Jockey перевод на английский
719 параллельный перевод
Jokeyimi gördün mü?
Did you see my jockey?
Jokey tutamayiz.
We can't afford a jockey.
Bazi günler at yerine jokeyin ismini verir.
Some days it gives you the name of the jockey instead of the horse.
Jokey Burns'ün kime bindigini bul, oynayacagin at o.
You find out who jockey Burns is riding, and that's the horse you bet on.
Jokey Burns, 1 52.
Jockey Burns, 152.
Gumlegs kazandı ama jokey 3. çeyrekte düştüğü için kurdeleye kadar onu sırtında taşımak zorunda kaldı.
He won, but the jockey got off at the three-quarters, and had to carry him across the tape on his back.
Jokey çok küstahtı.
He's a beetle. The jockey was a very insulting fellow.
- Goldez isimli jokeyi tanıyor musun?
- You know that jockey, Goldez?
O jokey bizim ilk tanığımızdı.
That jockey was our first real witness.
Jokey olayı ne alemde?
What's new on the jockey?
- Beni asıl düşündüren şu jokey. - Evet.
- What really worries me is that jockey.
Jokeyin vurulduğu duş mu?
Where the jockey was shot?
Jokeyi kimin öldürdüğünü biliyor musun?
Really? Then you know who killed the jockey?
- Bu jokeyi öldüren tabanca. - Nick!
- That's the gun that killed the jockey.
Teğmen, jokey öldürülmedi.
Lieutenant, the jockey wasn't murdered.
Jokeyin katilinin her iki cinayeti de işlediğini okuyunca jokeyin katilini bulmamıza yardım edebilir.
Now, when he reads that we think the jockey's murderer committed both crimes he may try to help us find that murderer.
Jokey cinayetini bana yüklemeye çalışıyorsan hiç uğraşma.
If you're trying to hang the jockey's murder on me, save your breath.
Jokeyi öldürenin Barrow'u da öldürdüğünü söylüyorsunuz.
You and the flatfoot claim whoever killed the jockey killed Barrow.
Ben de haftalardır bir jokey öldürmedim, gerçekten.
And I haven't killed a jockey in weeks, really.
Biz Paul'ü bırakana ve jokeyin rastlantısal ölümünü yem olarak kullanana kadar her şey yolunda gidiyordu.
You were clicking beautifully until we released Paul and used the accidental death of the jockey for bait.
Ve Barrow'u öldüren kişinin aynı zamanda jokeyi de öldürdüğü haberini yaydık.
And we spread the news that whoever had killed Barrow had also killed the jockey.
- Şu ünlü jokey.
- The famous jockey.
Jokey kulağa hoş geliyor.
Jockey sounds swell.
Bir cokeye bile benzemiyordum.
I didn't even look like a jockey.
Bir cokeye benze.
Hey, Gauchito. Come on. Look like a jockey.
Jokeyin kendisi söyledi.
─ I got it straight from the jockey.
- Mavili jokeyi olan!
─ It's the jockey in blue.
Artık bir kamyon jokeyisin.
You're a truck jockey now.
Bir kamyon jokeyi.
A truck jockey.
Evet, bu doğru ama bence jokeyler de işe yarar.
Yeah, that's true, but I think a jockey's useful too.
Ama jokey ve masraflar için bana 50 dolar lazım.
But I need the 50 slugs for the jockey and for expenses.
Saatçi söylemiş Jokey McGee'ye
The clocker told Jockey McGee
Jokey bunu söylemiş ata
The jockey, of course Passed it on to the horse
Jokey bunu söylemiş ata
The jockey, of course, Passed it on to the horse
- Jokeyin var mı?
- You got a jockey?
Doğal olarak ama jokeyimle ilgili ithamlar hoşuma gitmedi.
Naturally, but I don't like this implication that my jockey...
Jokeyiniz Roberts.
Your jockey, Roberts.
Sun Up'ın jokeyi her şeyi deneyebilir.
That jockey on Sun Up might try anything.
Hiç yarışmamış bir tay. Son piste çıktığında jokeyini atmıştı ve kahkahalarla arasında ayrıldı.
A colt that's never raced before and who threw his jockey the last time out and was literally laughed off the track.
Jokey Kulübü bahislerinde bir atım var.
I've got a horse in the Jockey Club stakes.
Sen de Jockey.
You too, Jockey.
14 yıldır asansörcüyüm.
I've been an elevator jockey for 14 years.
- Cokey.
- The jockey.
Bu kız için yanlış cokeysin sen.
You are the wrong jockey for this chick.
Hayır, sadece yanlış cokey.
No, just the wrong jockey.
Evet, bir gece, At yarışı zamanıydı, Sadece atlardan biri benimdi ve Altar Keane de benim jokeyimdi.
Well, one night, it was a horse race, only I was one of the horses and Altar Keane was my jockey.
- Çirkin bir benzinciyle tanışmadım.
- I never met a gas jockey that wasn't.
- Benzinci.
- He's a gas pump jockey.
Orada bir benzinciye benzeyen bir adam var.
There's a man out there who looks like a gas pump jockey.
- Bay Baker ihraç edilmiş bir jokey.
- Mr. Baker is a disbarred jockey.
Ah, ceset binici değil mi bu!
Well, if it ain't the dead body jockey!