Lake перевод на английский
10,381 параллельный перевод
Göl hakkında ne diyorsun?
What about the lake?
O göl benim.
That lake is mine.
Sizin sorununuz o gölün suyunu istemek
Your problem is this being made with the lake water.
Eğer bir daha göl hakkında konuşursanız hepinizi öldüreceğim.
Will kill all if you talk about the lake.
Bir şekilde o gölden tarlalarımıza suyu getireceğiz, beni dinle.
Somehow we will bring water from the lake to our fields, listen to me.
İki tane karga dava dosyaları ve göl hakkında bilgilerle Hyderabad'a uçuyor.
Two crows are flying to Hyderabad to file a case on us and the lake
11 köyün faydalandığı gölü yuttunuz.
You gulped the lake water meant to irrigate fields in 11 villages.
Göle çöreklenmek nedir peki?
What is this gulping down a lake?
Her akşam göle gidiyor.
Every evening he goes to the lake.
Duyduk ki göl suyunu fabrikaya değil. tarlalara göndertecekmiş.
Heard he will stop the lake water going to the factory and divert it to the fields.
Umutsuzca göle bakan tarlasına su götüremeyen bir çiftçi bulacağım.
I find a farmer looking hopelessly at a lake that will never be of help to his field.
Bu beni gölün kenarında bıçaklayan arkadaşlardan biriydi.
There is not one fellow who didn't pierce me near the lake.
Lake Caddesi'nden kuzeye gidiyor.
I've got him headed north on Lake.
Pilot uçağı Erie gölüne indiriyor.
The pilot puts it down in Lake Erie.
Büyükannem bana dedi ki "Evlat git biraz gölde yüz."
And my grandmother says to me, "Boy, go and swim in the lake."
Bilgisayar muhtemelen Kuzey Uppsala'daki göllerin birinin dibini boylamıştır.
It's probably at the bottom of a lake north of Uppsala.
- Ardından bilgisayarı göle attı. - Sanırım.
And then he dumped her computer in the lake?
Gölün yakınında bir karavanla yakılmış bir araba bulmuştuk.
We found a caravan and a burned out car near a lake.
Onalaska gölünden girip suya batıyorlar.
They start in Lake Onalaska and they drift down.
Bu Çakıl Gölü ve bu da kesinlikle Grunt Dağı'nın ikiz tepeleri.
That's Gravel Lake and that's definitely the dual peaks of Mount Grunt.
Göl kenarında bir evde.
A little house by a lake?
Bebeğimi bir arabaya koyup, arabayı göle mi sürüyorlar?
Are they putting my baby into a car, then driving the car into a lake?
Kızım ameliyattayken gölü yüzerek mi geçeceğim?
Swim across the lake while my daughter is in surgery?
Gidip Jonas'ı alırdım, sonra Washington'a uçardık Franny ve onu alıp kız kardeşimle sahip olduğumuz göl kenarındaki kulübeye götürürdüm.
I'd go get Jonas, fly home to DC, take him and Franny to this cabin my sister and I have by a lake.
Unutamayacağımız bir göl gezisiydi.
Boy, that was one trip to the lake we're not gonna forget.
Gölün etrafında yürüyebiliriz.
Could go for a walk around the lake.
22 Temmuz 2011'de, 17 yaşındaki oğlu Norveç'te bir göldeki adada yaz kampındayken 54 gençle beraber katletildi.
On July 22nd, 2011, he lost his 17-year-old son when he was murdered with 54 other teenagers on a summer camp island in a lake in Norway.
Lancelot, senin annen Göl'ün Leydisi.
Lancelot, your mother's the Lady of the Lake.
Göl buraya iki günlük mesafede.
The lake is but a two-day journey from here.
"En kaliteli çay aynı bir dağdan yükselen sis gibi meltemle dokunulan göldeki parıltı gibi ve yağmurla yeni ıslanmış toprak gibi yaş ve yumuşak olarak gözler önüne serilmeli."
"The best-quality tea " must unfold like a mist rising out of a ravine, " gleam like a lake touched by a zephyr,
Havasu gölündeki yüzer evinde yaşıyor evi ile işi arasında çok fazla gidip geliyormuş bu yüzden bir çizimci.
He lives on a houseboat on Lake Havasu, and the commute was getting to be too much, so he has a drawer.
Gölde ferahlatıcı içecekler var.
There's refreshments at the lake.
İçecek derken gölün suyunu kastediyorum, ferahlatıcıdır.
And by that I mean you can drink the lake, which is refreshing.
Göl hemen şurada.
The lake is right over there.
Göl kenarındaydı.
I got her down by the lake.
Dedektif Brown yine FBI'ın Lake Mead Dairesi üzerinden Ajan Forrester ile bağlantı kurmaya çalışıyor.
We've been alerted that detective Brown is attempting to contact agent Forrester through the FBI's lake mead division, again.
12. Cadde Michigan Gölü.
12th Street at Lake Michigan.
Yarı baygın hastanı görünüşe göre onu hipotermik uygulamaya yatırıp beynini korumak istiyorsun.
Where'd you grow up? Lake Shore Drive. [whistles] Nice.
- Kennebago Gölü'nde.
Kennebago Lake.
- Kennebago Gölü Maine'de tanıtım hakkı olarak tanınmıyor.
- Kennebago Lake is in Maine, which does not recognize a right of publicity.
Tamam belki göl evinde şöminenin önünde bana sarıIıp özel olduğumu söylese kıyafetlerimi çıkartmaya başlasa...
Okay, and maybe... cuddle me by the fire at his lake house, tell me I'm special... while he slowly undresses me.
- Trotter Gölü, Asher.
Trotter Lake, Asher.
- Trotter Gölü, Asher.
- Trotter Lake, Asher.
Yeni anlaşmamız. Hem Trotter Gölü hem de Sam Keating cinayetinde tam dokunulmazlık tabii mahkûmiyetle sonuçlanacak istihbarat karşılığı.
A new contract... full immunity on both Trotter Lake and any connection to the murder of Sam Keating, provided, of course, that your intel leads to a conviction.
Hem Trotter Gölü hem Sam Keating cinayetinde tam dokunulmazlık.
Full immunity on both Trotter Lake and any connection to the murder of Sam Keating.
- Arkadaşlarınla Trotter Gölü'nde yaptıkların için.
What you and your friends did at Trotter Lake.
Trotter Gölü ne?
What's Trotter Lake?
Bizim göl evinde aptal bir video çektim.
Look, I made this stupid video at my parent's lake house.
Oliver'dan Asher ve Trotter Gölü'nü aramasını istedim...
I asked Oliver to look up Asher and Trotter Lake,
Javier'in aracına el konmuş. Ödenmemiş park cezaları yüzünden... dört ceza, hepsi Lake Shore'de kesilmiş.
Javier's car was recently impounded for unpaid parking tickets... four citations, all issued on Lake Shore Drive.
Sam'i ben öldürdüm.
"Trotter Lake grand jury investigation." I killed Sam.