Idol перевод на английский
1,051 параллельный перевод
"Meksiko'nun idolü, bir cinayet şüphelisi?"
"the idol of Mexico, a murder suspect?"
Benim idolümdün.
You were my idol.
Tanrılarımızdan "tahta, taş" diye söz etmek cahilliktir bizim taptığımız bir şekil değil, içindeki ruhtur.
We are an ancient civilization, to call our gods wood and stone is to speak ignorantly of them The idol we home is not what we worship, but the spirit that resides within the form
Her bir putun payına düşen,... ölümsüzlük vaadi için.
With each idol its share, the pledge of its immortality.
Bizim ilahımızdı.
She was our idol.
Benim idolümdü.
He was my idol.
Vericilerinizi kapatmazsanız idolün sizi patlatmamızı emredecek.
Your idol will order you blasted away if you don't shut off your transmitters.
İdolünü görmek için yatağından kalkıp gelmişti. Tiyatroya gitmiş ve gösteriyi kulisten izlemesine izin verilmişti.
She got out of bed, powdered her nose, slipped out of the barracks determined to see her idol then proceeded to the theatre where some relative let her in and allowed her to watch from the wings.
Kutsal Put'unun elinde ışıldayan Loc-Nar'ın gücüyle _
By the powers of the glowing Loc-Nar in your idol's hand -
Taşralı bir matine idolü olamam.
I can't be a provincial matinee idol.
- Putu bana at.
- Throw me the idol.
Putu at, kamçıyı atayım.
Throw the idol, I throw the whip.
Her zaman benim idolüm olmuştur.
He's always been an idol of mine.
Beyler, görünüşe göre idolünüz yıkılıyor.
Boys, it looks like your idol has fallen.
O benim putumdu.
He was my idol.
Stalin benim idolüm, her şeyimdi.
Stalin was for my idol, everything in the world.. "
O yakışıklı aktör Jonas'ı hatırladım.
" I remember that matinee idol, Jonas.
Hafifmeşrep kadınlarla gönül eğlendiriyorsunuz. Bütün Amerikan gençlerinin idolü olan birine yakışıyor mu?
Dallying with fancy women... when you're the idol of every young boy in America.
Benim yerimi başka bir idol aldı.
Another idol has displaced me.
- Hangi idol aldı senin yerini?
- What idol has displaced you?
Ve Amerika'nın en yeni beyaz perde yıldızı da burada.
And the man who's become America's newest screen idol.
- lütfen, kadınları boğazlayan manyaklardan sözediyorlar. - örnek kişi, kahraman gibi...
Oh please, they`re singin` about some maniac, who strangles women, like he is some idol, hero, whatever
Ee, idölümüz Minmay'i nasıl buldun?
So, how did you enjoy our idol, Minmay?
Yazar, yenilikçi, eğitmen söylemekten utanmıyorum, idolüm ve ilham kaynağım.
Author, innovator, educator, and my idol and inspiration.
Bu senin idolün mü şimdi?
Is he an idol of yours?
Elbette, milyonların idolü öfkeli idi, küçük düşürülmüştü.
Well, of course, the idol of millions was furious.
Aksi takdirde yaygaracıların çarptırdığı gerçeklerin dedikodularını işiteceğinizden şüphe yok.
You'll no doubt hear a rumor of it otherwise from idol tongues who'll distort the truth of it.
- Sen benim idolümsün!
you're my idol.
- Ve onların iki muhteşem çocuğu var... -... ikisi de beni idol olarak görüyor.
yeah, and they've got these two terrific kids... who both idolize me.
- Hey, o benim idolüm.
Hey, he's my idol.
"Putun üstündeki kolla dördün birincisine ve yedincisine bas."
"With the hand above the idol press the first and the seventh of four."
Ne putu?
What idol?
Ama bir putun üstüne basmak zorundayız.
But we have to press above an idol.
Çok komik çünkü bir zamanlar Art Tatum'ı kendine idol edinen bir çocuğa âşıktım.
It's so funny because I used to be in love with a boy who just idolized Art Tatum.
O bir idoldü, bir seks sembolü.
He was an idol, a sex symbol.
İdolleri severim.
I love to have an idol.
Benim idolüm sensin.
And you're my idol.
Ve ben ve ben gerçekten işimi çok seviyorum ve...
- ( radio plays "Hot in the City" by Billy Idol ) - I mean, I love my job, and...
Gençlik idolü olduğunu bilmiyordum.
I didn't know you was a teen idol.
Hayır, Adam'ın idolüyle aynı masada annesi gibi kapışmamalıydın.
No, you don't come on like a parent with Adam's idol sitting at the table.
O artık bir idol.
He is an action artist.
Her gün, adanmışçasına, putuna ibadetini yaptı, ve onun bakışları altında kendini eğitti.
Each day devotedly he worshipped his idol, and trained himself under its gaze.
Hey, açma onu.
This guy is my idol.
Bu benim idolüm Paulina.
This is my idol... Paulina.
"Göklerin tanrısına, Ve ruhumun tapınağına, güzeller güzeli Ophelia."
"To the Celestial, and my soul's idol, the most beautified Ophelia"
O benim idolüm.
He's my idol.
Palyaço Krusty, sayısız çocuğun sevgili idolü, şimdi sıradan bir şüpheliden farklı bir şey değil.
Krusty the Clown, the beloved idol of countless tots, now nothing more than a common, alleged criminal.
Koleksiyonuma bir Veltan seks idolü ekledim.
I've added a Veltan sex idol to my collection.
Danielle Darrieux'ya sadık kaldığını söylüyor.
Danielle Darrieux, his idol since childhood.
Danton bir idol.
Danton is an idol
İdol olmak istemiyorum.
I won't bear this cross!