Işim vardı перевод на английский
1,060 параллельный перевод
İyi bir işim vardı.
L had a good job.
Paris'te, evimden 4,500 mil uzakta ne işim vardı benim?
What was I doing in Paris 4,500 miles away from home?
Bir işim vardı kendiyle.
- It's just business.
Yapacak işim vardı.
I've got work to do.
Bağışla Mercutio. çok önemli bir işim vardı.
Pardon, good Mercutio, my business was great.
Londra'da yapacak daha çok işim vardı. Ancak onun yakalanışıyla, bir dakika bile kalamazdım.
I still had a lot to do in London, but with his arrest, I couldn't stay a minute longer.
Çok işim vardı, Mary.
I haven't got time to eat anyway, Mary.
- Lorna, işim vardı, değil mi? !
- Lorna, I was busy, wasn't I?
- O zamanlar işim vardı, unuttun mu?
- I was working then. Remember?
Bugün birçok işim vardı.
I had a lot to do today.
Üçümüzden, benim küçük bir işim vardı!
Of the three of us, I had the smallest job!
Bir işim vardı, ama dört yıl önce Maurizio ile tanıştığımda bıraktım.
had a job, but I left four years ago, when I met Maurizio.
Bir işim vardı. Hiç yoktan iyidir.
I've had this "Anything is better than nothing."
Bu civarda işim vardı, meşgulsen bir şey diyemem tabii.
I was running errands nearby, but if you're busy —
Hey, özür dilerim Mikey ama biliyorsun ki yapacak işim vardı.
Hey, I'm sorry, Mikey, but you know I had somethin'to do.
- Port-au-Prince'de biraz işim vardı.
- I had some business in Port-Au-Prince.
Yapacak çok işim vardı.
I had so much to do.
Birkaç işim vardı da...
I had a few little jobs to do...
Hastanede ne işim vardı sanıyorsun?
What do you thonk I've been doong on the hospotal?
'Hâlâ yapmam gereken bir işim vardı.'
'I still had a job to do.
Benim de yapmam gereken bir işim vardı ama bir hain olup herşeyi senin için terk ettim.
I, too, had a sworn duty, but I have forsaken it... become traitor, given up everything for you.
Paris'e uçağımı gönderemedim, Cenevre'de işim vardı.
I could not send you my plane to Paris : I had business in Geneva :
Biraz işim vardı.
I was working
- Acil bir işim vardı.
- I had urgent business.
Bir işim vardı ve bir hikâye istiyordum.
I had a job to do, and I wanted a story.
- Bir işim vardı.
I had a job. Who?
Mahallede yapılacak birkaç işim vardı.
I had a couple of pieces of business to attend to in the neighborhood.
Şu siktiri boktan baloda, ne işim vardı bilmem.
What am I to do at the shitty ball?
- Unuttum, bir işim vardı benim. - Endişelenme.
- Oh yes, I have a trip to make!
- O arabanın içinde ne işim vardı?
- How did I end up in that car?
Bir sürü işim vardı.
I had a million errands.
Ama bu gece, bir işim vardı! .
But tonight, I pass.
Birkaç işim vardı.
There are a couple of things.
New London'da işim vardı.
I had business in New London.
Biliyorum kötü bir mazeret ama çok işim vardı.
It sounds like a lame excuse, but I've been very busy.
Birden aklıma geldi de bu tarafta acele bir işim vardı.
I've just remembered I have urgent business in this direction.
Çok işim vardı. ı
I've been busy.
Orada biraz işim vardı, bu yüzden ayak üstü uğradım.
I had business near there, so I stopped by.
Alpha Oteli'ne yapacağım kısa ziyaretten önce halletmem gereken küçük bir işim vardı.
I had a little business to attend to before calling in at the Alpha Public House.
Biraz işim vardı da.
I had to run a few errands.
Ve hiç isim yoktu. Sadece numaralar vardı değil mi?
And they're all numbers.
Yapacak bir sürü işim vardı.
I had a lot of work to do.
- İşim vardı.
- I was busy.
İşim vardı çok.
I was busy, it was very important, I couldn't leave.
İşim vardı.
I've been busy.
T.C., yorgunum, işim var ve bir randevum vardı...
Look, T.C., I'm tired, and I'm busy! And I've had a date...
Suikastçılar listesine eklemeyi unuttuğum bir isim daha vardı.
There was another member that I neglected to add to the list of assassins.
İsim levhası vardı.
There was a name-plate.
Gidip kapı zillerine baktım dört isim vardı ve hiçbirini tanımıyordum.
I went up and I checked out the buzzers and there were 4 names up there and I didn't recognize none of them.
İşim vardı.
I got things.
Eğer bu kadın takma isim kullandıysa..... kesinlikle evinde saklı bir dosya vardır.
If they used her as a cover, she's got files.
vardı 193
vardır 53
vardık 38
isim yok 36
işim yok 17
işim var 162
işim bitti 87
işim çıktı 17
işim başımdan aşkın 20
işim bu 64
vardır 53
vardık 38
isim yok 36
işim yok 17
işim var 162
işim bitti 87
işim çıktı 17
işim başımdan aşkın 20
işim bu 64