Hearty перевод на английский
381 параллельный перевод
Dün geceden sonra sağlıklı bir kahvaltı istersiniz diye düşündüm.
I expect you need a hearty breakfast after last night.
Onun içten gırtlağı, yani?
His larynx was hearty, and so what?
Ama gırtlağı ne kadar doyurucu?
His larynx was hearty so what?
Bizimkiler pek candan değillerdir ama daha zariftirler.
At home, our people are less hearty, but more graceful.
Onlardan daha az yiyo sayılmam.
I need more. I don't eat less hearty than he does.
Yatakhaneye 5 kiloluk viski getirdi ve hepimize dedi ki "kana kana için çocuklar Noel yılda bir defa gelir."
What? Brought a gallon of whiskey right in the bunkhouse and says : Drink hearty boys, Christmas comes but once a year.
- Hadi, sıkı iç.
- Come on, drink hearty.
Sizinle can-ı gönülden tokalaşmayı istiyorum.
- Thank you. I wish to personally give you a hearty handclasp.
Can-ı gönülden tokalaşmak.
Hearty handclasp.
Havadan mıdır bilmem ama sizinle tekrardan can-ı gönülden tokalaşmama izin verin.
I don't know whether it is or not, but allow me to give you another hearty handclasp.
Ben sapasağlamım.
My, I'm hearty.
Ona kızlarımdan istediğini seçebileceğini... bildiren bir mektup yazacağım.
I'll write to assure him of my hearty consent to his marrying whichever he chooses of the girls.
Şimdi içelim.
Now, drink hearty.
- Güçlü ve samimiydi...
-... so solid and hearty, and- -
İdam mahkumu iyi bir kahvaltı yaptı.
Well, the condemned man ate a hearty breakfast.
Bay Kane'in kaldığı yer yere daha yakın, ama orada daha iyi görünüyor, aynı sizin gibi, muhtemelen sağlıklı kahvaltısını da beğenmiştir.
Mr Kane's quarters are nearer the ground, but he's being well looked after, and, like you, is probably enjoying a hearty breakfast.
Daha bu akşam sağ ve sağlıklıydı.
She was alive and hearty only this evening.
Doktor gerçekleri açığa çıkardıkça hastada doktora karşı bir nefret oluşur.
As the doctor begins to uncover the truth for the patient, said patient develops a fine, hearty hatred of said doctor.
Hüküm giymiş adam doyurucu bir kahvaltı yaptı.
The condemned man ate a hearty breakfast.
Soyadlar bence fazla samimi.
Too hearty, last names.
Büyük küçük hepiniz hoşgeldiniz!
And first and last the hearty welcome.
"Mahkum doyurucu bir kahvaltı yapmış."... ha?
"The condemned man ate a hearty breakfast."... eh?
Gazete okurlarını hayalkırıklığına uğratmaktan nefret ediyorum... Ancak beylik, sağlam bir kahvaltı için çok erken olacak.
I hate to disappoint the newspaper-reading public but it'll be too early for the conventional hearty breakfast.
Onun yanında çalıştığım süre boyunca çok sağlam kahvaltı yapardı.
He was in the habit of eating a very hearty breakfast through all the years I worked for him.
Ve hepimizin sağlığı yerinde.
And we're all hale and hearty.
Güçlü ve cesur biri olarak büyüyor, Martha, tatlım.
He's growing strong and hearty though, Martha, my dear.
Doyurucu ve canlandırıcı bir yemek.
A hearty, invigorating dish.
Az sonra bol kahvaltı yaptığını söyleyeceksin bana.
Next you'll tell me you ate a hearty breakfast too.
Bağırsaklarınızı ve midenizi dolduran doyurucu makarnanın ustasıdır o.
He's the master of a hearty pasta, that fills your bowels and your belly.
Kuvvetli ye!
Eat hearty!
Büyük Katerina pek iştahlıydı
Catherine the Great had a hearty appetite
Bize bahşettiğin rızk için sana gönülden şükrediyor ve cömertliğinin devamı için sana yalvarıyoruz. Senin büyüklüğünle topraklarımızdan ekin eksik olmasın.
We give thee humble and hearty thanks for this, thy bounty... beseeching thee to continue thy loving kindness... that our land may still yield her increase, to thy glory and our comfort.
Öyle anlaşılıyor ki, yerlilerden biri ölüme mahkum edildi ve son isteği olarak mükellef bir yemek yeme hakkı verildi.
It seems that one of the natives was condemned to death and as a last request was granted the right to indulge in a hearty meal.
Güzel bir içki iç
Have a hearty glass of rum
En içten tebriklerimle.
My most hearty congratulations.
Tekrar dinç ve neşeli olmanı istiyorum.
I want you to be hale and hearty again.
Bağışlayıcı yüce tanrımız vermiş olduğun bütün güzellik ve iyilikler için senin aciz kulların olan bizler en içten ve nacizane şükranlarımızı sunuyoruz. Özellikle de, bağışlayıcılığın sayesinde sana dua etmek üzere burada toplanabilmiş olan bu kullarına vermiş olduğun nimetler için.
Almighty God, father of all mercies... we, thine unworthy servants, do give thee most humble and hearty thanks... for all thy goodness and loving kindness to us and to all men... particularly to those who desire now... to offer up their praises and thanksgivings... for thy late services vouchsafed unto them.
O mahküm edilen adamlara sıcak bir akşam yememeği yedirecek gibi görünüyor.
It looks like the condemned men'll eat a hearty dinner.
Yarın sıkı bir kahvaltı etmenizi öneririm.
I recommend a hearty breakfast tomorrow,
İştahı da yerli yerinde.
He's got a hearty appetite.
"İçelim açılalım!" Maish hep böyle der.
"Drink hearty!" That's what Maish always says.
İçelim açılalım Bay Rivera.
Drink hearty, Mr. Rivera.
İçelim açılalım Dağ.
Drink hearty, Mountain.
İçelim açılalım.
Drink hearty.
Sağlam yiyin.
Eat hearty.
Tom, sen bu ülkedeki en yürekli adamlardan birisin.
Tom, thou art as hearty a cock as any in the kingdom.
Gönlünüzce için.
Drink hearty with high spirits
Doksan yaşına kadar dinç ve sağlıklı kalın.
Keep you hale and hearty till you're ninety.
Doksanına kadar dinç ve sağlıklı kalmaya.
Hale and hearty till we're ninety.
Bayan Marple'ın varlığı bu gece sıkı yemek yememizi sağlayacak.
Well... Miss Marple's presence here at least ensures that we shall eat hearty tonight.
"Şöyle sağlam bir yemek yap, zira baronun -"
"Make something hearty, because the baron's -."