Hikaye перевод на английский
16,227 параллельный перевод
Eminim bu uçuşta çok zamanımız vardır. Bu yüzden size daha fazla hikaye anlatabilirim.
I'm sure we have a lot of time on this flight, so I can tell you more stories.
Hayatımda duyduğum en acıklı hikaye.
It's the saddest story I ever heard.
Peki ya Townshend Abbie Hoffman'ı sahneden aşağı attığında en önde olduğun hikaye.
What about front row when Townshend beat Abbie Hoffman off stage with his Gibson, huh?
Bu, o zamanlar saçma bir hikayeydi. Hala da saçma bir hikaye.
It was a bullshit story then, and it's no less a bullshit story now.
Bence bu hikaye, biraz daha süsleyerek anlatılmaya fazlasıyla uygun.
I say that's a story that stands a strong chance of seeing itself embellished.
Bir hikaye.
A story.
- Şey gibi... bir hikaye.
- Like a... a story.
? Hâlâ aynı hikaye?
♪ It's still the same old story ♪
Ceketimi çıkarırım, bu başka bir hikaye tabii.
I take off the jacket, it's a whole nother story.
Bu lanet olası hikaye nedir?
- What the hell was that about?
Bu iyi bir hikaye
It's a good story.
Ne kadar kötüye giderse, hikaye büyür. davamıza sempati de artar.
The worse it gets, the bigger the story, the more sympathy for the cause.
Evet ama o bir hikaye değildi, gerçekti.
Yeah, but he wasn't a story, he was real.
Bu yüzden programa başka bir hikaye açığı daha eklenmesin.
- you know, another plot hole of the show.
Başka bir hikaye açığı derken?
- "Another plot hole"?
Yani bir sürü hikaye açığı olduğunun farkındasınızdır.
I mean, you guys are aware there's, like, so many plot holes.
Diğer hikaye açıkları nelermiş?
What are the other plot holes?
Yine de hikaye yazarı benim.
I dunno. I'm still getting like, "story by" and stuff, so...
Dini bir hikaye üzerinde çalışıyormuş. KIYAMET.
She must have been working on some kind of religious story.
Bir tür dini hikaye üzerinde çalışıyordu galiba.
She must've been working on some kind of religious story.
Görünüşe bakılırsa kardeşin dini bir hikaye araştırıyormuş.
Looks like your sister was researching a religious story.
Hey, bunlar...? Uzun Hikaye.
Hey, isn't that...
Bu uzun hikaye ve uzun bir geceydi.
It's along story and along night.
İşin güzel yanı da şurada, o torbacılar var ya hepsi burada olduğumuzu biliyor, hikaye çözülüyor.
And here's the beauty. All these dealers? They know we're here.
Hikaye ne?
What's the shot?
Hikaye böyleydi, değil mi çocuklar?
Right, guys?
Duyduğunuz onca hikaye vardır.
I mean, the stories you must've heard.
Her eserin arkasındaki hikaye, ona bir anlam katıyor.
The story behind each piece is part of what endows it with meaning.
- Perspektif var içerik var hikaye falan var, ya da sizin gibiler ne istiyorsa işte.
So now you got some perspective and some context. Uh-huh. And like a story or whatever it is that you people need, so...
Yalan söyleyebilirsin ama o geğirik başka hikaye anlatıyor.
You can lie, but that burp told me the whole story. You holding?
Ellerim, yüce bir hikaye anlatıyor.
My hands tell a story of greatness.
Biz hikaye anlatıcısıyız.
We're fucking storytellers.
Bana durgun bir hikaye gibi geldi, devamlılığını sağlamak için bir bağlılık gerekir.
Sounds a lifeless story to me, and one that requires commitments before the fact to ensure its retelling.
Mevcut hikaye ortaya çıktığında, seni temin ederim ki, her yere yayılacaktır.
When the current story unfolds, I assure you, it's going to get around all on its own.
Adamlarına hayatlarını kaybetmelerine değecek kadar... kötü biri olduğumu anlatmak için nasılda bir hikaye ama.
What a story you'll have to spin to your men to turn me into the kind of villain worth losing their lives over.
Dün geceki hikaye bu gemideki her adam tarafından tek tek anlatıldı.
The story about what happened last night has been retold as many times as there are men on this ship.
Hikaye nedir?
So what's the story?
Bu her defasında ayrı bir ad taşıyan aynı hikaye değil.
So it's not just the same story over and over again with different names?
Sana bir hikaye anlatacağım.
I'm going to tell you a story.
Bu oldukça hikaye.
That's quite a story.
O hikaye olur.
She becomes the story.
Güzel hikaye.
A pretty story.
İhtiyarlar hikaye anlatmayı sever.
Old men like to tell stories.
Geçen sefer hikaye anlattık.
We did stories last time.
Yazan ellerinizin kilidini açıp tepsilerinizi çıkaracağım ve bana bir hikaye anlatacaksınız.
I'm gonna unlock your writing hands and take your trays out and you're gonna tell me a story.
- Fakat biz hiç hikaye bilmiyoruz ki.
- But we don't know any stories.
Hikaye uydurmanızı istiyorum.
I want you to make it up.
Hikaye var mı?
Can we have stories?
Uzun hikaye.
It's a hell of a story.
İnanılmaz bir hikaye.
It's a great story.
Uzun hikaye.
It's a long story.