Lacrosse перевод на английский
538 параллельный перевод
eski dostumuz, arkadaşımız... Lacrosse'da bizimle kalmaya karar verdi... ve zamanını Festus'un hizmetine adayacak.
A certain gentleman of our acquaintance... has decided to remain in Lacrosse... and devote his time to the service of Festus.
Lacrosse'un güzel insanları.
Good people of Lacrosse.
Soytarı'nın Lacrosse'de kalacağını... söylememe gerek yok tabiki.
I need hardly say... that Scaramouche stays here in Lacrosse.
"Soytarı Lacrosse'da mı kalacak!"
"Scaramouche stays here in Lacrosse!"
Burada, Lacrosse'da kalıyoruz.
We stay here in Lacrosse.
Futbol.
- Football. - Lacrosse!
Lekros daha iyi, hokey çok kaba bir oyun.
It's lacrosse at Benenden. Hockey's frightfully vulgar.
Bu hokeye benzer bir oyun.
That was lacrosse.
Lakros da bir spor değil.
Lacrosse. Lacrosse is not a sport.
Lakros, kolejli ibnelerin bir aktivitesidir. Kusura bakmayın, aynen öyle.
Lacrosse is a fagot college activity.
Oyun antrenörüm şöyle derdi :
My lacrosse coach used to say,
Oyun antrenörün ne demişti?
No. What was that, that your lacrosse coach said?
İlginçtir ki, Tess Carlisle sınıf başkanı... Jim ise top oynayan, C ortalamalı, tembel bir öğrenciydi.
Interestingly enough, Tess Carlisle was the class president and Jim was the lazy lacrosse-playing student with the C average.
Sonunda bir park konisiyle dersimi verdiler.
Till the lacrosse team stuck a parking cone up my ass.
Siz öncü takım olacaksınız!
You'll be the lacrosse team.
Ama tehlikeli olmasaydı delikanlılar oynamak istemezdi.
Oliver plays lacrosse, doesn't he?
Hem lakros hem de golf takımında.
She's on the lacrosse team and the golf team.
Snake, Ball Eyalet Üniversitesi'nde lakros oynamıştı.
[Man] Snake played lacrosse at Ball State University.
Ulusal arama ofisinin Lacrosse orta bölgesindeki radar uydusundan.
From the national reconnaissance office's lacrosse mid-latitude imaging radar satellite.
Yoksa takımdan mı kovuldun?
But shouldn't you be out trying to decapitate someone with your lacrosse stick?
Hadi kıçını tekmeleyelim şunun. O bir futbolcu diyorlar.
"Oz is just this kick-ass lacrosse player."
Sadece ilk futbol maçımı seyretmenin tadını çıkarıyorum.
Enjoying my first exhilarating lacrosse experience.
Anlayamıyorum. Takım arkadaşlarınla birlikte benimle alay ettiğini gördüm.
I saw you making fun of the me with your lacrosse buddies.
Direkt olarak iş hayatına atılabilirim veya futbol oynamaya devam ederim.
State has a good business school. And I can walk on the lacrosse team.
Üniversite iyi ama çalışmak da öyle. Ayrıca futbol oynamayı seviyorum. Ama profesyonel bir oyuncu olacak değilim herhalde.
Well, business is okay, and lacrosse is awesome but what would I be, a professional lacrosse player?
Bu Cumartesi son maçımız var.
I have an important lacrosse game.
Onlar... izci kampına birlikte gitmişlerdi ve Bob ile Debbie'yi Kevin tanıştırmıştı.
Well, they... went to Lacrosse Camp together, and Kevin was the one who introduced Bob to Debbie.
İzci kampı mı?
Lacrosse Camp?
Basketbol, lekros, yüzme, pist, golf.
Basketball, lacrosse, swimming, track, golf.
Üst üste iki yıl lacrosse şampiyonu.
All-state lacrosse two years in a row.
Okul takımının yarısı?
Half the lacrosse team?
Hayır, Sean şu anda Dee McGuire ile birlikte. Lacrosse takımının kaptanı olabilmek için Jeff Traner'i Dottie Lord'un kollarına itti ve Madison Maylands'ı hafta sonunda yalnız bıraktı.
Nope, Sean is with Dee McGuire now... which pushed Jeff Traner into Dottie Lord's arms... leaving Madison Maylands alone for the first weekend... since he became captain of the lacrosse team.
Su polosumu yoksa lakrose mi?
Water polo or lacrosse?
Lakrose.
Lacrosse.
Lakrose takımını eğlendirdiğini sanmıştım.
I thought you were entertaining the lacrosse team.
Lakrose takımı beni eğlendiriyordu.
I was being entertained by the lacrosse team.
Bugün size lekros sporunu tanıtacağım.
Today, I am going to introduce you to lacrosse.
Lakros takımındaydı.
He was on the lacrosse team.
- "Lacrosse" oynadığını sanıyordum.
- I thought you were the lacrosse kid.
Ve onun hokey oynayan 1.90cm boyundaki korkunç erkek arkadaşı.
And her monstrous, lacrosse-playing 6'3 " boyfriend?
- Lekros, oğlum.
- Lacrosse, man.
Sarah, dersinin ertlenmesi geçerli değilmiş.
Sarah, your suspension from lacrosse for excessive force has been lifted.
O lakros maçını anlatman çok heyecanlıydı.
Your coverage of that lacrosse match was very exciting.
Evet, iki saniyeliğine lakros umurumda oldu.
For two seconds, I almost gave a flying you-know-what... about lacrosse.
- Lakros hikâyesinin zaferini unutma.
Don't forget your lacrosse story triumph.
Belki iyi yazabildiğim tek şey lakrostur.
Maybe lacrosse is the only thing I'm good at writing about.
Umarım büyük haber ajanslarında iyi para kazandıran, tam zamanlı lakros yazarlığı pozisyonu vardır. - Sana çikolata lazım.
Hopefully, there'll be plenty of well-paid, full-time... lacrosse-writing positions for me at the major news organizations.
Hokey mi?
Lacrosse?
Daima hatırlayacağım. Lacrosse şampiyonları.
I'll always remember lacrosse champions.
Sonra, iri futbolcular, hokeyciler, dernek başkanları... ohh... dernek fıçıcıları, park edilmiş arabası olanlar, park edilmemiş arabası olanlar bir çeşit vakit kaybı... - Elbisen çok hoş, Tina!
Then, soccer hunks, lacrosse studs, fraternity presidents- - ohh- - fraternity keg-masters, guys with cars with parking passes, guys with cars kind of a waste of time- - [Man]
Hokey oyuncusu kokusu alıyorum.
THAN ALL RIGHT. I SMELL A VARSITY LACROSSE PLAYER.