Kalında перевод на английский
7,545 параллельный перевод
- Lütfen bunun dışında kalır mısın?
Will you please stay out of this?
Her tatmin oluşumuz, aslında hayal ettiğimizin çok altında kalıyor.
And all our certainties pale in comparison to our imagination.
Ormanın dört bir yanında April'ın kalıntıları vardır şimdi.
There must be bits and pieces of April all over the jungle!
Tıpkı benim ona yaptığım gibi o da gömlekleri gizlice koymuştu... Bu sayede onları dolapta bulduğumda ne zaman yıkayıp koyduğunu bilemiyordum. Ve ona ne kadar minnettar olduğumu söyleyip söylememe arasında kararsız kalıyordum.
She purposefully put'em way in the back so, by the time that I got to'em I'd forget they were dirty in the first place and I wouldn't have to choose whether or not to tell her i appreciated her.
Geçenlerde kriket maçında sana hoşça kal diyemedim.
The other day I couldn't say goodbye after the cricket match.
Ve bu komplolar karşısında Pakistan aciz kalıyor.
And these conspiracies have weakened Pakistan.
Bu klan o adamın sorumluluğu altında kalır.
Well, this clan remains under the charge of this man.
Dinle, inaçılık yanında az bile kalır.
Listen, stubborn doesn't even begin to cover it.
Aslında düşündüm de, sen burda kal, kıpırdama.
Actually, on second thought, just stay here, don't move,
Silahın arkasında kal.
Stay behind the gun.
Caddenin kendi tarafında kal.
Stay on your own side of the street.
Ama babanın nazarında şüphesiz devede kulak kalır.
But no doubt an inconsequential drop in the bucket with regard to your father.
Umarım yediği havuçlar boğazında Suzanne'ın oral kondomunun yanına tıkanıp kalır.
I hope those carrots get lodged in her throat next to Suzanne's dental dam.
3 adam arasında bir sır nasıl saklı kalır bilir misin?
You know how to keep a secret between three men?
Şu anda ganimetten kapacağı pay, tayfa için öneminin yanında önemsiz kalır.
But at the moment, she is worth far, far more to this crew than the share it costs to have her.
Bizimle kıyaslandığında bunlar önemsiz kalıyor.
It's nothing compared to you and me.
Şunun şurasında tahta çıkalı...
We just founded the new kingdom.
Sen Eldar'ın yanında kal, ben gidip topu getireyim.
You stay with Eldar, I go inside and get ball.
Sophie'nin yanında kal. Sophie'nin yanında kal.
Stay with Sophie, stay with Sophie.
Binlerce kilometre kalınlığındaki yanan kızgın kum yığının altında çıplak bir hâlde yatarsın.
You're lying there naked, under a pile of red-hot burning sand a thousand miles thick.
Yerde çıplak yatıyorsun, bir yığın kırmızı yanan kumun altında Bin metre kalınlığında.
You're lying there naked, under a pile of red-hot burning sand a thousand miles thick.
Cliffy bana cehennemde bin metre kalınlığında yanan kum altında yatacağımızı söylemişti.
Cliffy told me hell was being buried under burning sand a thousand miles thick.
Cam seviyesinin altında kalın.
Stay underneath the glass.
Memurlar geri dönene kadar arabanın arkasında kal.
- Go. You stay in the back of the car till the officers return.
Eğer senin o yalancı suratını bir daha görürsem Karen'ın heykeline yaptıklarım sana yapacaklarımın yanında hiç kalır.
What I did to Karen's statue is nothing compared to what I'm going to do to you if I ever see your fucking lying face again.
İsa, şehrin dışında... Lazarus isimli bir ağanın evinde kalıyor.
Jesus is staying outside the city... at the house of a landowner named Lazarus.
Onunla ne kadar uzun süre yalnız kalırsa daha da çok risk altında olur.
The longer she's alone with him, the more she's at risk.
Dünyada istediğin diğer her şey... bu bölgenin dışında kalıyor.
