Jokey перевод на английский
354 параллельный перевод
Jokey tutamayiz.
We can't afford a jockey.
Jokey Burns'ün kime bindigini bul, oynayacagin at o.
You find out who jockey Burns is riding, and that's the horse you bet on.
Jokey Burns, 1 52.
Jockey Burns, 152.
Gumlegs kazandı ama jokey 3. çeyrekte düştüğü için kurdeleye kadar onu sırtında taşımak zorunda kaldı.
He won, but the jockey got off at the three-quarters, and had to carry him across the tape on his back.
Jokey çok küstahtı.
He's a beetle. The jockey was a very insulting fellow.
O jokey bizim ilk tanığımızdı.
That jockey was our first real witness.
Jokey olayı ne alemde?
What's new on the jockey?
Şu öldürülen jokey.
The one that got drilled?
- Beni asıl düşündüren şu jokey. - Evet.
- What really worries me is that jockey.
Teğmen, jokey öldürülmedi.
Lieutenant, the jockey wasn't murdered.
Jokey cinayetini bana yüklemeye çalışıyorsan hiç uğraşma.
If you're trying to hang the jockey's murder on me, save your breath.
Ben de haftalardır bir jokey öldürmedim, gerçekten.
And I haven't killed a jockey in weeks, really.
- Şu ünlü jokey.
- The famous jockey.
Jokey kulağa hoş geliyor.
Jockey sounds swell.
Ama jokey ve masraflar için bana 50 dolar lazım.
But I need the 50 slugs for the jockey and for expenses.
Onu daha yakın tut jokey.
Ride him up close, rider.
Jokey.
Hey, jock.
Saatçi söylemiş Jokey McGee'ye
The clocker told Jockey McGee
Jokey bunu söylemiş ata
The jockey, of course Passed it on to the horse
Jokey bunu söylemiş ata
The jockey, of course, Passed it on to the horse
Jokey odasına git artık.
Well, you better get over to the jocks'room.
- Jokey nasıl?
Gangway. - How's the boy?
Jokey Kulübü bahislerinde bir atım var.
I've got a horse in the Jockey Club stakes.
- Bay Baker ihraç edilmiş bir jokey.
- Mr. Baker is a disbarred jockey.
Beni jokey olarak kabul etmeye ne dersiniz?
How about taking me on as a jockey?
- Disk jokey'e sor.
- Ask the disc jockey.
İyi biliniyor ki jokey askıya alındı.
Well known jockey suspended.
Jokey olmayı öğreniyorum.
I'm training to become a jockey.
Tek bacaklı jokey böyle demişti...
So the one-legged jockey said...
Tek bacaklı bir jokey mi?
A one-legged jockey?
Prens çarşamba günü Jokey Kulübü'ne gidiyor.
Wednesday, the Prince goes to the Jockey Club.
Jokey olmak istemiyor musun?
You want to be a good jockey, no?
Ama, Jokey Fonu'na bağışta bulunacağım.
But I'll give the money to the jockey relief fund.
Jokey ha.
Jockey.
Jokey ya.
Jockey.
- Jokey olmak istermiş gibi konuşuyorsun.
- You talk like you want to be a jockey.
Seni Jokey Kulübü'ne şikayet ederim yoksa.
I've a mind to report you to the Jockey Club.
Rockingham'de bir son dakika jokey değişikliği var.
Here's a late jockey change there in the fifth at Rockingham.
- Bir jokey değişikliği var...
- There's a jockey change...
Büyük jokey Stephanon Paidon'u hatırlar mısın?
Remember Stephanon Paidon the great charioteer?
Ünlü ve çok iyi bir jokey tanıyor musunuz?
Do you know any real good, famous jockeys?
- O çocuk jokey miydi?
- Was that a kid or a jockey?
Şu jokey pantolonlu palyaçoya bak!
Look at the clown in the jockey shorts!
Şu ölü disk jokey Paul MacCane vardı ya?
I've seen my fair share of blocks too.
Fransız Jokey Kulübü araştırma için bir dedektif tuttu, Aubergine.
The French Jockey Club have hired a detective, Aubergine, to look into it.
Neyseki jokey iyi.
at least the jockey's okay.
Gergin tişörtünün üzerinde kışkırtıcı bir broş. Bob Balling adında bir jokey ile evli- - Bu aralar Votka ve kendini ifade edemeyen depresyon durumunda ve "Altın Yıllarını" arıyor.
married a jock named bob balling- - currently intoest, vodka, and vague malaise about what she imperfectly recalls as her "golden years."
Kendi tarafında, mavi süveteri içindeki o jokey'e ağzını suyunu akıtıyor.
on her side, she's drooling over that varsity jock in the blue sweater.
- Jokey mi? - Hayır.
- The jockey?
Hırsız bir girişimci veya korkak bir jokey tarafından... her gün dövülmediğimi mi düşünüyorsun,
You don't think there ain't a day goes by that I don't get smacked by some thieving promoter or chicken-livered disc jockey,
Parayı bir bavula koyun. Öğlen yarış pistine gidin. Jokey girişinin yanındaki telefonun başında bekleyin.
Put the money in a suitcase and go to the racetrack at noon then wait by the phone next to the jockeys'entrance.