Kültür перевод на английский
1,868 параллельный перевод
Laing ve karşı kültür hareketi Özgürlük adına ingiliz kurumlarını parçalara ayrıldı Ve beklenmedik bir ortak çıkageldi
What Laing and the counter-culture movement were doing was tearing down Britain's institutions in the name of freedom.
Aslında kültür kısmıyla daha ilgiliyim ama Liu Xing bana çok güzel bir şekilde açıkladı.
Well, no. I mean, I am more interested in the cultural side, but Liu Xing explained it to me very eloquently the other day.
Arap-Amerikan kültür merkezlerine 10 milyon dolar bağışladığına dair kanıt var.
$ 10 million to three Arab-American cultural centers Right outside of Boston,
Koskoca bir kültür kaybolup gitmiş.
A huge piece of culture lost.
" Kimyasal değişime uğramış kültür ürünleri aroma verici ve renklendirici gibi eklenen moleküller sonucu üst düzeyde üretim kontrolü gerektirmektedir.
" Chemical modifications of the Culcitate product the addition of a detector molecule, such as an odorant or colorant would require a top-down redesign of the Culcitate manufacturing process.
- Çünkü burs komitesi kültür konusuna o kadar duyarlı değil, anlatabildim mi? - Hayır.
- Because the scholarship committee is- - well, they're not culturally sensitive, if you know what I mean.
Ramazan ayı boyunca, orayı, halkımızın toplandığı fikir ve kültür paylaşımı yaptığı ve yemek yediği, sıcak bir yer yapacağız.
During Ramadan, we'll turn it into a warm meeting place for our community to gather share ideas, our culture, and to eat.
Başkanın danışmanı, kültür elçisi ve en büyük bağların sahibi.
Municipal adviser, cultural affairs, owner of our largest vineyard.
Zaten, ne tip bir kültür bir babanın kartvizitini, bir güvenlik örtüsü haline getirebilir buna şaşmamak mümkün mü?
Already, one had to wonder... what kind of culture would turn a father's business card into a security blanket?
Bir kültür antropoloji uzmanına ihtiyaçları olduğunu sanmıyorum.
I'm not really sure they need a professor of cultural anthropology.
Kalkınma modası içindeki bir Dünya ve bilim ile iç içe yaşayan bir kültür yaratmak için bilim ve kültür bilgimizi kültür ve kültürün nasıl değiştiğiyle fikri birleştirerek nasıl kullanabiliriz?
How can we use our understanding of science and technology along with our understanding of culture and how culture changes to create a culture that will interact with science and with the world around us in a sustainable fashion?
Elbette onların yaratmadığı ileri bir kültür mümkün olamazdı.
As far as they were concerned... there couldn't possibly be an advanced culture... that they didn't create.
İstifa mektuplarının gönderildiği isimler arasında Enerji Bakanı Spencer Abraham, Kültür Bakanı Anne Veneman ve de Eğitim Bakanı Rod Paige bulunuyor.
Letters of resignation were also delivered by Energy Secretary Spencer Abraham, Agriculture Secretary Anne Veneman, and Education Secretary Rod Paige.
Yani, bu harika bir okul,... ama iş piyasasına girdiğin zamanki kültür şokunun da bir parçası.
I mean, this is a great school, but it's a little bit of a culture shock when you hit the job market.
Evet, bu bir kültür şoku iş piyasası dışında ortaya çıkan,... ve 2 dolarlık içkiyle sizin gibi sigara içen iki kızla oturan bir şok.
Yeah, it's a culture shock coming off the- - out of the job market and sitting here drinking $ 2 pitchers with two smoking girls like you.
Maalesef bu bahar balosuna sızma hilesi kültür merkezinin arka kapı anahtarı olan biri tarafından daha önce keşfedilmişti.
Charlie's voice : Unfortunately, the trick to sneaking into the spring formal was finding somebody who had a key to that back entrance of the student center- -
Bu hafta sonu, Buffalo kent merkezinde Polka bandolarının yer alacağı Polonya Kültür Festivaline katılmayı unutmayın.
And remember to join us this weekend for the Polish Heritage Festival featuring a battle of the polka bands at the Buffalo Civic Center.
Zorla da olsa biraz kültür sahibi olmasını istiyorum.
I want him get in some culture even if I have to force him.
Kültür bakanının oğlu!
The Cults Minister's son!
İşçi sınıfının, kültür alanlarına girme izinlerinin olduğunu bir düşünün.
