Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ L ] / Lessons

Lessons перевод на английский

3,982 параллельный перевод
"Bana tutku ile ders ver."
"Give me lessons In passion -"
Ama babam bana çoktan yenisini almıştı. Ben de onu sattım ve işte karşınızda özel ders.
And my dad had already bought a new one so I sold it and voilà... private lessons.
Lotte Macomb'un dersleri gerçekten işe yaramış, değil mi?
Looks like those Lotte Macomb lessons are really paying off, huh?
Bilgisayar dersleri aldı ve internet kullanmayı öğrendi.
He took computer lessons and learned about the Internet.
Garcia o salsa kursuna iyi para verdi.
Garcia paid good money for those salsa lessons.
Yüzme dersleri için kupon var mı?
Any coupons for swim lessons?
Manny'e yüzmeyi onu havuza atarak öğretmişken köpeğe yüzme dersi mi aldıracaksın?
Seriously? Manny you teach to swim by throwing him in the pool, but the dog gets swimming lessons?
Daha dersini almamış!
He hasn't learned his lessons yet
Karlheinz'ı, sümüklü hayvan dersinde kendiniz yarattınız.
The one that you brought in your mucus animal lessons.
Şu anda bulunduğumuz yerden aşağı yukarı... -... 50 metre ileride piyano dersleri veriliyor.
There are piano lessons going on about 178 feet from where we are standing, give or take.
Okula para veriyorsunuz. Bir de okuldan sonraki İngilizce dersine para veriyorsunuz. Ama okul bize İngilizce öğretiyor zaten.
You pay for school and you pay for English lessons after school, but school already teaches us English.
Buna bayılırım.
I'll get some lessons.
Onlar hayat dersi.
They're life lessons.
Birkaç ders almıştım.
I had a few lessons.
Ama ben ders almadım.
Well, I didn't take the lessons.
Angelo ile birkaç dans dersi aldım diye kızamazsın.
You can't be mad that angelo and I had a few dance lessons.
Okuldan sonra çokça dersimiz var.
We have a lot of lessons after school.
Okul bitince öğleden sonra parka gideriz, tamam mı?
After our lessons this afternoon, we'll go to the park.
Bu savaş, insanoğlunun olağanüstü basitliği çerçevesinde günlük dersler sunuyor.
This war provides daily lessons in the extraordinary simplicity of the human anatomy.
Önemli dersler çıkardın mı bugün?
So learn any valuable lessons today?
ama bazen bir kişinin ölümünden sonra alınan dersler umduklarımız değildir.
But sometimes the lessons learned after a person's death aren't the ones we expected.
- Ve bale dersleri...
- And ballet lessons...
İşte geçirdiğim sürede pek çok mükemmel çavuşla çalıştım ve hepsinden değerli liderlik dersleri aldığımı hissediyorum.
I've worked with a number of excellent sergeants during my time on the job, and I feel I've learned valuable leadership lessons from all of them, sir.
Açık arttırmadaki ukulele dersini kazanmışsın.
You won those ukulele lessons at the auction.
Sanırım en önemli dersi öğrendik. Kitaplarda bulunamayacak türden bir ders.
I guess the most valuable lesson learned... was that some lessons aren't found in no book.
Ve genelde en önemli dersler de bunlardır.
And quite often they're the greatest lessons of all.
Silah atış dersleri.
Firearm lessons.
Ders çıkarmalıyız.
Learn our lessons.
Bu aslında babasından öğrendiği bir ders. İyi kar yapmanın yolu hedeflediğin yeri iyi tanımaktan geçer.
That's one of the lessons he actually learnt from his father... local knowledge is the key to making a good return.
Salsa dersleri için geldik.
Hi! - We're here for the salsa lessons. - Ooh!
Ders almak için bana gelmen gerek.
You have to come to me for lessons.
Ama, bu dersler sadece dört yılda bir geçerli değildir.
But, these lessons aren't good just for every four years. No.
Boks dersleri aldığımdan bahsettiğimi hatırlıyor musun?
You know how I said I was taking boxing lessons?
Çocuklarla ben ilgileneceğim fakat sen de bu bayana ders vereceksin.
I'll take care of the kids but in return you handle this young lady's lessons.
Ben okula gideyim diye mi burada çalışıyorsun?
To send me to lessons, you are working here instead of me?
Gelemem çünkü Ben'le bu gece dans dersi alıyoruz ; salsa dersi.
Well, um, I can't come because, well, Ben and I are... taking dance lessons tonight- - salsa.
Artık konuşabiliyor çünkü konuşma dersleri almış.
He does now, because- - because he took talking lessons.
Pekâlâ, ispanyolca dersini unut.
All right, forget the Spanish lessons.
Salsa dersleri alırdık.
We... we took salsa lessons.
Hayır, hayır. Piyano dersi almaya nasıl karar verdiğine sorabilir miyim?
No, no, can I ask what made you wanna decide to take piano lessons?
Gülüşün aslında karına ders vermemizi istemediğini belirtiyor.
Your laughter indicates you do not wish us to give your wife lessons.
Şimdi masalara servis yaparak striptiz derslerimin parasını çıkarıyorum. Böylece yüksek okul için para biriktirebileceğim.
I'm waiting tables to save money for stripping lessons so I can save money for college.
İlk seferinde derslerini almalılar.
They get lessons the first time.
Açıkça görünüyor ki derslerini uygulamaya dökebiliyorsun.
Clearly, lessons you're putting into practice.
Will 11 yaşındayken step dansı öğrenmiş.
And Will took tap dancing lessons when he was 11.
Dersler ne durumda?
How are the lessons going?
Okulda öğretilen ve büyüklerince söylenen şeyleri can kulağıyla dinliyormuş gibi görünse de asıl bilmesi gereken şeyler bir türlü gence ulaşamazmış.
He pretended to listen carefully to all the things that the school and the village's adults taught him but the important lessons never touched his heart.
Tarih derslerini unuttun mu?
Have you forgotten your history lessons?
Cinsiyet politikaları üzerine ders almak mı?
Lessons in gender politics?
Müzik dersleri aldırırız ve montajlı mobilya döşeriz.
We'll get it singing lessons and preassembled furniture.
Karıma da birkaç bir şey öğretebilir misiniz?
Could you give my wife a few lessons?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]