Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ K ] / Karıncalar

Karıncalar перевод на английский

1,198 параллельный перевод
Karıncalar onu taşıyıp götürmeden çabuk onu temizleyin!
Now, get him cleaned up before the ants carry him off!
Karıncalar!
Ants!
Görünüşe göre Corair uzay gemisi- - dev uzay karıncaları tarafından rehin alınmış durumda.
The Corair spacecraft has apparently been taken over- - conquered, if you will- - by a master race of giant space ants.
Karıncalar yakında burada olacak.
The ants will soon be here.
Karıncalar yön bulma sistemimizde kısa devre yaptı!
The ants are shorting out our navigation system.!
Demek karıncalar?
Ants, huh?
Art Garfunkle kompresörüyle geldi ve... evin dışında tam bir vakum yarattık... ve karıncaları ön kapıya postaladık.
I had Art Garfunkle come by with his compressor... and we created a total vacuum outside the house... and we blew the ants out the front door.
"Selam Karıncalar" Hımm?
Hmm? Oh, yes.
Balsa ağacının içindeki beyaz karıncalar gibi.
It's like a bunch of coked-up termites in a balsa wood glider.
Karıncalar sosyal yaratıklardır.
Ants are social beings.
Tank içindeki toprağın çeşitli yerlerine farklı yiyecekler yerleştirip hemen gelen karıncaları sayıyorum ve nasıl kullandıklarına bakıyorum.
I've been placing various foods upon the surface of the earth in the tank, counting the ants who avail themselves of the food, and how they dispose of it.
Karıncaları tek tek tanıyabilecek aşamaya mı geldiniz?
You're at the point of recognising individual ants?
Bu karıncaları sevmedim.
I don't like these ants.
"Kırmızı karıncalar görevlerine başladığında, biz de bizimkine başladık çalışan koloniyi gözlemledik ve kayıt tuttuk."
"As the red ants set about their task, we set about ours, observing and recording the colony at work."
"İlk nöbette, Edith delik açan karıncaların yuvayı temizlediğimi fark etti aynen insanların bahar temizliği yaptığı gibi."
"On our first sentry duty, Edith noticed scuttling worker ants cleaning their nest, much as human beings spring-clean their houses."
Müsait olduğu öğleden sonraları Fusca karıncalarını izlemek için Amy'yi işe aldım.
I recruited Amy to keep an eye on the nest of the fusca ants on her afternoons off.
Tom karıncaların muazzam bir ordu kurmakta olduklarını söylüyor.
Tom says the ants are coming up in a fizzing great army!
İşçi karıncaların baskını, Kırmızı Kale'de hummalı geçen birkaç günden sonra sıcak bir öğleden sonra gerçekleşti.
"The great slaving raid took place on a hot afternoon after several days of frantic activity within Red Fort."
Sonra, sanki bir işaret verilmiş gibi karıncalar şehrin bütün çıkışlardan dışarı akın ettiler.
"And then, at some sign, the ants swarmed out of the city from every exit."
Kale içinden 13 metre ileride kırmızı karıncalar durdu ve toplandı sonra onları beklemeyen Formica Fusca'lara siyah karıncalara saldırdılar.
"15 yards from their own citadel, the red ants stopped, regrouped, then descended upon an unsuspecting nest of black ants, the Formica fusca."
Siyah karıncalar cesurca hırsızları kovalamak için saldırıya geçtiler.
"The black ants sallied forth bravely to beat off the thieves and kidnappers."
Antenleri sallayarak ve kızgın bir acelecilik içinde kırmızı karıncaların kafalarını, bacaklarını ve antenlerini ısırdılar.
"Waving their antennae, hurrying furiously, they bit at the legs and heads and feelers of the busy bloody ants."
Ama kırmızı karıncaların tek bir amacı vardı.
" The red ants had one purpose only :
Yumurtadan çıkmamış siyah karıncaları kaçırmak ve ağızlarında Kırmızı Kale'ye taşımak.
To snatch the unhatched black ants from the nest and carry them in their fine jaws to Red Fort. "
Gerçek siyah karıncalar gibi değil de, kırmızı karıncalar gibi yaşayıp, öleceklerdi.
"They would live and die as red ants, not as true black ants."
Kan kırmızısı küçük karıncaları besleyecek ve büyüteceklerdi ve bazen güneşle harekete geçerek unuttukları ailelerine karşı saldırıya geçeceklerdi.
"They would feed and nourish little blood-red ants, and in time respond to the sun by massing to attack their forgotten families."
"Peki ya erkek Fusca karıncalar?"
"And what of the fusca ant males?"
Karıncalar benim ilham perilerimdir.
The ants, you know, were my muse.
Belki karıncalar kendi zamanlarını yaşıyorlardır.
Perhaps ants live in their time...
- Evet karıncaların tadı iğrenç hakkaten Çünkü çok fazla asit var ama protein onlarda
- Ants taste like crap because there's too much acid in them, but it's all protein.
Şansıma iki hafta sonra evi beyaz karıncalar bastı.
As luck would have it, termites attacked two weeks later.
Danny, büyüteçle karıncaları nasıl yaktığımızı hatırlıyor musun?
And, Danny, remember when we used to burn ants with a magnifying glass?
Gizemli kız, tanrının bahçesindeki iyileştirici karıncalar vasıtasıyla ona gücünü ve zihni huzurunu yeniden veriyor.
The mysterious maiden will help him to get back his strength and peace of mind, by means of some healing ants in the Lord's garden.
Her yerde karıncalar var.
There are ants over here.
Karıncalar dönmüş Ted.
The ants are back, Ted.
Adamın kanı karıncalar tarafından, gözleri ve kulakları Güneş tarafından,... aklı ise Konuşan Tanrı ve Polen Çocuk tarafından bir araya getirilir.
His blood is gathered by ants, his eyes and ears by Sun, his mind by Talking God and Pollen Boy.
Birezilya ateş karıncaları sosyal yapıyla ilgili Çok şey öğretebilir.
These Brazilian fire ants can teach you a lot... about successful societal structure.
Geri kalanlar işçi karıncalar.
The rest are dedicated worker ants.
Onlara boşuna Birezilya ateş karıncaları demiyorlar.
They don't call them Brazilian fire ants for nothing.
Evde karıncalar var.
I got ants.
Birkaç bin yılda bir ortaya çıkıp karıncaların yuvalarını bozuyorlar.
Come out every few thousand years and kick over all the anthills.
Jigololar, Snickers'a saldıran karıncalar gibi Maris'in etrafındaymış.
The gigolos are swarming around Maris like ants on a Snickers bar!
Pantolonumda karıncalar var.
I got ants in my pants.
Ateş karıncaları kötü ses çıkarır.
Fire ants sound vicious.
Ben... karıncalar, her yer karınca.
I, uh, uh, ants, ants everywhere
Anne, burada heryerde karıncalar var.
Mom, there are ants down here, ants everywhere
Karıncalar Joseph. Çöp kutusu bu sabah karınca kaynıyordu.
Maria, we discussed the fact that flies do not lay eggs in the house.
Karıncalar.
The simple and ubiquitous ant.
Ödeviniz olan bölümü okuduysanız karıncaların iki şekilde iletişim kurduklarını bilmeniz gerekiyor.
Now, if you read the homework, you should know the two ways that ants communicate.
Karıncaların iletişim yolları?
Ways that ants communicate?
Ödevin olan kitapta karıncaların nasıl iletişim kurduğu yazıyordu?
From the homework, ants are communicating...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]