Just imagine if the masses had access to culture.
Aşağı sınıfları kültür alanlarına sokarak daha çok refahın sağlanacağını mı düşünüyorsun?
Do you think that by giving culture to the lower classes there would be more well-being?
Biri kurumsal kültürdü, ki kurumsal kültür büyük şirketlerin görsel diliydi ve o zamanlar çoğu Helvetica'ydı.
One was the corporate culture, and the corporate culture was the visual language of big corporations, and at that time they were persuasively Helvetica.
Bir kültür, birlik yok.
- Well, no culture, no community.
Kültür pek onlara göre değil.
Culture isn't really their thing.
Alicja. Bizim evimiz Kültür ve Bilim Sarayı olsun.
Our home will be the Palace of Culture Science.
Berbat bir garson sofistike kültür hakkında ne bilebilir ki?
What can some lousy waiter know about our sophisticated culture? !
Kültür sonuçları geldiğinde daha çok şey öğreneceğiz.
We'll know more once we get the results back from these cultures.
Bu yüzden benden başka hiç kimsenin anlamadığı popüler kültür göndermelerini yapabiliyorum, olmasın.
"Which Is Why I Can Now Make Constant Pop-Culture References " Which No One Understands but Me. "
Birdenbire sinema ve kültür yazıları yazmaya başlamıştım.
Suddenly I was writing about movies and culture.
Dünyadaki her kültür ona bir isim takmış.
Every culture around the world has a name for him.
Artı pizza, The Cubs *, kültür...
Plus, there's the pizza, the Cubs, the culture...
Ayak serisi isteyelim. Yaradan kültür alalım.
Okay, let's get a foot series and culture the wound.
- Kültür tüpleri.
Culture tubes?
20 yerin bir listesini yaptık... biz onların korunduğuna inanıyoruz... tarih için, kültür, sanat bağışlama... hiç etki sağlamadım petrol bakanlığı Amerika tarafından korunan tek yerdi.
We did a list of 20 places... that we believed had to be protected... for history, culture, art or religion. We send it... but not surtió no effect. The Department of the Oil was the only one installation protected by the USA.
Çoğu kültür gümüşün gizemli özellikleri olduğuna inanır.
How do we kill this thing?
Peter, bu ailemizin kültür seviyesi için önemli.
Peter, a little culture is good for this family.
Şehir kültür ve çok kültürlülüğün beşiğidir!
The city is a treasure trove of culture, and multiculture!
Voodoo kültür tarihi çok çok zengindir
The voodoo culture is very, very rich in history.
Bu mudur kültür?
This is culture to you?
Austin bir kültür şehri ayrıca.
And there's a lot of culture in Austin.
Kültür uyuşmazlığı vardı aralarında.
The culture divide...
9 numaradaki hastadan kültür alıyorum ve Bay Benton'u gönderiyorum.
I'm getting a strep culture and discharging Mr. Benton.
Bence güzel bir kültürün diğer daha güzel olmayan bir kültür tarafından kirletilmesini görmek mide bulandırıcı birşey.
I think it's to a big extent nauseating, you know, to see, you know, the beauty of specific cultures, you know, being contaminated by the not-so-beautiful facets of other cultures.
Londra, sevgili dostum hızlı bir şekilde, dünyanın finans ve kültür merkezi haline geliyor.
London, my good man... is fast becoming the financial and cultural capital of the world.
Kültür diye bir şey yok romantizm yok, hiçbir şey yok.
No culture, no romance, no nothing.
Eski bir kültür.
It's a culture in decline.
Zengin titreşimli kültür.
It's a rich and vibrant culture.
Bugün itibariyle resmi olarak bir kültür fenomeni olduk.
As of today, we have officially become a cultural phenomenon.
Şimdi bizim kültür gezimiz bu haftada sona erdi.
And so our bicultural examination is over for another week.
İmparatorun Propaganda Bakanı Goebbels cenapları Kültür Bakanı, Film Festivali Başkanı Count Volpiof Misurata ve diğer kıymetli birçok kişi tarafından karşılandı ve festivalin açılışına katılmak için hep beraber Venedik'e geçtiler.
The Propaganda Minister of the Reich, His Excellency Goebbels received by the Minister of Culture by the President of the Biennale and the Film Festival... Count Volpi of Misurala, and other personalities has arrived in Venice to attend the inauguration of the Festival.
Sanat ve kültür merkezi.
classical dance,