Kıpırdayamıyorum перевод на английский
137 параллельный перевод
Çok acelem var ama kıpırdayamıyorum.
I'm in a terrible hurry, and I can't budge.
Artık girmemiz gerektiğini biliyorum ama nedense kıpırdayamıyorum.
I know we ought to go now, but somehow I can't move.
Bunda kıpırdayamıyorum bile.
Why, I can't even move.
Ben kıpırdayamıyorum.
I can't move.
Yalnızca kıpırdayamıyorum.
I just can't move.
- George, yerimden kıpırdayamıyorum.
- Oh, George, I can't move.
Kıpırdayamıyorum.
I can't move.
Neden kıpırdayamıyorum?
Why can't I move?
Tanrım, neden kıpırdayamıyorum?
Oh, God, why can't I move?
Tanrım, neden kıpırdayamıyorum?
God, why can't I move?
Neden kıpırdayamıyorum?
why can't I move?
Sıkıştım, kıpırdayamıyorum.
I'm stuck. I can't move.
Düştüm. Kıpırdayamıyorum. Öldüm mü?
I don't move, I fell, I'm killed.
Kıpırdayamıyorum!
I can't move!
- Oh, hayır, ben... kıpırdayamıyorum.
- Oh, no, I... I can't move.
Ve görüyorsun hiç kıpırdayamıyorum, Vay canına beni yendin!
And now you can see I can't move at all, why you have beaten me, mein her!
Cholla, ben kıpırdayamıyorum.
Cholla, I'm hardening.
Ben de kıpırdayamıyorum.
I'm hardening, too.
- Kıpırdayamıyorum.
- I can't budge.
Kıpırdayamıyorum.
I couldn't move.
Çıkamıyorum. Kıpırdayamıyorum.
I can't get out. i can't move.
Kı - kıpırdayamıyorum.
I... I can't move.
Kıpırdayamıyorum.
- I need an assist. - I can't move.
Kıpırdayamıyorum.
I'm not moving.
"Kıpırdayamıyorum".
" I cannot move.
-... içinde kıpırdayamıyorum, yürüyemiyorum.
I can't move, I can't walk.
Bir yere kıpırdayamıyorum, yoksa bu şey çöker gider.
I'm not moving or this will collapse.
Huh? Bu da ne? Kıpırdayamıyorum!
Ow, ow!
- Kıpırdayamıyorum.
- I lost mobility.
Yerimden kıpırdayamıyorum.
I can't move.
"Yerimden kıpırdayamıyorum."
"I can't move."
Kıpırdayamıyorum.
I can't move anymore.
- Ama hiçbir yere kıpırdayamıyorum.
I do not do anything.
Kıpırdayamıyorum
I can't move.
Kıpırdayamıyorum.
I'm stuck.
Şu anda kıpırdayamıyorum.
I can't really move right now.
Kıpırdayamıyorum tamam mı?
Listen, I can't move, ok?
Kıpırdayamıyorum!
I can't move! Aah!
Kıpırdayamıyorum!
I can't move.
Sırtım mahvoldu, kıpırdayamıyorum!
- Oh, me back's gone. I can't move!
Kıpırdayamıyorum. Çok sıkı örttünüz.
I can hardly move under here, I'm just tucked up so tight.
Kıpırdayamıyorum! Yardım edin!
I should be out there.
Kıpırdayamıyorum.
Can't move.
Karşımda iki fıstık var ve ben kıpırdayamıyorum.
Two beauties, and I'm stuck.
Kıpırdayamıyorum.
Neil! I can't...
Hey, hiçbir yere kıpırdayamıyorum.
Hey, I am not moving anywhere.
Buradan kıpırdayamıyorum, kıçım dondu.
So I'm stuck out here freezing my butt off.
Şu motorun yüzünden bir yere kıpırdayamıyorum yahu...
I can't go anywhere because of that water-pump.
Kıpırdayamıyorum!
No handle...
Kıpırdayamıyorum!
- I can't move!
Kıpırdayamıyorum.
- I can't move.