Kârlı перевод на английский
684 параллельный перевод
Burası en kârlı mağaza.
This store has the highest revenue volume.
- Burası en kârlı 4. mağaza.
This shop is our fourth highest revenue grossing store.
Başkan Joo, kârlı bir iş olmadığı halde karakol gezisi yapmışsın.
President Joo. I heard that you were dragged off to jail because you got yourself in something that doesn't even make you any money?
Satış işlerinde anlıyor, isterse çok kârlı anlaşma yapar.
She sees anything in the sale she wants, just, you know, give her a hell of a deal on it.
İş sahanız kârlı mı?
Is your line of work profitable?
Geyşalık çok kârlı bir iş değil.
The geisha business isn't very profitable.
Yani, işler yolunda giderse Albay kârlı çıkacaktı.
In other words, if everything goes okay, he gets the profits.
Kârlı bir meşgale.
Quite a lucrative occupation.
Bir şey ya kârlıdır ya da değildir.
A thing is profitable or it isn't.
Kârlı değilse bitmiştir.
And if it isn't, it's through. Finished.
İnşallah bu, kârlı pek çok görüşmemizin ilki olur.
And may this be the first of many profitable meetings.
Bu iş üçümüz için de kârlı olur umarım.
May the deal be profitable, to all of us.
Seninkiler çok daha kârlı.
Yet much more profitable.
Bu yasa dışı loto tekeli oluşumunu senin için yasal, saygın ve çok kârlı yapmak için devraldım.
And I've taken over the formation Of this numbers monopoly To make it legal, respectable, and... very profitable for you,
- Müthiş kârlı!
- It's a bargain! - You'll pay!
Kârlı bir akşam mı?
A profitable evening?
Toplamda 75.000 poundu bulduracak kadar kârlı.
Profitable enough to bring the total of 75.000 pounds.
Bir ara, İngiltere'deyken, beyefendi olmak kârlı bir iş gibime geldi.
Once in England, it seemed profitable to become a gentleman.
Kârlı olduğunda.
When it's profitable.
Romalılarla anlaşmamız çok kârlı.
The treaty with the Romans is profitable.
Kârlı bir iş.
Quite a deal.
Haydi ama, kârlı bir işin var.
Come, you have a lucrative business.
Senin için bayağı kârlı.
Plenty of profits for you.
Bu günlerde elektroniğin kârlı bir iş olduğunun farkındayım.
I imagine electronics is a profitable field these days.
- Kârlı oldu mu? - Bir adamla biraz sorun yaşadım.
"Profitable?" I had a little trouble with the man.
Olabilir. Anlaşmadan kârlı bile çıktılar. Paralarının karşılığında iyi bir egzersiz yapıyorlar.
Could be, you know, them poor unfortunates... could come out ahead on the deal after all... get their money's worth in health and outdoor exercise.
Ve kârlı, umarım.
And a profitable one too, I hope.
* Doktor ve marangoz kârlı çıkar bu işten. *
The doctor and the carpenter win...
Çünkü köle beslemek artık kârlı bir iş olmaktan çıktı da ondan.
No, because it is no longer profitable to keep slaves.
Gelin kârlı olanı yapalım. Ve adil olanı...
Let us do what is profitable, and right.
Fakat senden yardım istediğinde, onu Tokugawa'ya teslim etmenin daha kârlı olacağını gördün.
But when he asked for your help, you saw more profit in giving him to Tokugawa instead.
Çok pis kârlı.
Disgustingly lucrative.
Kumar oynattığım salonum daha kârlıydı.
My saloon with the gambling tables was more profitable.
Kârlı bir iş yapmak için kızımla evlenmek istiyorsunuz!
You want to marry my daughter just to make some money!
Ama aynı zamanda güzel ve kârlı bir meslektir.
But it's also a great and rewarding business.
Kârlı bir meslek değil, ama yakında emekli olacağım,... ve yolun açılacak.
It's not a very well paid job, but I'm going to retire soon... And you would rise from rank. It's time to settle.
Dodgers takımımızın bu aydaki en kârlı günü, dün oldu.
Our Los Angeles Dodgers yesterday had their best day of the month.
Bu fiyata, artık bu kârlı değil.
At this price, it's no longer profitable.
Bu adamın ne kadar kârlı bir işi olduğunu acaba düşündünüz mü?
I wonder if you've considered what a very profitable line of work this man is in.
Bu işten hep kârlı çıkacaksın.
You'll keep on gettin the best of it.
Bakın, Bay Lima, bunlar daha kârlı.
Look, Mr. Lima, this is more profitable.
Şirketi gördü ve düşündü ki bu işten kârlı çıkacak.
He's seen the company and convinced himself... that it's a going concern.
Olsun, sen kârlı çıkarsın.
I'll make you a beneficiary.
Yatırılan sermayenin öngörülen getirisine bağlı olarak bir ittifak olsa da olmasa da kanal kompleksimiz tüm CCA imparatorluğunda aşırı kârlı ve büyük bir merkez haline gelecektir.
And based upon the projected rate of return on invested capital and if merger is eventually accomplished the communications complex may well become the towering and most profitable center in the entire CCA empire.
Ve ülkedeki kârlı olan... tek hapishane.
And it's the only prison that's shown a profit.
Herkes için yeterince kârlı bir iş.
You got a good business there.
Bunun, uzun ve kârlı bir anlaşmanın başlangıcı olmasını umalım.
Let us hope this is the beginning of a long and profitable arrangement.
Bu çok kârlı.
It's very prosperous.
- Peki şimdiye kadar kârlı oldu mu?
- Has it been profitable so far?
Garson olmak çok tatminkar ve çok kârlı olabilir.
Being a waiter can be very satisfying and can be very lucrative.
Bu kârlı kariyerini ne kadar sürdürebileceğini sanıyorsun?
Let's just- - How long do you think you could put this big, lucrative career of yours on hold?