Hundred перевод на английский
19,268 параллельный перевод
Onu doğru bir şekilde yönlendirmek, yüz binlerce dolar tasarruf sağlar.
Well, navigating that correctly could mean savings of several hundred thousand dollars.
Sonra ben de düşündüm, birkaç bin dolar uyuşturucu parası çalıp arkasında tanık bırakacak kim vardır?
I thought to myself, " Who's the guy who'll rip off a couple hundred thousand in drug money and leave a witness?
Kalenin ön kapısı ile onun olduğu yer arasında yüzlerce İngiliz askeri var.
There are a hundred redcoats between him and the front door of the fort.
- Bruce, 100'lük bozuğun var mı?
Bruce, you got change of a hundred?
Birkaç yüz metreden alabileceğimiz bir sinyal gönderir.
It emits a signal that we can pick up From within a few hundred yards.
- Ancak şunu vurgulamalıyım : - Bu yüzde yüz başarılı olmayabilir.
However, I must emphasize, that is one hundred percent successful.
100 yap gitsin. 100 kırmızı gül.
Make that a hundred. A hundred red roses.
Cüzdanında beş-altı yüz dolar var.
Looks like five, six hundred bucks here.
245 bin dolar.
Two hundred and forty-five thousand dollars.
Biz 100 metre bile gidemeden Warig'ler bizi öldürmüş olurlar.
Out there the Warig would cut us down before we even got a hundred yards.
Minimum beş yüz, gerisi hava koşullarına bağlı.
Five hundred's the minimum, the rest depends on weather.
Beş yüz bin mi?
Five hundred grand?
Liberaller yoluna koyulursa nasıl yapılacağı hakkında, Birkaç yüz yıl sonra, İkinci Değişiklik,
About how, if the liberals get their way, in a couple of hundred years, the Second Amendment will enshrine our rights to bear baseball bats?
Yüzde yüzü.
A hundred percent.
Üç yüz dolar çıkarıyorsun ve afrodizyakları veriyor.
Three hundred dollars, and he throws in aphrodisiacs.
Aşağı yukarı üç yüz kadar.
Three hundred, give or take.
Ve yüzyılda ilk kez gezgin gülümsemişti.
And for the first time in a hundred years, the traveler allowed himself a smile.
İşin aslı Keisha, o cinayetle ilgili her detayı yüzlerce kez okudum.
The thing is, Keisha, I've been over that murder book a hundred times.
Yüz Gözlü mü?
Hundred Eyes?
Sizi seçmemin tek nedeni bundan 100 sene sonra hayatlarınız kayıt edilmiş zaman çizgisini asgari düzeyde değiştirmesi.
I chose you all because, a hundred years from now, your lives have minimal effect on the recorded timeline.
- Yüz yıldır.
- A hundred years.
Yüz yıllık Uzay Yolu hayranısın, peki.
A hundred years "Star Trek" fan, okay.
Ablam gibilere birkaç yüz dolar ve ilaç veriyorlardı hayal gördüren ilaçlar.
They'd pay... you know, a couple hundred bucks to people like my sister, give'em drugs, psychedelics.
Ona yüzlerce soru sormuş olmalıyım, ve o hiç bir şey söylemedi.
I must have asked him about a hundred questions, and he just-he wouldn't say anything.
1500.
Fifteen hundred.
Yüz yıl öncesine kadar bütün Bronx otlaktı.
Less than a hundred years ago, the Bronx was all prairie.
Bir milyon elli beş milyon dolarlık iş kaybı 3000'in üzerinde tutuklama, 132 yaralı polis 1000 adet yangın bildirildi.
One hundred and fifty-five million dollars lost in business... over 3000 arrests, 132 injured police officers, a thousand fires recorded.
- İki yüz.
- Two hundred.
- İki yüz mü?
- Two hundred?
Üç yüz, üç yüz.
- Three hundred! Three hundred!
Yüzde yüz.
Hundred percent, bro.
iki yüz yıl önce, insanlarımız verimsiz çiftçilerdi sadece hayatta kalmaya uğraşıyorlardı.
Two hundred years ago, our people were little more than dirt farmers, struggling just to survive.
100 tane iyimser hikâye teması oluşturduk.
We made a hundred hopeful storylines.
Bin beş yüz.
Fifteen hundred.
- On yedi bin kişi çıkmayı planlıyor.
Seventeen hundred people slated for exiting.
Beni birkaç yüz dolar kâra geçirdin.
You just saved me a couple hundred bucks.
100 dolar yeterli gibi durmuyor.
Hundred doesn't seem like enough.
Sadece park etmek için 450 metre kare.
One hundred twelve acres, just for parking.
- 100 dolardan çok.
- Over a hundred dollar.
Usain, 100 metreye iki gün var nasıl hissediyorsun?
Usain, two days out from the hundred, how are you feeling?
- % 100'ü.
- One hundred percent.
Diğer tarafta 100 dolarımla birlikte beklersen iyi edersin.
You just make sure you're on the other side with my hundred dollars.
4 bin dolar istedim ve o ise bana 100 dolar verdi.
I asked him for $ 4,000 and he, uh... he gave me a hundred dollar bill, so...
İki yüz, üç yüz müzik kutusu falan vardı tamam mı?
Owns a few hundred jukeboxes, all right?
En az 100 dolar tutar.
That's going to cost a hundred bucks.
Bir bakmışsın, 3 milyon 746 yüz milyon kereymiş.
Three million, 746 hundred million times.
6 yıl önce bir Rus kleptokratı hackleyip, yüz milyonunu çalmıştı.
He hacked a Russian kleptocrat six years ago, stole a hundred million.
Uganda'da 100 çocuk kızamık yüzünden hayatını kaybetti.
A hundred children in Uganda died of measles.
-... yüz kişiyi mi kastediyorsun?
- Does it mean a hundred people?
100 daha.
Another hundred.
100 ise...
A hundred jus...