Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ K ] / Kanıyorsun

Kanıyorsun перевод на английский

1,062 параллельный перевод
Neden burada yıkanıyorsun?
Why are you bathing here?
Peki neden hala burada yıkanıyorsun?
Then why do you insist to come?
Kanıyorsun.
You're bleeding.
Ama kanıyorsun.
But you're bleeding.
Tanrım, kanıyorsun.
My God, you're bleeding.
Kanıyorsun!
You are bleeding!
Kolay kanıyorsun!
You're easy to fool!
Çok kolay kanıyorsun.
You're easily impressed. Oh.
Kanıyorsun!
You're losing blood.
- Kanıyorsun.
You're bleeding.
Sen de kanıyorsun.
You're bleeding.
500 dolara bahse girerim ki tıkanıyorsun.
500 bucks says you choke.
Kanıyorsun!
You're bleeding!
Mylee gibi kanıyorsun.
You bleed like Mylee.
Çünkü kanıyorsun.
Cos you're a bleeder.
Çok fazla kanıyorsun.
You bleed too much.
Sen nerede yıkanıyorsun?
What do you bathe in?
Gazetede okuduklarına kanıyorsun. - Başka şeyler mi biliyorsun?
He hit the deck on the north side of Elm.
- Neden giyinik yıkanıyorsun?
- Why do you wear clothes when bathing?
- Kanıyorsun
- You're bleeding
İki adam, devlet adına geldiğini söylüyor, sen de kanıyorsun buna.
Two guys show up, say they're government, and you just buy it.
Masumsun, ama aksini kanıtlamaya çalışıyorsun.
You're innocent, but you try to prove the contrary.
- Bunu kanıtlamaya can atıyorsun.
- You'd love to prove that.
Şunu kanıtlıyorsun ki insanlığın... her şeyden önce...
Proving that above all.. mankind... needs... its sense... of... smell
Ne kadar cesur olduğunu kanıtlamak zorunda olduğunu sanıyorsun?
You think you have to prove how brave you are?
Kanımı emmeye çalışıyorsun!
You ´ rre trying to drain me!
- Sen neyi kanıtlamaya çalışıyorsun?
- What the hell are you trying to prove?
Neyi kanıtlamaya çalışıyorsun?
What are you trying to prove?
Ne kanıtlamaya çalışıyorsun?
What are you trying to prove?
Ben yıkanıyorum, sen ütü yapıyorsun.
I do the washing, you do the ironing.
Ama sen onun, ordudan ayrılışından düne kadar geçen süre içinde var olduğunu bile kanıtlayamıyorsun.
And you can't even prove he existed... from the time he left the army until yesterday.
- Kanımı dondurmaya mı çalışıyorsun?
- You want to freeze my blood even more?
Neyi kanıtlamaya çalışıyorsun bilmiyorum.
I don't know what you're trying to prove.
Sen de benim kanımı taşıyorsun.
Well, you are blood of my blood!
Anne, bunu kendi kanından canından birine mi yapıyorsun?
Ma, you would do this to your own flesh and blood?
Sen de biliyorsun ki, yaşadığın her geri çevrilmeyi yeteneğin olmadığına dair bir kanıt olarak algıIıyorsun.
You know how you take every single rejection as a confirmation that you have no talent or something.
Bir kaç kanıt bularak dünyayı kurtarabileceğini mi sanıyorsun?
Do you think that if you find some proof, you can save the world?
neyi kanıtlamaya çalışıyorsun bilmiyorum. ama beni zorlama
I don't know what you're trying to prove, but don't push it.
Saldırganca davranıyorsun Frank. Canını sıkan bir şey mi var?
This is just a wild stab, but is something bothering you?
Azıcık da olsa değer verdiğin herkes birbiri ardına öldürülünce hatta bazen kırılmış kemik, kan ve organ yığını hâline gelince bir süre sonra umursamamaya başlıyorsun.
When everybody you care about even just a little, gets killed one after the other sometimes just in a pile of broken bones and blood and guts after a while.... After a while, you don't care.
Dışarıya kan fışkırıyordu.. ve lanet dişlerini fırçalamaya çalışıyorsun?
You got blood spurting'out all over the place, and you're tryin to brush your fucking teeth?
- Bu kanıya nasıl varıyorsun?
- Where d'you get this?
Bu farklı. Olağan Dördüncü Yasa davası, kanıtları çıkarmaya çalışıyorsun.
Usual Fourth Amendment case, you're trying to exclude evidence.
Şantajcı değilsen neden kendi müvekkilinden kanıt saklıyorsun?
Why are you withholding evidence from your own client if you're not a blackmailer?
Sen, en güçlü savaşçılar olan Saiyan kanı taşıyorsun!
You, who carry the blood of the Saiyans the mightiest of warriors!
Kulağının arkasına takıyorsun, ve ilaç kan dolaşımına karışıyor.
You wear it behind the ear and the drug is absorbed into the bloodstream.
Bu kanıyı neye dayandırıyorsun?
You base that conclusion on what?
- Neyi kanıtlamaya çalışıyorsun?
What are you tryin'to prove?
- Neyi kanıtlamaya çalışıyorsun?
What you trying to prove? I'm through with that.
Bizden kanıt mı saklıyorsun?
Are you withholding evidence from us?
Bu arada kanıtlarımı çürütmeye çalışıyorsun.
Meanwhile you build a case to beat my alibis.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]