Kaçıyorlar перевод на английский
1,370 параллельный перевод
Kaçıyorlar.
They're escaping.
Daha da beterini, insan olmanın bütün yükünü benim gibilerin omuzlarına yıkıp kaçıyorlar.
Worse, they offload the burden of being human onto people like me.
Rekabetçi bir piyasa, ucuza kaçıyorlar.
It's a competitive market, they cut corners.
Kaçıyorlar. En azından birkaç dakika kazanmış olduk.
I think we bought ourselves a few minutes.
Kaçıyorlar!
They're getting away!
Karyola başına çentik atıyorsun ama yataktan kalkar kalkmaz kaçıyorlar, değil mi?
You make notches in the headboard, but eventually they get up out of the bed and run off, don't they?
Neden önce saldırıp sonra kaçıyorlar?
Why pick a fight and then run?
Korkak gibi kaçıyorlar.
They run like cowards.
Kaçıyorlar.
They're running.
Bu adamlar ve aileleri Çin'deki baskıdan kaçıyorlar, bu gemilere binebilmek için ciddi bir meblağ ödüyorlar.
These men and their families fled repression in China, paying a sizeable amount of money to book passage on this boat.
- Kaçıyorlar.
- They're breaking off.
Kalıp dövüşmeleri gerekirken, dağlara kaçıyorlar.
They flee to the mountains when they should stand and fight.
Kaçıyorlar.
They're runnin'.
Kaçıyorlar!
They're running!
Erkeklerin benden hoşlanmasını istiyorum ama benden kaçıyorlar. Ben de onları kovalıyorum ama bir şey elde edemiyorum.
A-A-And I-I try and get boys to like me, and... and they run away, and I try and run after them, but I can't'cause...
- Kaçıyorlar! Gelin.
- They're getting away!
Kaçıyorlar!
They are running!
Karşı koymaya cesaret eden birileriyle karşılaşınca ateş almış gibi kaçıyorlar.
Someone finally stands up to them, and they run like their hair's on fire.
Adaletsizlik Loncası az önce şehir darphanesini soydu ve kaçıyorlar.
The Injustice Guild has just robbed the Seaboard City Mint. Now they're escaping by blimp.
Kaçıyorlar. Gidecekleri ilk yer bildikleri bir yerdir.
They're on the run, first place they're gonna go is somewhere familiar.
- Kaçıyorlar.
- They're escaping.
Tıpkı William gibi. Hepsi kötü koşullardan kaçıyorlar.
Just like William, they're all running away from a bad situation.
Kaçıyorlar, dostum!
They getting away man!
İki şüphelimiz var, bir erkek, bir kadın... Siyah beyaz bir Prospector ile kaçıyorlar...
We got two suspects - one male, one female... fleeing in a black and white Prospector.
Sanırım içlerinden birini vurdum. kaçıyorlar.
I think I hit one of them...
İnsanlar içiyor ve 30 yaşına geldiklerinde akıllarını kaçırıyorlar.
The people drink and go mad before they're 30.
Bugünlerde bir sürü çocuğu kaçırıyorlar.
They steal a lot of kids nowadays.
Ne yani, bir kaç harita karşılığında gemimize bir casus mu bırakıyorlar?
So we get a few maps, and they get to put a spy on our ship?
İlgilenmediğinizi kaç defa söylerseniz söyleyin umursamıyorlar sizi tekrar tekrar rahatsız ediyorlar.
You've told them six times that you're not interested...
Hayır, benim geçmişinde gizli şeyler olan kaçık, mor bir kız olduğunu sanıyorlar.
They just think I'm some wacky purple girl with a mysterious hidden past.
Yılda bir kaç kez dışarı çıkıyorlar.
They hatch several times a year.
Yetkililer yangının çıkış yeri ve muhtemel can kayıplarına ilişkin bilgileri vermekten kaçınıyorlar.
Authorities are refusing to release information on the fire's origin and any possible loss of life at the facility.
Şu an tüm ailelerin kabusunu yaşıyorlar. Dün gece, Bayan Stotch arabada oğluyla beraberken bir adam onu durdurdu, kafasına silah dayadı ve oğlunu kaçırdı.
They're living every parent's nightmare right now as last night, while Mrs. Stotch was driving with her son in the car, a man stopped her, put a gun to her head and took her son away.
Onlar boynuzlarıyla yeri kazıyorlar, onlardan biri arkasını dönüp kaçınca zafer de diğerinin olacak.
They scrape their horns on the ground until one of them backs down and leaves the area to the victor.
Büyük bir şeyin geldiğini görürlerse tavşanlar gibi yapıyorlar ; kaçıp saklanıyorlar.
They retreat into a rabbit hole when they see someone of authority.
Arkadaşlarım aklımı kaçırdığımı sanıyorlar.
My friends think I've lost my mind.
Kaçıp dağlara saklanıyorlar.
They run and hide in the mountains.
Onlar konteynerlerle Marseilles yoluyla Asya'dan insan kaçırıyorlar.
They're smuggling people, from Asia, through Marseilles, in containers.
Bunu seks sahnesinden kaçınmak için bilerek yapıyorlar!
they're doing it to dodge the sex scene!
Bazıları bahçeleriyle uğraşıyorlar... ve bir kaç yıl sessizce eğleniyorlar.
They do a bit of gardening, enjoy a spot of golf... enjoy a few years of quietude.
Eğlencenin yarısını kaçırıyorlar yani. Evet.
They miss half the fun.
Polisi mi? Çünkü zaten kızımı kaçırdığın için seni arıyorlar.
The police are looking for you for kidnapping my daughter.
Beni limandan kaçıran komando ekibi Nietzscheanlardan oluşuyordu. Yapay yerçekimi alanımla ezildikleri için artık yaşamıyorlar.
The commando squad that hijacked me from dry dock were nietzscheans, or they were, until I cranked up my artificial gravity fields and crushed them.
İki Vulcan bir bara dalıyorlar, bir kaç oyun bilardo oynuyorlar ve kucak dolusu, atıştırmalıkla çıkıyorlar.
Two Vulcans stroll into a bar, hustle a few games of pool... and walk out with an armload of TV dinners.
Hayır hayır hızla kaçıyorlar.
FEELING A LITTLE HOT. NO-NO-NO. THEY'RE BAILING FAST.
- Ne? Satıcılarımı rahatsız ediyor, müşteriyi kaçırtıyorlar.
Yeah, they been rousting my dealers, scaring away traffic.
Sanırım adam kaçırma yüzünden ıslah evine yatırıyorlar.
I believe kidnapping comes with some juvenile time.
Malları belki bir kaç apartmanda saklıyorlar.
A few apartments in the low-rises that we've seen used for stash.
Chidori'nin kaçırılmasını gizlemek için tüm yolcuları öldürmeyi planlıyorlar gibi görünüyor.
They're planning to kill all the passengers... and destroy the place they've taken Chidori to. It'll be very difficult to resolve this situation.
- Korkusuz'u kaçırıyorlar!
- They're taking the Dauntless!
Gemiyi kaçırıyorlar!
They've taken the ship!