Kilitli перевод на английский
5,963 параллельный перевод
Olaydan sonra, silah evdeyken kendime güvenemedim bu yüzden, ben onu tekrar almaya hazır olana kadar Val, kocasının kasasında kilitli tuttu.
After the incident, I didn't trust myself with the gun in the house, so Val locked it up in her husband's safe until I was ready to have it back.
Telefonda kilitli bir dosya var.
Well, there's one locked file on the phone.
Kilitli olur ama, anahtara ihtiyacın olacak.
Copy the last two pages. It'll be locked.
Kilitli değil.
Unlocked. Mmm.
Aynen öyle, bir gece eve geldiğimde banyonun kapısı açıktı. Bir keresinde de ön kapı kilitli değildi.
Exactly, and I came home one night, and my bathroom window was open, and another time, the front door was unlocked.
- Ve kapı kilitli değil.
And the door is unlocked.
Belki de çocukluğumun çoğunu kilitli bir odada geçirdiğim içindir.
Maybe it's because I spent most of it in a locked room.
Sürekli kilitli durumdadır. Kasanın kendisi de...
The vault itself, it's...
Siz inekler beni burada daha ne kadar kilitli tutmayı planlıyorsunuz?
So how long do you nerds expect to keep me locked up?
Burada kalacağın konusunda anlaştığımıza sevindim. Özellikle seni kilitli tutmanın imkansız olduğunu bu kadar iyi biliyorken. Yani kendi rızan dışında.
Well, I'm glad we all agree you're going to stay put, especially since we know it would be impossible to keep you locked up... against your will, anyway.
İçeride kilitli olacaksın ama daha da önemlisi... -... herkes bir yerlerde kilitli olacak.
You're going to be locked in, but more importantly, everyone else will be locked out.
Rolan ve Marian benim bile yerini bilmediğim bir yerde kilitli.
Roland and Marian are locked away somewhere even I don't know.
Sorun şu ki, doktorlar bu kilitli kapının diğer tarafında kaldı.
Just all the doctors are on the other side of this locked door.
Kilitli tuttuğu parası olduğunu ve anahtarının da gözü olduğunu söyledi.
He said he's got the money locked away and his eye is the key.
Lider'i kilitli tutmamız gerektiğini biliyordum.
I knew we should have left leader locked up,
- Kilitli. Kilitliyse önemli bir şeydir.
Locked means important.
Ve belki de gerçek suçlu panikledi Hetty koymak zaman kilitli bir yer.
And maybe the real culprit panicked when Hetty put the whole place on lockdown.
Kilitli çekmecenizde bazı kağıtlar bulduk.
We found some papers locked in your closet.
Diğerleri kilitli değil ama bu kilitli.
None of the others are locked. That one is.
Şimdi ikisi de kilitli kaldı.
Now they're both locked outside.
Kapı kilitli değil.
Door's unlocked.
Duke'ün teknesinin ambarında kilitli durumda.
She's locked up in the hold of Duke's boat.
Dört aydır falan burada kilitli duruyor.
It's been chained here for, like, four months.
Dört birim hazırlanmak için silah deposuna girdi ve içeride kilitli kaldılar.
So four units go into the armory to gear up, and they got locked in there.
- Ne demek kilitli kaldılar?
What do you mean locked in there?
Bu tişörtü kilitli dolabımın dibinde buldum.
I found this shirt at the bottom of my locker.
Bunu kilitli dolabının dibine koy ve bundan bir yıl sonra bulduğunda, bugünü hatırlayabilirsin.
Put it in the bottom of your locker, and then a year from now when you find it, you can remember this day.
Saatler sonra yolu bulmayı başardık. Ama ona giden yolumuz kilitli bir kapı tarafından kesilmişti.
'After many hours, we did find the road,'but our path to it was blocked by a locked gate.'
Fikirleri değişene kadar onları kilitli tut.
Lock them up until they change their mind.
Uyandığında içeride kilitli kalacak, biz de buradan gitmiş olacağız.
When he wakes, he's locked inside, and we've walked out of here.
Uyandığında içeride kilitli kalacak, biz de buradan gitmiş olacağız.
When he wakes up, he's locked inside, and we've walked out of here.
Kapı neden kilitli?
Why is the door lock?
- Kapak kilitli.
- Hatch lockout.
Ama bu mümkün değil, kasa kapısı aynı zamanda dijital olarak kilitli.
But it's impossible, the vault door is locked digitally as well.
- Sesler duydum... Bodrumda kilitli kaldım, Griffin'i ağaç yakaladı...
There were voices, I got locked in the basement and the tree grabbed Griffin...
Ama şu evde kilitli halde ve babası da psikopatın teki.
But she's locked in this house, and her dad's a psychopath.
- Biliyorum ama kitaplar neden kilitli?
I know, but why are these books locked?
Kitaplar kilitli kaldığı sürece, güvendeyiz.
As long as the books remain locked, we're safe.
Dışarıdan kilitli.
It's locked from the outside.
- Kilitli.
It's locked.
- Kilitli.
- It's locked.
Kitaplarının içinde kilitli kalmak böyle hissettirdi işte.
That's what it felt like to be locked inside your books.
- Ben değil, kapıyı kilitli olabilir.
- I can't, you locked the door.
- Sikeyim, kilitli!
- No. Fuck, it's locked!
Evin içinde kilitli kaldık.
We're trapped inside the house.
Bir evin içinde kilitli kaldıysan nasıl kaçmaya çalışırsın, Jenkins?
If you're lock inside of a house, Jenkins. How would you try to escape?
Burada kilitli kaldık.
We are locked in.
Kapı kilitli.
It's locked.
Sistem kilitli olabilir.
Okay. Maybe this control the locks.
Her şeyi kilitli tutuyorum.
I've been keeping everything locked.
Pencereler kilitli değildi.
The windows are not locked.