Isn перевод на английский
166,889 параллельный перевод
Acaba yüzünüzdeki morluklar, Hector Peraza'nın attığı yumruklar yüzünden olmuş olabilir mi?
Well, isn't it possible that these bruises here are the result of punches thrown by Hector Peraza?
Bay Sweeney'nin arabası kenara çekildiğinde onun yanında oturuyordunuz, değil mi?
You were with Mr. Sweeney when his car was pulled over, isn't that correct?
Pekâlâ bu iyi olmadı.
Okay, this isn't good.
Bu sen değilsin.
This isn't you.
Hayır, demek istediğin, bu o değil.
No, you mean, this isn't him.
Bu senin Robin'in değil. Ama ben?
This isn't your Robin, but me?
Ya "Yakışıklı Prens" olmak... yeterli olmazsa ve benim için değerli olan... herşeyi kaybetmeye başlarsam?
What if being "Prince Charming" isn't enough, and I start losing... and it keeps going, and I lose everything that matters to me? !
O değilmiş gibi.
Like it isn't him.
O değil işte. Sen haklıydın.
It just isn't, and... you were right.
Kimmy neden dönmedi?
Why isn't Kimmy back?
- Yaptığımız her şey öyle değil mi?
Isn't that everything we do?
Fakat haklı olmaktan nefret ettiğim zamanlar vardır ve umarım bu onlardan biri değildir.
But there's times I hate being right, and I hope this isn't one of'em.
Bunun tatil saatleriyle yada kartpostallarla alakası yok Lucifer.
This isn't about vacation hours, this isn't about time cards, Lucifer, this...
Eğlenceli değil mi?
Ah. This is fun, isn't it?
Bu işler işte?
Isn't this fun?
Başarılı bir evliliğin sırrı bu değil mi?
Isn't that the key to a successful marriage?
Ne? Senin isin bu degil mi?
Isn't that your entire job?
Debbie dirilmeyecek, degil mi?
Debbie isn't going to un-die, is she?
Dörtlü seks bir duygu degildir, Anne.
A foursome isn't an emotion, Mum.
Üzgünüm, bu is benim normak isim degil.
Uh, sorry, this isn't my normal job.
Oglunla ilgili, degil mi?
This is about your son, isn't it? What?
Yani kim kendisini Elvis veya Napolyon veya Wesley Snipes sanan birini sevmez ki
I mean, who isn't amused by someone who thinks they're Elvis or Napoleon or Wesley Snipes?
Bu iyi bir benzerlik, değil mi?
It's a good likeness, isn't it?
Çünkü O Tanrı!
Well, it's obvious, isn't it? It's because he's God!
Orası pijamalarla gidebiceğin bir yer değil.
This isn't the kind of place you can attend in pajamas.
Hayır, bu kadar deği.
No, that isn't that.
Ve sanırım bu senin için çok önemli, değil mi?
And I think it's very important to you, isn't it?
Böyle anlaşmamıştık.
This isn't what we agreed to.
Tebrikler. Evet, ama Chet hâlen dışarıda. O bulunana kadar hiçbir şey bitmiş değil.
Well, Chet's still out there, so this isn't over until I find him.
Her zaman sen oldun, değil mi?
It's always you, isn't it?
Chet hala orada, Bu bitmedi.
Well, Chet's still out there, so this isn't over.
Yani, eğer bu en büyük göksel kuş değilse
I mean, if that isn't the biggest celestial bird
Bu tam bir insan yaralanması değil, Ve kim olduğunuzu bildiğiniz için Ya da daha ziyade benim olduğum şey,
This isn't exactly a human injury, and since you know who, or rather what I am,
Ben doktorum, Ama insanları düzeltmek benimkisi değil.
I am a doctor, but patching people up isn't my thing.
Lütfen bana bunun Chet olmadığını söyleyin.
Please tell me that isn't Chet.
Bu son değil, başlangıç.
This isn't the end. It's the beginning.
Ve mümkün olup olmadığı hakkında endişelenmek tamamen doğal.
And wondering whether or not that's possible is totally natural. But what isn't natural for me, anyway, is talking about that, so... Right.
Benim sahte ölümüme yardımcı olduğu için, değil mi?
It's because she helped me fake my death, isn't it?
O zaman ameliyatımızı neden o yapmıyor?
Well, then why isn't he the one who's doing our surgery?
- Neden kıpırdamıyor?
- Why isn't she moving? - Come on.
Buna değmez mi sizce?
Isn't that worth it?
Edwards, bu hastanede benzer hatayı yapmamış bir tane bile doktor bulamazsın.
Edwards, there isn't a doctor in this hospital who hasn't found themselves making the same mistake.
Annesi yeterince stres altında değilmiş gibi yenilerini mi eklemek istiyorsun?
I mean... As if his mother isn't under enough stress, you want to add to it, make it worse?
Neden seninle konuşmuyor?
Why isn't she talking to you?
Seattle'da tamam ama Pierce burada değil.
I-In Seattle, sure, but Pierce isn't here.
Max sadece nöbet geçirmedi.
Max isn't just postictal, okay?
- Beyne iğne batırmak kötü olmaz mı?
Isn't that bad, to stick a needle in the brain?
Ben böyle olmasını istemedim.
Of course, this isn't what I wanted.
Bunun Nathan'la ilgisi yok. Konumuz sensin.
This isn't about Nathan.
- Değil mi?
Isn't it?
Sanırım insanlık O kadar da kötü değil.
I guess humanity isn't entirely awful.