Isveçli перевод на английский
748 параллельный перевод
Başkan Hans Nelson, ( Sergei Komarov ) Bir İsveçli.
The chairman Hans Nelson, ( Sergei Komarov ) a Swede
Onlar Majestelerinin bir İsveçli ile evliliğine de karşılar.
They clamor for a Swedish marriage for Your Majesty.
- İsveç'e İsveçli yaraşır!
- Sweden for the Swedes!
Hani danslı partide de o İsveçli herif sana asılmıştı.
At the elks dance, when that big Swede hit on you.
İsveçli!
Swede!
İsveçli nasıl bir arkadaştı?
What kind of a fellow was the Swede?
- İsveçli yemeğini her akşam büfede mi yerdi?
- Did the Swede eat at the diner every night?
Sorun nedir İsveçli?
What's the matter, Swede?
Artık sağını kullan İsveçli.
Now use your right, Swede.
Sağın İsveçli.
Your right, Swede.
- Dokuza kadar bekle İsveçli.
- Take nine, Swede. Take nine.
Senin sorunun ne İsveçli?
What's the matter with you, Swede?
Hey, İsveçli.
Hey, Swede. Swede?
İsveçli? Kimim ben?
Do you know who I am?
Maç bitti İsveçli.
The fight's over, Swede.
Merhaba İsveçli.
Hello, Swede.
- Seni gördüğüme sevindim İsveçli.
- Swede, good to see you.
- İsveçli?
- Swede?
- Onun yerine İsveçli kötü işlere bulaştı!
- And the Swede went crooked?
- Selam İsveçli.
- Hi, Swede.
Onu içeri alıyorum İsveçli.
I'm runnin'her in, Swede.
- Bu doğru değil İsveçli.
- It's not true, Swede.
Lütfen, beni götürmesine izin verme İsveçli. Yoksa beni hapse atarlar.
Please, don't let him take me in, Swede, or they'll throw the book at me.
Kanımca İsveçli ve ben, iki insanın birbirine yakın olabileceği kadar yakındık.
I guess me and the Swede were about as close as two guys can get.
İsveçli, hapiste olmadığım zamanlarda kadınları az çok tanıma fırsatım oldu.
Swede, I studied up on girls times I wasn't in stir.
- Merhaba İsveçli.
- Hello, Swede.
- Seni görmek güzel İsveçli.
- Glad to see you, Swede.
İsveçli de geldiğine göre başlayabiliriz.
Now that the Swede's here, maybe we can get started.
İsveçli gelmeden önce senin de dediğin gibi :
It's like you were saying before the Swede come in.
Senden ne haber İsveçli?
What about you, Swede?
- Hoşça kal İsveçli.
- So long, Swede.
O altın arplara kulak vermeyi bırak İsveçli.
Stop listening to those golden harps, Swede.
İsveçli denilen eski bir boksör Kitty Collins adında bir kıza aşık oluyor.
Take an ex-pug named the Swede, falls for a girl named Kitty Collins.
Aynı günün gecesi İsveçli ve ismi belirsiz bir kadın... Atlantic City'de küçük bir otele yerleşiyor.
That same night, the Swede and an unidentified woman... check into a small hotel in Atlantic City.
İki gün sonra kadın toz oluyor... ve İsveçli de kendini bir pencereden atmaya çalışıyor.
Two days later the woman takes a powder, and the Swede tries to pile out a window.
İsveçli, Dum-dum Clark ve eski dostumuz... Kitty Collins'in adını sayıklayıp duruyor.
Keeps ravin'on and on about the Swede, Dum-Dum Clark... and our old friend Kitty Collins.
Karışma İsveçli.
Keep out of this, Swede.
Sen kendi işine bak İsveçli.
Mind your own business, Swede.
Hadi İsveçli, birkaç el oyna.
Come on, Swede, play a few hands.
Sen de İsveçli.
You too, Swede.
Sanırım İsveçli başardı.
I guess the Swede made it all right.
Görüşeceğiz İsveçli.
I'll be seein'ya, Swede.
Acaba o ve İsveçli birbirlerine şimdi ne diyecekler.
I wonder what he and the Swede'll have to say to each other now.
İsveçli çiftlikte sizi soyduğunda... değişiklikten haberi olmadığını iddia etmişti.
At the farmer's when the Swede stuck you guys up, he claimed he hadn't been told about the switch.
- Soygun gecesi... İsveçli ve bir kız Atlantic City'de bir otele yerleşmiş.
- The Swede and some girl... checked into an Atlantic City hotel the night of the holdup.
Pete Lunn olarak da tanınıyor, ama en iyi bilinen ismi İsveçli.
Alias Pete Lund, but best known as the Swede.
İsveçli ve Blinky Franklin öldürüldüler.
The Swede and Blinky Franklin were both killed.
Belki senin için önemsizdir, ama bu işten asıl karlı çıkan... İsveçli değil Kitty Collins oldu.
It was Kitty Collins and not the Swede that reaped the golden harvest.
- Çete soygundan sonra parayı bölüşmek için toplandığında... İsveçli herkesi oyuna getirip bütün parayla kaçtı.
- When the gang met to divvy up, the Swede pulled a fast one and walked off with the whole take.
Şu adam, adı neydi? İsveçli mi?
That guy... what's his name?
- İsveçli sana aşık mıydı?
- Was the Swede in love with you?