Honeysuckle перевод на английский
105 параллельный перевод
Kuzucuğuma en ufak zarar verirseniz...
You're not going to harm my lamb, my honeysuckle.
Sıcaktı. Sokaktaki çiçek kokularını hatırlıyorum. Hanımeli.
It was a hot afternoon and I can still remember... the smell of honeysuckle all along that street.
Cinayetle hanımeli arasındaki bağlantıyı nasıl bilecektim.
How could I have known that murder can sometimes smell like honeysuckle?
Yine hanımeli kokuyordu.
I could smell that honeysuckle again.
Biliyor musunuz, sanki hanımeli çiçeklerinin kokularını bile alabiliyorum.
You know, I swear I can almost smell the honeysuckle blossoms.
- Hanımeli.
- Honeysuckle.
- Hanımeli.
Honeysuckle.
Şu hanımeli kokusunu bir koklasana.
Henri, just smell that honeysuckle.
Evet, kıkırdamalar ve öpücükler, gizlice sarılmalar.
Yes, giggling, and kissing, and hallelujahing in the honeysuckle.
Yasemin ve hanimeli.
Jasmine and honeysuckle.
- Yemin ederim hanımeli kokusu aldım.
I swear that's honeysuckle I smell.
Balım.
Honeysuckle.
Kıyıya vuran dalgaların sesi, sıcak bir yaz gecesinde hanımeli kokusu Chateau Neuf Du Pape'ın lezzeti göğüs kılların arasında dolaşan ateş kırmızısı tırnaklar siyah dantelli bir gecelik ve o geceliği dolduran bedene yaslanmak...
Oh, it's the sound of the surf pounding against the shore, the smell of honeysuckle on a warm summer night, the taste of a vintage Chateauneuf du Pape, fire-red fingernails dancing through your chest hair... a black lace teddy straining against its fleshy cargo.
Ters dönün ve hanımeli losyonu uygulayayım.
Turn over and I'll apply some honeysuckle lotion.
- Beğendiniz mi? Hanımeli kokusu.
IT'S HONEYSUCKLE.
Sen benim balımsın Hanımelimsin.
You are my honey, honeysuckle.
Sen benim balımsın, Hanımelimsin.
You are my honey, honeysuckle.
Hanımelimsin.
Honeysuckle.
Sen hanımelisin ve ben de arıyım.
You are the honeysuckle and I am the bee.
Kehribar... bir damla misk hanımeli...
Amber... a drop of musk... honeysuckle...
Biraz gülsuyu bir damla misk hanımeli...
A little rosewater... a drop of musk... honeysuckle...
Artie Shaw, "Hanımeli Atlayışı"
Artie Shaw, "Honeysuckle Jump."
Evet, Artie Shaw, "Hanımeli Atlayışı."
That was Artie Shaw, "Honeysuckle Jump."
Silahı işte tam burada buldular. Hanımeli çiçekleri altında saklanmıştı.
This is where they found the gun, hidden in some honeysuckle vines.
Bu kulübeyi bir çiftçiden aylık 50 Dolara kiralamış. Onun etrafına hanımeli ve kır çiçekleri ekmiş. Ve kötü teyzesinin evinden taşınıp nihayet özgürlüğüne kavuşmuş.
She rented it from this lovely rhubarb farmer for just $ 50 a month and she covered it in honeysuckle, and she planted hundreds of wildflowers and she moved out of her wicked aunt's house and she finally got her freedom.
Çiçek balı içmek.
Honeysuckle dew.
" Hanimelleri açmiş hanimeli dalinda
" You got a honeysuckle bloomin'on the honeysuckle vine
" Hanimelleri açmiş hanimeli dalinda
" Where the honeysuckle hangin'on a honeysuckle vine
" Hanimelleri açmiş hanimeli dalinda
" They got honeysuckle bloomin'on a honeysuckle vine
Sarmaşıklara uzanıp neşenin bedenine nazikçe sarılması gibi.
So doth the woodbine the sweet honeysuckle gently entwist ;
Hanımeli Ağı, Şebeke 2.
Honeysuckle network, Net Two.
Gerisi Hanımeli Körfezi'ndeki demodülatöre gidecek.
The rest will go to a demodulator at Honeysuckle Creek.
Diğer tesislerin, Kuzeybatı Cape ve Hanımeli Körfezi'nin de ses bağlantısı ve uzaktan ölçümü var, değil mi? - Evet, var.
The other facilities, North West Cape and Honeysuckle Creek... also have voice and telemetry?
Hanımeli Körfezi'ndeki hat ile çakışmış olmalı.
Must be crossed line from Honeysuckle Creek.
Cesetlerin bazen hanımeli gibi koktuğu kimin aklına gelir?
How could I have known that murder can sometimes smell like honeysuckle?
Honeysuckle.
Honeysuckle.
Meraya yeni çıkmış otlayan danalar gibiyim.
I'm just wandering about, like an ox when he eats honeysuckle.
Hey ben sadece senin pis sinyallerine cevap veriyorum
I'm only responding to all your dirty little signals, honeysuckle.
Hanımeli, Çiy Tanesi.
Honeysuckle, Dewdrop.
Hanımeli mi?
Honeysuckle?
Yapma öyle, köpeğin kafasını karıştırıyorsun.
You're confusing the dog. What's your name, honeysuckle?
25 tane hanımeli tütsüsü alacağım gelecek hafta zinde olmak için.
Okay, I'll take 25 of the honeysuckle incense cones... they'll keep me healthy for next week.
Umarım hücresini hanımeli adında sırıtan koca bir herifle paylaşıyordur.
I hope he's sharing a cell with a big smiley bloke called Honeysuckle.
Hanımeli çayı işe yaradı.
Τhe honeysuckle tea worked marvelously.
Hanımelinin ateş düşürdüğünü nasıl bildin?
How did you know that honeysuckle works on fevers?
Hanımeli çayı yüksek ateş için iyidir.
Honeysuckle tea is good for fevers.
Daha önce bana verdiğin hanımeli çayı...
Τhe honeysuckle tea you gave me earlier...
Bo-Duk ile gönderdiğiniz hanımeli çayı için teşekkür ederim.
Τhank you for the honeysuckle tea you sent through Βo-Duk.
- Evet, ortağı Methuselah Honeysuckle, bu da beni şeytan Johnson yapar.
- Yeah, yeah, that's his partner, methuselah honeysuckle, which makes me old scratch johnson.
Bakın burada neyimiz var, Pawnee stili hanımeli çiçeği.
Look what we have here, country honeysuckle, Pawnee-style.
Sokak boyunca yayılan hanımeli kokusunu hâlâ alabiliyorum.
I can still remember the smell of honeysuckle all along that street.