Killjoy перевод на английский
161 параллельный перевод
Oyunbozan olma!
Don't be a killjoy!
- Keyfini bozma, dans et.
- Don't be a killjoy, dance. I'll watch him.
Neşe kaçırıcı şey.
Old killjoy.
Brad, katil olma.
Brad, don't be a killjoy.
Mızıkçılık yapmak istemem ama Richie'nin yatma saati geçmedi mi?
I hate to be a killjoy, but it's past Richie's bedtime.
Oyunbozan!
- Killjoy!
Oyunbozanlık etmek istemem ama, bu hafta sponsoru olduğumuz sanat yapıtını izlememiz gerekmez mi?
I hate to be a killjoy but shouldn't we watch the art we're sponsoring this week?
Mızıkçılık yapma.
Don't be a killjoy.
Genç Doktor Oyunbozan, onun bara geri gelmesi için durumu kurtaran birisi.
Her young Doctor Killjoy there is just her way of saving face to get back in the bar.
- Neşe bozucu.
- Killjoy.
Neşe-Bozan.
Killjoy.
Gerçekten bu gece moral bozucusun, değil mi?
You're a real killjoy tonight, aren't you?
Haydi, somurtkanlığı bırak!
Come on, don't be a killjoy!
Neşe kaçıran bir adamın ruhuna sahipsiniz, Doktor.
You have the soul of a killjoy, Doctor.
Gıcıklık yapma!
What a killjoy!
Telefon konuşmamızdan endişelenen Roberto, her zamanki gibi tüm eğlenceyi mahvetti... evime geldi, kapıyı kırdı ve beni tam zamanında kurtardı.
Roberto, worried with my phone call, the same killjoy as ever... came up to my house, put the door down and rescued me in time.
Haydi neşe kaynağı!
Come on, killjoy, go.
Seni seviyorum ama neden böyle intihar meraklısısın?
I love you, but why do you have to be such a killjoy?
- Tam bir oyunbozansın.
- You know, you are a real killjoy.
Çıkıntılık yapmam istemem ama sizce "Sonsuz Yıldızlar ve Kuşakları" ı çalarak kazanabilir miyiz?
I hate to be a killjoy. but do you really think... we can win playing "Stars and Stripes Forever"?
Neşesini bozma.
Don't be such a killjoy.
- Neşesini bozmuyorum.
- I'm not a killjoy.
Bak, Betty Ann, Keyfini kaçırmak istemem ama, ama...
Look, Betty Ann, I hate to be a killjoy, but, but, uh -
Eğlenceyi bölmekten nefret ederim ama kimse bir yere gitmiyor.
I hate to be a killjoy, but nobody's going anywhere.
Tamam, eğlence katili.
Okay, killjoy.
O oyunbozanın teki ve bizimle beraber o da kovuldu.
He's a killjoy, and he got fired with the rest of us.
- Hep lanet bir neşe-bozan olmak zorunda mısın?
- Must you always be a fucking killjoy?
Hadi ama, her zaman o kadar da can sıkıcı biri olmadığımı biliyorsun.
Come on. I'm not a total killjoy, you know.
Neşenizi kaçırmak istemezdim, çocuklar ama evden ayrılmanız için iyi bir zaman değil bence.
Kids, sorry to be the killjoy here, but I don't think this is a good time for you to be going away.
Oyun bozan.
Killjoy.
Raymond biraz oyunbozan galiba, öyle mi Frank?
Raymond's kind of a killjoy, huh, Frank?
Oh, hadi, seni neşe kaçıran!
Oh, come on, you killjoy!
Atlantis'in bu bölümünü çoktan araştırdık, Doktor Killjoy.
We've already been through this section of Atlantis, Dr. Killjoy.
Sen çok sıkıcısın.
- You are such a killjoy!
Eğlence düşmanı.
Killjoy.
Violet, resmen oyunbozanlık ediyorsun.
Violet, you're an absolute killjoy.
Bu doğruysa, başka bir gezegende ikizim Dick gıcık herifin teki ve...
Somewhere in a parallel universe, Bizzaro Dick is being a total killjoy.
Eğlence bozan olmaktan nefret ediyorum ama beni götürdüğün tüm barış yürüyüşlerini hatırlıyor musun?
We all will. Um, I hate to be a killjoy, but do you remember all those peace marchesthat you took me to?
Dr. Oyunbozan'ı burada bırakıp şirket uçağına binmeye ne dersin?
You wanna ditch Dr. Killjoy and hop on the company jet?
Maggie, serikatil olmayı bırak.
Maggie, stop being a killjoy.
Ah, tüyo için sağ ol, oyunbozan.
Oh, thanks for the tip, killjoy.
- Oyunbozan.
- Killjoy.
- Onun 6 yılını aldı.
You're a killjoy, webber.
Keyfini kaçırmak?
Killjoy?
Bir oyunbozan.
A killjoy.
Kutlamayı berbat ediyor!
- He's a killjoy!
Kederli veya dar görüşlü olamaz.
He's no killjoy
Bence sen huysuzun teki olarak doğmuşsundur.
I think you came out a bitter, surly killjoy.
Oyunbozan değilim.
I'm not a killjoy.
Gamlı baykuşsun.
You killjoy!
Gıcık.
- Killjoy.