Joyful перевод на английский
365 параллельный перевод
Neden senin kamp bugün çok neşeli?
Why are you so joyful in the camp today?
Beyler, neden bugün çok sevinçlisiniz?
Why are you so joyful here today, guys?
Yükseliyor bütün uluslar sevinçle
Joyful, all ye nations rise
Eğlenceli ve hiç değişmeyen ayinler, insanın günah işlemeye teşviğinin sembolize edilmesi...
The joyful, unchanged rites, symbolic of the temptation of man.
"Siz milletlerin yükselişi ne mutlu..."
"Joyful all ye nations rise,"
"Siz milletlerin yükselişi ne mutlu..."
"Joyful, all ye nations, rise,"
Bunlar mutluluk verici haberler.
These are joyful tidings.
Ama dostum, mutluluk kıvanç dolu bir şey değildir.
But, my friend, happiness is not a joyful thing
"Burada bir cennet bulmak senin için ne eğlenceli olur."
"Be joyful for you shall find haven here."
Hanımefendi'yi daha önce hiç bu kadar mutlu görmemiştim!
I have never seen the Madame look so joyful, though.
"Neşeli sesler çıkar tanrının katında," diyor David.
"Make a joyful noise unto the Lord," David said.
ve benim yapabileceğim bu neşeli sesler.
And that's what I'm going to do, make a joyful noise.
Tüm dünya parlak ve neşe dolu
All the world is bright and joyful
- Tanrı sizi korusun efendim, ömrünüz bol olsun.
- God make Your Grace as joyful as you have been.
Sevindirin onları, bu meşru isteklerini kabul edin.
Oh, make them joyful, grant their lawful suit.
Düsman sevindirici hediye vermez.
The enemy doesn't give joyful presents.
Hikayemiz bu sevinçli günde başlıyor.
And our story begins on that most joyful day.
Bu sevinçli günde
On that joyful day
Okul turları çok eğlenceliydi ama son gecesinden hep nefret etmiştim.
It is joyful to travel for learning, but it is really troublesome the night before going back.
Güzel yıldız muhteşem dişlerini göstererek pizzayı ısırıyor ve İtalya'ya özgü renkleri ve tadıyla ülkemizin yaşama tutkusunu sembolize eden yiyeceğin tadına bakıyor.
Showing her wonderful teeth the beautiful Sylvia bites into a typical Italian product which, with its colors and its aroma, is as joyful as our country.
Mutlu, neşeyle dolu bir tanrının, cömert, eli bol bir tanrının olduğunun işte kanıtı süt!
And here's the proof there's a happy, joyful God, a bountiful God, a generous God. Milk!
Haydi ama Mazzuolo, bizi sadece sanatın verebileceği bu zevkten mahrum bırakma! Bence de.
Come on, don't deny us this joyful moment which only art can give us!
Burası Sicilya. Neşeli ve konuksever.
This is Sicily, hospitable and joyful!
Sana güzel haberlerim var.
I got joyful news for you.
Kont Panine, bana neşeli bir hikaye anlatır mısınız?
Count Panine, would you tell me some joyful story?
Koruyucu Daikoku, bana sevinçli haberler ver. Dualarımı kabul et.
Benevolent Daikoku, tell me joyful things.
başkalara karşı cömertlik, fazla neşeli bakışlar onların merhametleri isteyerek!
generosity towards others, too many joyful glances which ask for mercy!
Yatırımcılardan oluşan mutlu ailemize hoş geldin.
Welcome to our joyful family of investors.
Komik, yorucu, berbat, eğlenceli, insanlık dışı ciddi, anlamsız, tuhaf.
It's funny, it's tiring it's abominable, joyful, inhuman solemn, ridiculous and strange.
"Güneş! Neşeyle, özgürce yükseliyorsun evcilleştir atlarını, dağlarımızın üzerinde."
"O sun, you who rise joyful and free, tame your horses upon our hills."
Yolumuz aynıysa, bize katıI istersen, Çok seviniriz.
If along with us, we shall be joyful of thy company.
Süslü, şen şakrak gösterişli zaferlere yer yok artık.
No more condecorations... This joyful pomp of glories...
Sen, devamlı genişleyen, seven, neşe dolu, muhteşem ve uyumlu bir evrenin... birisin ve bir parçasısın.
Ioving, joyful, glorious and harmonious universe.
O kadar neşeli ve kaygısızsın ki. Ben de öyleyim.
You're so joyful and carefree.
Neşeliyim ama utangaçım.
So am I. I am joyful, but I'm shy.
"Herkes yiyiyor, herkes içiyor, herkes neşeli ve..." "bu hikayenin mutlu sonunu kutluyorlar." " Herkes içiyor mu?
Everyone is eating, everyone is drinking, everyone is joyful and... celebrating and the happy ending of this story.
Ama şimdi, neşeli bir haberim var sana.
But now I'll tell thee joyful tidings, girl.
Evlilik, yavrum, bu perşembe sabahı. yiğit, genç ve soylu Kont Paris'e. Saint Peter's Kilisesi'nde, mutlu bir gelin olacaksın.
Marry, my child, early next Thursday morn, the gallant, young and noble prince, the County Paris, at St. Peter's Church, shall happily make thee there a joyful bride.
Saint Peter's Kilisesi'nde mutlu bir gelin yapamayacak beni!
Now, by St. Peter's Church and Peter, too, he shall not make me there a joyful bride!
- Çünkü 8 sene önce Siirt'in bir köyüne gelen, içi memleket sevgisiyle, heyecanıyla dolu, gözü pek bir öğretmendim.
Because 8 years earlier I was a teacher come to a village near Siirt filled with the love of his country, joyful and bold.
Yeni nesil, neşeli ve özgür.
New youth, joyful and free
Neşeli olmak bir görevdi.
To be joyful was a duty.
Tecrübesiz, neşeli ve otoriter.
naive, joyful - and strict.
Yüzüm hep neşe doludur
My face is more joyful.
Tanrı neşe ister bizden
God would like us to be joyful
Nasıl olur neşeli daha fazla
How much more can we be joyful
Böyle mutlu bir günde.
When there's really something to be joyful for
Önden gidip, gelişinizi karıma müjdelemek istiyorum.
I'll go and make joyful the hearing of my wife with your approach.
Onlar için sevindirici bir şeydi.
It was a joyful thing for them.
Neşeli olan en iyisidir.
A joyful one is best.
Ve biz de bu sevindirici olaydan dolayı mutluyuz Aziz San Firmino festivalimizin düzenlendiği günde gerçekleşecek
And we're happy that this joyful event happens to take place on the day of our festive of the Patron Saint San Firmino.