Joke перевод на английский
19,965 параллельный перевод
- Bana bir fıkra anlat.
- Tell me a joke.
Bir fıkra anlat.
Tell me a joke.
- Şaka mı bu?
Is this a joke?
Çünkü Nicole ve çocuklar beni çoktan evden kovdu.
Joke's on you because Nicole and the kids already kicked me out.
Yani hayatında başına ne kötülük gelirse gelsin bunun bir önemi yok çünkü bir şakanın parçasısın.
So no matter what terrible thing happens in your life, it doesn't matter because you're in on the joke.
Hâlâ tüm bunların koca bir şaka olduğunu mu sanıyorsun?
- So you still think that this is all just a big joke?
Espri gümbürtüye gitti.
Kind of ruins the joke.
Komik değil.
This is not a joke.
Şaka mı bu?
Is this a joke?
Ne şaka ama.
What a joke.
Şaka yapmıyorum.
No joke.
Eğer ayıklığını şakaya dönüştürürsen hayatının en can alıcı noktasına dönüşür.
If you make your sobriety into a joke, then it's your life that becomes the punch line.
- Şakaydı.
That was a joke...
Gerçekten şakaydı.
A true joke
Asrın alay konusu.
The joke of the century!
Sana şaka gibi mi geliyor?
Is this a fucking joke to you?
Normal davrandım, fıkra anlattım. Fare gibi gülerken, güm, patlattım, yere yapıştırdım.
Acting casual, I tell him a joke and while he's laughing that rat laugh of his,
Beaver şakası yapacaksan, çoktan duydum.
- If you're gonna tell the beaver joke, I already heard it.
Şaka mı sanıyorsun bunu?
You think this is some kind of joke?
Şaka.
Joke.
- Şaka için teşekkürler.
- Well, thank you for the joke.
Komedisin, Richard.
You're a joke, Richard.
- Yeşil. Şakaydı.
It's a joke.
Espri yapmışım gibi gül.
Smile like I just made a joke.
Şaka değil.
No joke.
- Espriydi.
- That was a joke.
Bu bir şaka mı?
Is this a joke?
Bu bir şaka mı yoksa alay mı?
Was that a joke or a taunt?
Havlamak ve ısırmakla ilgili bir espri yapabilirdim. Ama komik bulacaklarını sanmıyorum.
There's a bark / bite joke I could make here, but I don't find these guys all that funny.
Şakayı anlamadım ama içinde ırkçılık var gibi ve çok komik.
I don't get that joke, but it sounds racist, and funny.
Şakayı hiç beğenmedi.
Didn't like that joke.
Eşek şakası bu!
This is a big joke.
Bu hiç şaka değil.
This is no joke.
Hayır, bu bir şaka değil.
No, this isn't a joke.
Bu iş iyice çığırından çıkıyor.
This has become a running joke.
Eğer bütün benimle gezersen bana sımsıkı sarılırsan birlikte kahvaltı, yemek yeriz, bana şakalar yaparsın.
If you ride with me on my bike all day... holding me tight... we do breakfast, lunches, dinners, you joke with me.
Şaka yaptım.
It was a joke.
- Bir şakaydı yahu!
- It was a joke!
Şaka yaptım, hayatım.
That's a joke, darlin'.
Sence bunların hepsi benim için şaka mı?
You think it's all a big joke to me?
Hay canına yandığım sokaktaki kızlar o parayı bir haftada kazanıyor üstelik tek bir fıkra anlatmadan ve bir şaka patlatmadan.
For crying out loud, there are girls on the street who earn that in a weekend without having to tell a single joke or blow a punch line.
Aptal kazlar. Hepsi şaka bunların herkesin değer verdiği, uğrunda mücadele ettiği her şey, canavarca bu.
Silly goose, it's all a joke, everything anybody's ever valued or struggled for, it's monstrous.
Aklıma bir fıkra geldi.
This reminds me of a joke.
Bu bir şaka, değil mi?
It's a joke, right?
Ben... Bunların hepsi senin için büyük bir şaka değil mi?
Is this just all a big joke to you?
- Bu şaka mı?
- Is this a joke?
Komik olmayan bir saka denemesiydi.
That was an attempt at a non-sarcastic joke.
- Bu bir şaka değil.
This isn't a joke.
- Nasıl bir saçmalık olduğunu anlamalılar.
They need to know what a joke that is.
Aramızda bir şaka ya.
Inside joke.
İşlerimizi kusursuzca yapmazsak insanlar ölüyor. Yabancılar da değil, arkadaşlarımız, ailemiz, sevdiklerimiz ölüyor. Yani espri patlatırken veya işimizi tiye alırken bunu düşünsen iyi olur!
If we do not do our jobs perfectly, then people die and not just strangers but friends, family, and loved ones, so think about that every time you crack a joke or make light of what it is that we do!