Human перевод на английский
42,120 параллельный перевод
Bu yaratık, bu çürümüş şey insan kötülüğünün yaşayan, nefes alan bir tezahürü.
That creature, that rotting thing is a living, breathing coagulation of human evil.
Seri katillik bir güç, ego ifadesidir, insan mahvoluşunun bir belirtisidir.
Serial killing is an expression of power, ego, a signature in human destruction.
Düşünce sürecini bütün insanlardan daha iyi biliyorum. - Lütfen anlamaya çalış.
I know his thought processes better than any other human being, so, please, try to understand.
Burada bir dakika daha duran herkes, içlerinde tek zerre insanlık kalmadığını bana şahsen söylüyor demektir.
Anyone who stays here a minute longer is admitting to me personally they do not have a single spark of human decency.
İnsanları öldürmek beni acayip mutlu ediyor.
Killing human beings it just makes me... oh, incredibly happy.
- Senin insanlığını tamamlar.
- Would complete you as a human being.
İyi bir düşünce değil John ama zaman zaman kötü bir hisse kapılıyorum. - Belki de hepimiz insanızdır.
It's not a pleasant thought, John, but I have this terrible feeling from time to time that we might all just be human.
Bunun tüm insanlığın ıstırabının başlangıcı olduğunu sanıyordum.
'I thought it was supposed to be the beginning of all human misery.
Eurus'un insanlarla olabildiğince minimum iletişim kurmasına izin verilmeli. - Neden?
Eurus must be allowed the strict minimum of human interaction.
Yıldızlar arasında aradığım şeyi buluncaya kadar bir yolculuğa çıkarken gerçekten insan olmanın nasıl olduğunu deneyimlemek istedim.
I wanted to experience what it truly meant to be human... as I set out amongst the stars... until I found... what I sought.
Bir yerde bir takım kesik insan ayak parmakları olan bir buzdolabınız olduğunu söyle.
Tell me you guys have a refrigerator somewhere... with a bunch of severed human toes.
Ben sadece yarı insanım, unuttun mu?
I'm only half human, remember?
İnsanlarda flört davranışı.
Human courtship.
İnsan olmanın nasıl olduğunu bilmediğim için çok korkardım.
I was so afraid I would not know how to be human.
Beni insana dönüştürdün Tulsa.
You make me human, Tulsa.
805 milyon insan her gün açlıkla mücadele ediyor, bunların 30 milyonu da burada, ABD'de.
805 million human beings struggle with hunger every day, including 30 million right here in the United States.
Ve insan olsun veya olmasın, kimseye zarar vermiyoruz.
And we never harm anyone, human or nonhuman.
İnsan potansiyelini geliştirmeye çalışan saygın bir enstitüde. Pek çok ileri görüşlü CEO oraya gidiyor.
At a highly-respected institute for the advancement of human potential where many a forward-looking CEO go.
İnsan doğasını muazzam bir şekilde izliyorsun.
You follow human nature perfectly.
Bu insan müsveddeleriyle çalışırken Batman'in saygısını nasıl kazanabilirim?
And how am I supposed to get Batman's respect when I'm working with these human farts?
İnsan vücudunun maddeye tolerans geliştirmesini engelliyor.
Which prevents the human body from ever building a tolerance to it.
O çöplük, sen ise insansın.
That's because he is a piece of garbage, and you're human.
İnsanlar su altında yaşayamaz diye bir şey yoktur. Sadece bu yeteneğimizi unuttuk.
It's not that human beings can't survive under water, it's just that we've forgotten our ability to do so.
Arkeologlar sık sık insan kalıntılarıyla karşılaşırlar.
Archaeologists often deal with human remains.
Gasp, uyuşturucu insan kaçakçılığı...
Extortion, narcotics, human trafficking... There's no end to what we'll uncover. And?
Eğer müşterimize insancıl ve insansı bir deneyim sunmazsak, hiç müşterimiz kalmaz.
If we don't give customers a human and humane experience, we have no customers.
İnsan haklarına etkilerini düşünün.
Imagine the human rights implications.
Biliyor musunuz, dünyada ki diğer insan hakları aktivistleriyle birlikte bende lahey kurallarına katılıyorum.
You know, I agree with The Hague, with the human rights activists all over the world.
Ben insanların mükemmeliyetine inanan biriyim.
I am a believer in the perfectibility of human beings.
Bilgi en temel insan hakkıdır.
Knowledge is a basic human right.
Mümkün olan tüm insani tecrübelere erişmek en temel insan hakkıdır.
Access to all possible human experience is a basic human right.
İnsanlık tarihinde ilk kez gerçek demokrasi sahibi olurdunuz.
You'd have true democracy for the first time in human history.
Dünya üzerindeki her insan.
Every human on Earth.
Daha önce hiç insan görmedi.
He's never seen a human before.
İnsanlar tarafından kırıldıklarından sonra ne olduğunu gördüm.
I've seen what happens when they're broken by human hands.
İnsan etiyle beslenir, labirentlerde dolaşır.
Feeds on human flesh, haunts labyrinths.
İnsan etinden daha çok istediği tek şey, özgürlüktür.
The only thing it desires more than human flesh is freedom.
Sorularından sıkılmaya başladım insan.
I'm getting tired of your questions, human.
Köpek dövüşleri konusunda yakınanların çoğunun futbol maçlarına ve UFC dövüşlerine gidip kızarmış tavuk yerken, insanların birbirlerini öldüresiye dövmelerini izlediklerini görüyorum.
Yeah. See, I find that most people that are whining about dog fights are actually the same people going to football games and UFC fights, watching human beings beat the ever-loving shit out of each other while eating, uh, fried chicken.
- İçine büyüme hormonu doldurduk da. - Evet.
We pumped it full of human growth hormone, you know.
- İnsanlığım için kusura bakma.
- Pardon me for being human.
Onu "düzgün" insan olması için aptallaştırın.
Well, just dumb her down into a decent human being.
Akıtan bir pompa tasarlamak mı, onu hiçbir insanın ulaşamayacağı yere koymak mı?
Designing a water pump that leaks... or putting it somewhere no human being can reach.
Eğer Mary bu kadar muhteşem zeki, tatlı bir insansa o zaman doğru olanı yapmalıydım.
If Mary is this amazing... smart, sweet human being... then I must be doing something right.
Bak tatlım, her bir insana yardım edeyim diye ölecek değilim.
Question sweetheart, I am not gonna get myself killed with helping every last human.
İnsanların kurban edilmesini gerektiren bir tanrı.
A god who requires human sacrifices.
Tabi o elleri insanlara değdiğinde işler karışır.
Of course, when he uses those hands on people, he can have decidedly human mixed results.
Artık insanoğlunun istikrarsızlığını giderebiliriz,
Now we can dispel instability of human beings,
Koordinatları doğru bir şekilde izlemek ve insan,
Accurately track the coordinates and does not require any human,
Hayvan ve insan üzerinde yapılan deneyler,
Experiments conducted on animal and human,
Yaratılan insan özne araştırmalarının kurbanları bize yardımcı olacak,
Victims of human subject research that he created will help us,