Kalıyor перевод на английский
11,221 параллельный перевод
Nasıl oluyor da hem suçla mücadele edip hem de saçlarınız bu şekilde kalıyor?
How do you fight crime and keep your hair like that?
- Queens'de bir otelde kalıyor.
He's registered at a hotel up in Queens.
- Stüdyo, şehrin diğer tarafında kalıyor.
That's on the other side of town from the studio.
Ateşin içinde eriyip gidiyorlar, sadece kemikleri kalıyor.
In the fire, the skin melts and all that's left is the bones
Benim pezevengin ailesiyle kalıyor.
He's with my pimp's family.
Onlar burada kalıyor.
Playmates stay here.
Bu kargaşada yolunu bulmak Severide'a kalıyor.
It's up to Severide to find his place in the mix.
- Pardon, silah burada kalıyor.
Sorry, the weapon stays here.
O zaman bu işi bitirmek bana kalıyor. Tek başıma.
Then it's up to me to finish this alone. ( GRUNTS )
Sizin biraz batınızda kalıyor.
Due west of you.
- Burada başka kim kalıyor?
Who else lives in this house?
Sonra da Hindistan'dan kuzeni geliyor ve onunla kalıyor.
And then his cousin comes from India and has to stay with him.
Onlar senin için kalıyor.
For you it will not.
- Ne zaman yaklaşsam korkudan donup kalıyor.
She looks traumatized every time I get close to her cage.
Geriye biri kalıyor... patronun.
That leaves one... your boss.
İkimizin de sırlardan hoşlandığını kabul edelim. Ama benimki seninkinin yanında eski moda kalıyor.
Let's both agree that we enjoy a good secret, though mine do appear a bit old-hat next to yours.
Siz gidebilirsiniz ama müvekkiliniz kalıyor.
You can leave, but your client has to stay.
Bunun kararı sana kalıyor, Justin'in bu riske değip değmeyeceği.
That's for you to decide if Justin is worth the risk or not.
Birkaç günlüğüne arkadaşında kalıyor.
She's just staying at her friend's place for a few days.
Duvarlarım dışında kalıyor o.
That's outside the walls.
- Kardeşimiz nerede kalıyor?
Where are our brother's remains?
Yetim olmak, esir olmak, okyanus ötelerine gönderilmek... ve elden elde dolaşmayla karşılaştırılınca tüm bunlar yanında saçma kalıyor.
Why, these are trivialities compared to being orphaned, enslaved, sent across the ocean, and passed from hand to sweaty hand.
"yolun tam ortasında kalıyor." ve ben,
"is at the bottom of the road." And I'm like,
Şu Nimah denen kız tek kişi mi kalıyor?
That Nimah girl got a single?
Müvekkilimin ifadeleri olmadan. elinizde işe yaramaz bir dava kalıyor.
Without my client's statements, your entire case is just a box of bones.
Tokyo denizin ötesinde kalıyor, değil mi?
Is it Tokyo right across the sea?
Lucia kalıyor ve para akıyor.
Hey! Lucia stays and the money flows.
Bu orospu çocuğu kamyonun yanında kalıyor.
This motherfucker stays by the truck.
Uzun süredir otellerde kalıyor.
She stays in hotels a lot.
O nerede kalıyor?
Where does he stay?
Sofitel'de kalıyor.
He's staying at the Sofitel.
Hemen. - O burada kalıyor.
- She stays here.
- Sana da sıfır toplamlı oyun kalıyor.
That leaves you with a zero-sum game.
Şimdi Callie, Rita'da kalıyor, ki A.J. gidecekti oraya, babam lisansını alana kadar?
Hey, so now that Callie's at Rita's, where's A.J. gonna go until Dad gets his license?
Kısa süre açık kalıyor, o yüzden vaktimiz kalmazsa diye... Mesajımızı şişeyle gönderiyoruz.
- It doesn't stay open very long, so in case there's no time for that... we send a message in a bottle... everything Fitz needs to know to open it,
Arkadaşlarım ve arkadaşların geride kalıyor.
My people... Your people are falling behind.
Hayır, çocuklarım yanında kalıyor. Tamam.
No, but my kids live with him.
Hala Ma'an'da. Orada kalıyor.
He's still in Ma'an, staying in Ma'an.
Benimle kalıyor.
He's staying with me.
Teknik olarak iki şey söyledim. Daisy kalıyor.
Technically, that's two things.
Nabız 19 : 48'de, aşağı doğru dönüşe geçene kadar yüksekte kalıyor.
Pulse remains elevated till 7 : 48, when it takes a downward turn.
- Yani ağın dokunulmamış kalıyor.
So your network stays intact.
Arada bir böyle hayallere zamanım kalıyor.
I seldom have time for such imaginings.
- Kalıyor musun yoksa gidiyor musun?
Now, do you want to stay or not?
Durumu gittikçe kötüleşiyor, bütün gün o odada tıkılı kalıyor oysa ki onun yerine hayal ettiğimiz krallığı kurabilir.
He's getting worse, locked up in that room all day instead of actually building the kingdom we dreamed of.
Yaptığım araştırma ağaçtaki portalın onu götürdüğü yeri açıklamakta yetersiz kalıyor.
My research has yielded precious little to explain where the portal in her tree may have taken her.
- Bir iş yarım kalınca kıçım kaşınıyor çünkü.
'Cause loose ends make my ass itch.
15 santimetre kalınlığında, Anakaraya deniz yoluyla 260 kilometre boyunca ulaşıyor, Bize elektrik sağlıyoruz.
15 centimetres thick, it runs 260 kilometres across the seabed to the mainland, supplying us with electricity.
Bana kalırsa eski sevgilinden hâlâ hoşlanıyor gibisin.
To my ears it sounds like you still fancy your ex a little.
Morpheus projesi de aynı kalıntıları taşıyor.
The Morpheus process remains the same.
Etin neden gittikçe kalınlaşıyor?
Why is your meat getting thicker and thicker?