Hawks перевод на английский
761 параллельный перевод
Ateş kes günü bir hata yaptım... O günden beri beni şahin gibi gözlüyorlar.
They've been watching me like hawks... since I blotted me copybook Armistice Day.
Biliyor musun, bu kent şahinlerle doludur.
You know this city is full of hawks?
Bay Hawks.
Mr. Hawks.
- Johnny Hawks.
- Johnny Hawks.
Johnny Hawks.
Johnny Hawks.
Eğer Johnny Hawks olmasaydı öldürülebilirdim doğrusu.
I would've, if not for Johnny Hawks here.
Johnny Hawks?
Johnny Hawks?
Sam, o Johnny Hawks, yerli savaşçısı.
Sam, that's Johnny Hawks, the Indian fighter.
Laramie'den gelen adam efendim, Johnny Hawks.
Man from Laramie is here. Johnny Hawks.
- Bay Hawks.
- Mr Hawks.
Eğer Johnny Hawks orada olmasaydı, diri diri yakılabilirdim.
I would've been burned alive if it weren't for Johnny.
Kızıl Bulut'u buraya getirmen ne kadar zamanını alır Hawks?
How long would it take you to get Red Cloud here?
Johnny Hawks öyle söyledi.
Johnny Hawks just told me so.
Johnny Hawks'ı da anlamıyorum.
I can't figure Johnny Hawks.
Barış anlaşmasını öyle ayarlıyor. Herkes korkup uzak duracak, Johnny Hawks hariç tabi.
That's the way he fixes the peace treaty, to scare off everybody but Johnny Hawks.
Hadi gel, Johnny Hawks.
Come on, Johnny Hawks.
Hayır, Johnny Hawks, seni et kafalı.
- No, Johnny Hawks, you meathead. - Oh.
Bay Hawks!
Mr Hawks!
- Johnny Hawks nerede?
- Where's Hawks?
- Johnny Hawks'a benziyor.
- Looks like Johnny Hawks.
Bu Johnny Hawks, bir yerli atıyla geliyor.
That is Johnny Hawks, and on an Indian pony.
- Önce Johnny Hawks'ın işini bitirelim.
- We'll finish Johnny Hawks first.
Hawks.
Hawks.
Yüzbaşı Bay Hawks'a çok zalimce davranıyor, değil mi? Yerli dostlarına ateş etmesini sağlıyor.
It's mean what the captain's doing to Mr Hawks, making him shoot at his Indian friends.
- Hawks.
- Hawks.
Devam et, Hawks.
Go ahead, Hawks.
Yakalanması zor bir adamsın, Johnny Hawks.
You're a hard fella to catch, Johnny Hawks.
Bu, Johnny Hawks!
It's Johnny Hawks!
- Johnny Hawks, kaçıyor.
- Johnny Hawks is running off.
Bir şey biliyorum ki, onların her biri profesyonel silahşör.
Well, I know one thing, they're professional gun hawks every last one of them.
Baban haklı şerif, onlar silahşörler.
Your father's right, sheriff, they are gun hawks.
Bankacılar, tavukların şahinlere karşı olduğu gibi hırsızlığa karşı hazırlıklı olmalıdır.
Bankers must expect robbery the same way chickens expect hawks.
- Silah arkadaşlarını yanına al ve kaç git!
- Take your gun hawks and run!
Ve size özel dikilmiş Bermuda şortunuzu getirdim, efendim.
I'm from Hawks and Hill, sir, and I've brought your Bermuda shorts for a fitting.
"Atmacalar", diye düşündü, "Onları yakalamak için denize gelmişler."
"The hawks," he thought, "that come out to sea to meet them."
Ama bundan kuşa hiç bahsetmedi, söylese de anlamazdı zaten. Çok yakında atmacanın ne olduğunun öğrenecekti.
But he said nothing of this to the bird, who could not understand him anyway and who'd learn about the hawks soon enough.
Bunun gibi şahinlerle mi?
With hawks like this?
Sanırım buna eş şahinlerimiz var.
I think we have hawks to equal that one.
Etrafta çok şahin var.
Too many hawks around here!
Şahinler onları bu yüzden yakalayamaz göremedikleri için.
That's why the hawks don't catch them... because they don't see them.
Bulutlu havalarda şahinler sersemler.
In gray weather, the hawks, they'd get dizzy.
Şahinleri de buradan defettik. - Porto Rikolular farklı.
The Hawks tried taking it and failed.
Ama şahinler konusunda kesinlikle uyarmalıydın.
But you should have warned me about the hawks!
- Şahinler mi?
- Hawks?
- Evet, şahinler!
- Yes, the hawks!
Şahinler de tüylerin batması da umurumda değil.
I don't care about the hawks and pin feathers.
Atlara ve şahinlere iyi davranırım.
- Why? I'm gentle with horses, hawks.
Mağrur şahinler ve muhtaç serçeler!
the hawks, which are powerful and the sparrows, which are humble
Yüce Tanrım sen ki birsin. Sana yalvarıyoruz. Bizi güç ver ki, tüm bu şahinleri kutsayalım.
Lord, give me the power to remain in this place where I have put my knees until it has sanctified all the hawks on this rock and on the world, according to the will of San Francisco.
Ey şahinler, şahinler!
Hawks, come, listen...
Chicago'da Howard Hawks'le anlaşmak ne kadar zordu anlatamam.
- Well, it's my life, darling.