Into перевод на английский
258,484 параллельный перевод
Don yine aklıma geldi.
"Underpants" popped into my head again.
Bundan sonra bir eve ve daha sonra kendi yuvasına taşınacak.
After this, he moves into an apartment, then a house.
İşte, iyi şeyler yaparsanız o iyilik size geri döner.
See? You put good things out into the world and good things come back to you.
Hepsini 15 kareli bulmaca sayfasına sığdıramazsın.
You can't fit it all neatly into a 15-squared grid.
Oğlum bunlara kafayı sardığında mutlu değildim.
It's when my son started getting into them I wasn't happy.
Sana küçük bir sır vermene izin vereceğim.
Well, I'll let you into a little secret.
Havaya fırlatarak.
Flinging it up into the air.
Merkeze binmek £ 11.50'dır.
It's £ 11.50 to drive into the centre.
Araba şimdi orta şeritte çekiliyor.
Car pulling out now into the middle lane.
Muhteşem bir ön diferansiyel var, Böylece arabayı herhangi bir köşeye fırlatabilirsin Senin fantezini çeken herhangi bir hızda,
It's got an astonishing front differential, so you can hurl the car into any corner at any speed that takes your fancy, knowing you're gonna come out on the other side OK.
Hızlı moda geçirmiyorum.
I'm not switching it into fast mode.
- " Güneşe mi uçuyoruz?
- " Are we flying into the sun?
Onlar, kasıtlı olarak,
They will drive, deliberately, into something like that puddle over there...
Buna pek çok uygulama geçti.
A lot of practice has gone into that.
Bir araba kışkırtabilirim, biliyorsun, slayta. Ama orada tutamadım.
I can provoke a car, you know, into a slide, but I couldn't hold it there.
Hayır, içine girmez.
No, that doesn't come into it.
Öğreneceğim her şey Keskin bir odaklanma içine girilecekti.
Everything I'd learned would be brought into sharp focus.
Şirin bankaya tünel kazarken gözcülük mü yaptın?
Were you a lookout while Smurf tunneled into a bank?
- Craig neden korkaklaştı?
When did Craig turn into such a pussy?
Çalıntı parayı bir bankaya emanet edemezsin, değil mi?
You can't deposit stolen money into a bank, right?
Sanırım Pope ve Craig'in içine girip girmeyeceğini görmek için beklemek zorundasın çünkü Baz senin gerçek oğlun değil ki bu da onu daha az ilginç kılıyor.
I guess you're gonna have to see if Pope and Craig are into it because, you know, Baz isn't your real son, so it makes it less interesting.
Saplantılı davranmaya ve sınırlamaya ilgi duyan kimselere deniyor.
Those who are into things like obsessiveness, and confinement.
Benden daha iyi bir hacker açmadığı sürece evimize girmelerine imkan yok.
Unless if they get someone who is a better hacker than me, they won't be able to get into our house.
- Bir haftada bu hale geldiyse peki?
In just one week, - this turned into this?
Öyleyse suya girdiğinde önceden olduğun şeye dönüşüyorsun sudan çıktığında ise bacakların mı ortaya çıkıyor?
So, when you go inside water, you turn into what you were before, and if you come out of the water, you grow legs?
Ağla, gerçekten inciye dönüşecek mi bakayım.
Cry. Let me see if it really turns into pearls.
Ben seni devlet kurumlarına bildirmeyip yurtdışındaki iş fırsatlarına bakacağım diyorum.
Since it's me, I am not reporting you to the government agency, and am going to look into going overseas for work.
Nasıl ayağım bir şeye çarptı!
How my foot has bumped into something!
Kendimi çok beğeniyormuşum!
You said it I was too into myself!
Abi, hani sana daha önce söylediğim Kang Ji Yeon hakkında araştırma yaptın mı?
Hyung did you look into finding that Kang Ji Young I told you about before?
Bu kadarla kalmıyor, dahası da var. Yetim olduğu için evlatlık alınmış ama evlatlık alındığı ailenin üyeleri hiçbir şekilde bulunamıyor.
But that's not all this woman is an orphan so she was adopted, but the family that she was adopted into all of the family members are all nowhere to be found.
Bir süre önce kocam büyük bir kaza yaptı ve şu an hastanede yatıyor. Joon Jae arada ziyarete geliyor.
A while ago, my husband got into a big accident and has been lying in the hospital, and Joon Jae sometimes visits.
Hafızası gidip geliyordu. Doktoru ona hatırlamasına yardımcı olması için kayıt yapmasını söylemişti.
His memory was going, so his doctor told him to record shit into one of those mini tape recorders.
Oksiden beyni akan birinin kaset kayıtlarındaki zırvalıklarını mı?
The ones where he's babbling bullshit into a tape recorder, wacked on oxys?
Tanrı'nın lütfu ve selameti ile dünyaya açılın ve İsa'nın adına iyi şeyler yapmaya devam edin!
With the peace of the lord and the grace of god, go out into the world and continue to do great things in Jesus'name!
Bir şey bacağımı kesti.
Something's cutting into my leg.
Kimse bunu demiyor, Şirin. Bir grup insan evimize gelip ona dayak atabilir diyorsunuz.
You're saying that a group of people can come into our house and beat the shit out of him.
Kiliseden para almamış mıydınız siz?
Well, didn't you boys just come into a bit of church money?
Baz, bir pusuya doğru gitmediğimizi nereden biliyorsun?
Baz, how do you know we're not driving straight into an ambush?
Senin için Javi'den kurtulmam gerekiyordu, J. Çünkü evimize geldi ve seni incitti.
I had to get rid of Javi, J, for you, because he broke into our home and hurt you.
Ama bir kasa. Evet.
- But you're going into a safe.
Yandaki birime geçeceğiz.
We're going into the unit next door.
Eğer onun gibi birine dönüşürsem, kafama sık lütfen.
If you see me turn into that guy, put a bullet in my head.
Craig iş için bir tekne bulmamı istedi, yani...
- Craig wanted me to look into finding a boat for the job, so...
Burnunu diğer insanların eğlencelerine sokma Greg.
Don't go poking your nose into other people's craics, Greg.
Connie, şu an o konuyu açamam.
Connie, I can't get into that now.
Ona ne oldu?
What's got into him?
Acaba Whitesnake seviyor mudur?
I wonder if she's into Whitesnake?
"Tanrım, bu direkt Heat Dergisi'ne gidecek." diye düşündüm.
I thought, "OMG, that's going straight into Heat magazine -".
Mememin oradaki yarığa düşmesi çok şanslıydı.
Well, it's just so lucky that my boob managed to fall into that... little chink.
Bu bu gezide gezdirir misiniz? Çünkü kalbinizi bu işe vermişsiniz.
Now, talk us through this exhibition, because you've obviously put your heart into it.