All the things that you want in the world... are way out there.
70'lerin sonlarında bir banka soygunu yapan biri artık ceza almayacaktı bu eyleminden ötürü, ancak Emniyet Müdürü olursa bu kişi istifa etmek zorunda kalırdı, öyle değil mi?
A bank robbery in the late seventies, a guy wouldn't be punished for that anymore, but if he's the Chief of Police, he'll probably have to resign, right?
Görev gereği arkalarında kalıcı bir şey bırakamayanlar. Ve denizin albenisine kapılanlar.
Those whose sense of duty forces them to leave any sense of permanence or identity behind them and those for whom that is the attraction.
Birbirinizin görüş alanında kalın ve bugün NASA'yı gururlandıralım!
Let's make NASA proud today.
- Şirin'in yanında kal.
- Stay with Shirin.
Umarım boğazında kalır, orospu çoçuğu!
I hope you choke on it, you mother fucker!
40'ında birisiyle buluşuyorsun büyük annenden de miras kalıyor.
So is dating in your 40s and inheriting your grandmother's Welsh calves.
Yok, aslında burada kalıp biraz iş yapmak istiyorum.
No, actually, I'd like to stay and do some work. I...
Kışkırtmak istemem bir akbabanın yanında kartal devede kulak kalır yani.
And I don't wanna be inflammatory, but next to a condor, an eagle looks like a... Common cackling.
Kimse kolay olacağını söylemedi, ama benim sözlerime kulak vereceksen, Yeşil enerji devrimi teknoloji devriminin yanında cüce kalır.
No one's saying it's going to be easy, but mark my words, the green energy revolution is going to dwarf the technology revolution.
Bu acı, senin evlenme acının yanında hiç kalır.
This pain's nothing compared to the pain of your wedding.
Sevgili Klara... Köyümüz kalın karlar altında.
Dear Klara, the village is now under thick snow.
Bu onun barda yaptığının yanında çok basit kalır.
This was such innocent stuff compared to what she was doing back at the bar.
It en anlatmak imkansız, tabii ki, O katman üzerine tabakasının altında gizli çünkü. Kalın boya, neredeyse biçimsiz hale getirir.
It's impossible to tell, of course, because it's hidden under layer upon layer of thick paint, rendering it almost formless.
Ama sonrasında, iş sana kalıyor.
But from there, it's up to you.
Suçun başkasına yıkılmasının alaksızlığı canımı sıkıyordu ama hayatta kalma içgüdüm karşısında çok zayıf kalıyordu.
The morality of letting someone take the rap troubled me greatly, but paled against the hardwiring of my natural will to survive.
Aslında, istediği çok netti ama sonra mecburen o sıkıcı....... Elise tarzı, kalıplaşmış elbiseye razı oldu.
It was such an easy construction though... and then she had to settle for a dress. A boring, rigid, Elise inspired dress.
Burada başkentte ise, nehirin karşısında, bu kalıntılar arasında!
And here in the capital, across the river, amongst these ruins!
Arabanın yanında kal olur mu?
Look, stay by the car, would you?
Eğer Katedral'deki fahişeler ve ülkenin bombalanması arasında seçim yapmak zorunda olsaydım bu kadınlara ebediyen minnettar kalırdım.
If I had to choose between prostitutes at La Catedral... or bombings in the country... I would be eternally grateful to these women.
Arkadaşım Diananın yanında kalıyorudum o gerçekten çılgındır.
I've been staying at my friend Diana's but she's really fuckin'crazy.
Pamela ne kadar zamandır yanında kalıyor?
That Pamela has been living, has been living with you?
Grayson Adası'nda insanlar ziyarete gelebilsin diye bir rıhtım olur ama gece gelirlerse teknelerine dönüp gitmek zorunda kalırlar.
There's a dock on Grayson Island so people can come visit, but when nighttime comes, they have to get back on their boat and go.
Kontrol dışında kalıyor.
She remains of the outside mind.