Logical перевод на английский
2,146 параллельный перевод
Pat'i acı çekmekten kurtarmanın tek mantıklı yolu buydu.
It was the only logical way for him to save Pat from suffering.
Bunlar, senin için bir sonraki aşama.
They're the logical next step for you.
Bu kadar bariz ve makul olduğunu sanmakla yanılıyor olabilirsin.
You might be Wrong to think it's so obvious, so logical.
- Bana tamamen mantıklı geldi.
Seems completely logical to me.
Yapılacak mantıklı şey bu.
Well, that's the next logical step.
Tek mantıklı açıklaması ; ciddi bir hastalık için hastaneye yatmadan tedavi görüyor.
The only logical explanation is that he's receiving outpatient treatment for a serious medical problem.
Fakat mantikli baglantilar kuruyor... ( Yankili bir ses ) Her servis digerlerinin içine sizmak ister.
He makes different logical connections... Every organization wants to infiltrate the other.
İstihbarat birimimizin ordudan önce Rusya'ya girmesi bana çok mantıklı geliyor.
It's logical for our intelligence unit to move into Russia before the military.
Bunun mantıklı bir açıklaması olduğundan eminim.
I'm sure there's a perfectly logical explanation.
Tek mantıklı seçenek benim.
I am the only logical choice.
Bu hiç mantıklı değil.
It's just not logical.
Şimdi bu mantıklı değil eğer ki...
Now, wouldn't the logical thing... figu out if
- Mantıklı olması öncelikli değil.
No, the logical thing?
- Ya yanılıyorsak? Ya evi taşımadan önce bunu düzeltebilirsek?
The logical thing is this second. figu out if
Peki, tamam, sen mantıklı birisin.
All right, well, you're the logical one.
Kulağa mantıklı gelmiyor olabilir ama daha iyi olacak.
I know it doesn't sound logical, but trust me, it's much better.
Çarpıcı sahneler, adrenalin pompalayan müzikler olmayacak. Mantığını anlamanızı sağlayacak bir anlatım da olmayacak.
It's not going to be smash cuts, no adrenaline-pumping soundtrack, no logical narrative to help you make sense of it.
Mantıksal davranışı ve konuşması bizim için iyi..
Seems logical, though.
Mantıklı bir seçim yapın.
I'm the logical choice.
Daha önce söylediğini geri alıyor, mantıklı bir şey değil.
He's taking back what he said earlier. It makes no logical sense...
Şimdiye kadar elde edilen bütün kanıtları birleştirince, sonuç kesin görünüyor...
I understand that from the facts that we have up to now, this may seem like the only logical assumption...
- Yörüngede değil gezegende de yok.Bunun tek mantıklı açıklaması ona kim saldırdıysa,.. ... hiperuzaya sıçramadan önce onu gemilerine almış olmalılar.
He's not in orbit, and he's not on the planet, so the only logical assumption is that whoever attacked him must have brought him onboard before they jumped into hyperspace.
- Bunun tek mantıklı açıklaması,.. ... o sinyali yollayan geminin içinde.
- Well, the logical assumption is that he's onboard the ship that transmitted the signal.
Başka türlü olmaz.
Otherwise it's not logical.
Bir mantıksal dizge.
A logical system.
Mantıklı düşürnürsek bu...
Logical conclusion would be...
Judoonlar mantıklı ve birazcık da kalın kafalıdırlar.
The Judoon are logical and just a little bit thick.
Elinizdeki en matıklı selef Phil Leotardo.
You had Phil Leotardo as the logical successor.
Taşınmak, diğer mantıklı basamak.
Moving in is the next logical step.
Bruce, sen makul bir adamsın.
Bruce, you are a logical man.
Tüm oylar sayılana dek son tarihi uzatmamak için geçerli bir nedeni yok.
There's no logical reason for her not to extend the deadline until all the votes have been counted.
Ama neden hissediyoruz ya da neyi hissediyoruz bunların mantıkla ilgisi yok ; hepsi duygusal.
But why we feel what we feel isn't logical. It's emotional.
- Çok mantıklı ve şairane.
- Very logical, and yet poetic.
Bak, Joe için en mantıklı yer bir grup evi.
Look, the logical place for Joe is the group home.
Mantıklı olarak Nievas savunmasında... seni suçlamakta ısrarlı.
It's only logical that Nievas'defense... consists in blaming you.
- Bana oldukça mantıklı geldi.
- It's clear and logical for me.
- En mantıklısı bu.
- That's kind of logical.
Beş yıl sonrasında mantıklı bir seçenek gibi gelmişti ama neyse.
I just figured after five years, I'd be the logical choice, but whatever.
Gerisi önemsiz.
It's only logical.
Saçı biraz uzun ama aklı kısa değil.
She's a bit of a long shot. But then she's logical.
Crystal, biraz daha mantıklı olman gerekiyor.
Crystal, you need to be a little more logical.
Mantıklı bir açıklaması olduğuna eminim.
There must be a perfect logical explanation.
En iyi seçim oydu.
He was the logical choice.
Ama burada olman bana mantıklı geliyor.
But I will say it seems logical that you are here.
Başka dünyalardan gelen makinelerin gezegenimizi hava sahamıza girerek keşfetmemesi hatta belki bizimle bir anlamda iletişime geçmeye çalışmaması için herhangi bir mantıksal neden göremiyorum.
There's no logical reason why there shouldn't be machines... from otherworlds exploring our planet... coming into our airspace... maybe even attempting to interact with us in some way.
zalimce ama mantıklı.
Cruel, but logical.
Odada incelenen her nesne, çok ustaca hikayeler anlattı. Dwight Dixon'ın ruhu, doğrudan ve öylece vücudunu terk etmesine rağmen, kanıtların yetersizliği bu adamın eceliyle öldüğünü gösteriyordu.
Every item scrutinized in the room told a story precisely crafted for, despite the fact that Dwight Dixon's life had simply gotten up and left him the lack of visible signs of trauma told a far more logical tale of a man who had simply died of natural causes.
Süreleri dolduğunda, mantıklı olan taşınmak.
When they expire, the logical thing to do is to move /
Mantıklı değil.
It's not logical.
Adam Pintos'u seviyor, dahası var mı?
The guy likes Pintos, okay? Logical.
" Juliet, öğle yemeğini iptal et, her zamanki yerde buluşuyoruz.
and we hope that a visit to our site might be the next logical step.