totem, that makes me a total badass.
Havalı olmak için toteme ihtiyacın yok.
You don't need a totem for that.
Havalı bir şey epey. - Ama Oliver'ı bununla nasıl kurtaracağız?
It's badass, but how is this gonna help us save Oliver?
Havalı duruş yapma boşuna.
Stop the posturing.
Söz konusu işler rasgele atanacak ama daha havalı ve güzel olan öğrenciler daha iyi işleri alacaklar.
The jobs will be assigned randomly but the cooler and prettier students have the better jobs.
Çok havalı.
That's so cool.
Havalısın.
[tense music] You're cool.