Landı перевод на английский
31,230 параллельный перевод
O ve roket bilimci arkadaşları Amerikalılar tarafından hoş karşılandı.
He and his fellow rocket scientists actually welcomed by the Americans.
Aşılandıktan sonra kontrolümden nasıl çıkabildin?
How were you able to avoid my control after you were vaccinated?
Antik tanrılarla olan anlaşmamızı onurlandırıp bu toprakları tekrar kutsamamız gerek.
We must honor our covenant with the ancient gods and consecrate this land once again.
Yeteneksiz kıçlarına sıkışan pin-pon toplarını haketmeyen arazi maymunlarına dikkat çekmeye çalışıyorsun!
Oh, you try to give direction to a bunch of land apes who aren't worth the ping-pong balls stuck to their untalented asses!
Bir Chinook indirmedim.
I did not land a Chinook helicopter.
Kara kaplumbağaları karada diğerleri hem karada hem suda yaşarmış.
Turns out that tortoises just live on the land, and turtles live in the water and on the land.
İstatistiksel olarak, özgürlükler ülkesinde en az sayıda özgür insana sahipsiniz.
So, statistically, in the land of the free, you have the least amount of free people.
Nasıl oluyor da Hollanda'ya özgürlükler ülkesi denmiyor?
How dare Holland not be called the land of the free?
Bira içmeyi hak eden biri varsa özgür ve cesur insanlar ülkesinde bunu hak eden biri varsa yüzünde 10 kişinin atmığı olan o kızdır.
If anyone deserves a beer... in the land of the free, the home of the brave... it's the girl with ten loads of come on her face.
Meşru bir şirketi olan Aiello İnşaat Şirketinde..... muhasebeci olarak iş bulmayı başardı.
He was able to land a job at the aiello construction company, which was a legitimate construction company, and was an accountant there.
Burası verimli bir sınır arazisi değil.
This isn't some lush frontier land.
Gerçekten yapmak istersek 10 yıldan biraz uzun bir süre sonra Mars'a ayak basabiliriz.
We could land a man on Mars in a little over 10 years if we really wanted to do it.
Yörüngeye bir roket fırlatıp uzaya bir kargo göndermeyi sonra da retro roketleri ateşleyerek o roketi dikey olarak indirecek şekilde geri getirebilmeyi ve tekrar kullanabilmeyi istiyor.
He wants to be able to fire a rocket into orbit, launch a payload into space, and then fire retro rockets and bring that rocket down to land vertically, and reuse it.
Birinci kısım iniş için geri dönerken ikinci kısım ORBCOMM uydularını alçak Dünya yörüngesine gönderiyor.
The first stage is returning to land as the second stage powers the OrbComm satellites to low Earth orbit.
Firavun'un kölelerindik. Mısır topraklarında, Ve Tanrımız bizim Bizi oradan çıkardı
We were slaves to Pharaoh in the land of Egypt, and the Lord our God took us out from there with a strong hand and an outstretched arm.
Amerika gerçekten de özgürlükler ülkesi ve belalıların evi oldu
America is truly the land of the free and the home of the badass.
Elleri parmaklılarda, zincirlenmiş her dört insandan biri özgürlükler ülkesinde hapsedilmiş durumda.
One out of four? { One out of four human beings with their hands } on bars, shackled, in the world are locked up here, in the land of the free.
2015'te kendiliğinden Oakland, LA, Compton, Harlem ve Brownsville'e gelmedik.
We didn't just land in Oakland, in LA, in Compton, in Harlem, in Brownsville in 2015.
Ayrıcalıklı. Anayasanın içinde. Ülkenin başlıca kanunu.
It's in the constitution, it's the supreme law of the land.
Tatlı özgürlük ülkesi Hapsedilmiş memleket
♪ Sweet land of liberty Incarcerated country ♪
Hala ayakta gibi gözükebilmek için ofisleri kiracılarla dolduruyoruz. Ama yeni bir müşteri alıp, millete döndüğümüzü göstermezsek ofisleri sonsuza kadar versek de olur.
We're filling up these offices with subletters to make it look like we're still alive, but if we don't land a new client and show the world that we're back, then we may as well let them have the space for good.
- O zaman başka birini almama izin ver.
Then let me land someone else.
"Aslında biz Plymouth Rock'a çıkmadık."
We didn't land on Plymouth Rock. "
ölüler diyarına girer. "
shall enter the land of the dead. "
Ölüler Diyarı'na dökülecektir. "
will be spilled in the Land Of The Dead. "
yaşayanların dünyasında dökülürse bu tersine döner. Aksi takdirde portal açılacak ve Ölülerin Diyarı Yaşayanların Dünyası'nı kirletecektir.
is spilled in the land of the living shall this be reversed, otherwise the portal will open and the Land Of The Dead shall corrupt the Land Of The Living
Masum bir ruh Ölüler Diyarı'na girecek.
Uh, an unsuspecting soul will enter the Land Of The Dead.
Stan, Ölüler Diyarı'nda kan dökecek.
Stan sheds blood in the Land Of The Dead.
Aynı anda Yaşanlar Dünyası'nda neyi nasıl dökmem gerekiyor?
How am I supposed to shed it in the Land Of The Living at the same time?
Yaşayanların kanı Ölüler Diyarı'nda dökülür.
And the blood of the living shall be shed in the Land Of The Dead.
Anlatılmamış Masallar Ülkesi.
It's the Land of Untold Stories.
Bütün kapıları Anlatılmamış Masallar Ülkesi'ne açıyor.
It makes any door lead to the Land of Untold Stories.
Anlatılmamış Masallar Ülkesi'ne.
To the Land of Untold Stories.
- Ya biz indiğimizde ipucu atarsak?
- What if we tip over when we land?
Hatta hapse girmesine bile neden olabilir.
Might land him in jail.
Toprak kan ağlayacak ve ruhlar kurban olarak sunulacak.
The land will weep with blood and their souls offered as sacrifice.
- Burası bizim toprağımız.
This is our land.
Bu günahlarınız için, kanlarınız kutsal toprağa akacak bedenleriniz toprağı güçlendirecek ve ruhlarınız sonsuza kadar bana hizmet edecek.
For these sins, thy blood shall sanctify the land thy body to enrich the soil and thy soul to serve me for eternity and a day.
Sebep ne olursa olsun topraklarına bağlılar, anladığımı iddia etmiyorum. Böyle olduğunu biliyorum.
They're bound to the land, for whatever reason, I don't pretend to understand I-I know what I know.
Eviniz, bu bölge Roanoke'un Kayıp Kolonisi'nin gerçek yeri.
Your house, this land is the site of the true lost colony of Roanoke.
Burası bizim bölgemiz.
This is our land.
Zaman bölgeyi yeniden kazanıp taze kanla kutsama zamanı!
It's time for the land to be reclaimed and consecrated with fresh blood!
Kuzey Carolina ormanlarının derinliklerinde, Roanoke nehrinin kıyısında bir arazi parçası buldu ve orayı satın aldı.
He found a plot of land deep in the North Carolina woods on Roanoke River's edge and bought it from the state.
Burası benim arazim!
! This is my land!
Bu arazi benim.
This land is mine.
Bu arazi her zaman benim olacak ve kutsal hakkımı senin kanını dökerek takdis edeceğim.
This land will always be mine, and I shall consecrate my holy right to it with thy blood!
Her yıl toprağı taze kanla kutsadığı sürece bizi rahat bırakacak.
So long as she can consecrate the land with fresh blood every year, she'll leave us alone.
Toprağıma geliyorsun.
You come onto my land.
Bu bölge koloniye ait, koloni de bu bölgeye.
This land belongs to the colony, and the colony to the land.
Burası benim toprağım!
This is my land!
Onlar benim arazimle beni aldattı.
They cheated me of my land.