Lolly перевод на английский
334 параллельный перевод
Lolly!
Lolly!
İşte. Bir sandviç bir parça kek, bir çörek, bir lolipop ve çay al.
Do have another sandwich and a piece of cake and a crumpet and a lolly and a spot of tea.
- Parayı bizim için o taşıdı.
SHE CARRIED THE LOLLY FOR US.
- Evet, parayı ben taşıdım ama...
YES, I KNOW I CARRIED THE LOLLY, BUT -
Parayı sizin için taşıdığımı biliyorum, ama beni çuval dikmek zorunda bıraksalar da polis karakoluna gidip teslim olmayı tercih ederim.
I KNOW I CARRIED THE LOLLY FOR YOU, BUT EVEN IF THEY DO... MAKE ME SEW MAIL BAGS, I WOULD RATHER
Paralar gitmiş!
THE LOLLY'S GONE!
Parayı benim taşıdığım doğru.
IT'S TRUE I CARRIED THE LOLLY,
Ama tüm para bende.
BUT I HAVE ALL THE LOLLY
- Al onları tatlım..
- Take the lolly.
Başka bir şey? Ahududulu buz çubuğu istiyorum.
Um... a Frobisher and Gleason raspberry-flavored ice lolly.
Şeytan olduğumu ispat etmek için ahududulu buz çubuğu hemen geliyor.
Conclusively to prove that I am indeed the unholy one... a Frobisher and Gleason raspberry-flavored ice lolly... shall be yours... in a trice.
Buz çubuğum eridi.
Here, my ice lolly's melted.
Ahududulu buzlu şekerlemeye ne oldu? - O sayılmaz.
What about the Frobisher and Gleason raspberry-flavored ice lolly?
Anne sana lolipop getirdi.
Mommy brought you a lolly.
Yanındaki esmer bayan, yeni yıldız adayı, Lolly Hayes'di.
That brunette on his arm... was Lolly Hayes, an up-and-coming starlet.
Randevun nasıldı, Lolly?
So, how was your date, Lolly?
- Bana daha büyük lolipop getirin.
- Get me a bigger lolly.
- Lolly.
- Lolly.
Canlı yayının azizlikleri de böyle oluyor, değil mi, Lolly?
That's the risk we take with live TV, isn't it, Lolly?
bir lolipop ister misin?
D'you want a lolly?
Bay Hankey'in mutlu ülkesine hoşgeldiniz.
Welcome to Mr. Hankey's happy Lolly land.
Lolipop tutan Moe.
Moe with a lolly. [Chuckles]
Tıpkı düşündüğüm gibi. Gene zamanı boşa harcamışsın!
Just as I thought, lolly-gagging again.
Şeker ister misin?
Want a lolly? Are they allowed?
- Şeker ister misiniz? - Evet.
Want a lolly, girls?
Şekerim!
My lolly!
Ben başka bir şeker istiyorum!
I want another lolly!
Şu lolipoplardan versene.
Give me some of the lolly.
Brandon hakkında konuştuk ve sonra bana, "Sen bir tanesin, Loli." deyip gitti.
And we talked about Brandon and, erm, and then he says, 'You're a sweetheart, Lolly,'and he leaves.
Bana Loli diyen tek kişi büyükannemdir.
The only person that calls me Lolly is my grandmother.
Ağzında lolipopla sahada gezen bir avuç salyangoz gibisiniz.
You guys are lolly-gagging the ball up and down the court like a bunch of snails.
- Çok teşekkürler Bayan Parsons.
Thank you very much, Ms. Parsons. - Lolly.
Bütün yakın arkadaşlarım bana Lolly der.
Lolly. All my close friends call me Lolly.
Lolly.
- Lolly.
Gidip Bayan Lolly'ye yardım edeyim.
- Says me. I've got to go help little Miss Lolly...
Lolly, millet.
Lolly, this is everybody.
Millet, bu Lolly.
Everybody, this is Lolly.
Lolly, Bayan Glyn seninle görüşmek istiyor.
I'm feeling rather frisky. Lolly, Madam Glyn would like a word.
- Şöyle geç Lolly.
Get over here, Lolly.
Lolly, Kaliforniya'da yaşamanın ilk kuralı eğlenceyle işi karıştırmamaktır.
You know, Lolly, the first rule of California living is never to mix business with pleasure.
Şu anda çok mutluyum. Lolly Parsons'la pinpon oynayıp senin berbat etmek istediğin dakikalarımı güzel geçiriyorum.
I'm having the best time, playing ping-pong with Lolly Parsons and hanging around for those moments you want to screw!
Tamam Lolly.
It's okay, Lolly. It's all right.
Evet Lolly?
Yes, Lolly?
Marion'la Lolly nerede?
Where's Marion and Lolly?
Biliyorsun, Lolly'nin de ülseri var.
You know, Lolly has an ulcer herself.
Lolly, yaşam boyu anlaşma imzaladı ve sonraki 30 yıl boyunca Amerika'nın en güçlü ve en korkulan dedikodu sütunu yazarı oldu.
Lolly got her lifetime contract, and for the next 30 years, became the most powerful and feared gossip columnist in America.
Lolipopumu ver oradan bana.
Go and fetch my lolly.
Lolly Şekerleme'ye hoş geldiniz.
Welcome to Lolly's Candy Shop!
Şekerim.
My lolly.
- Lolly. Lolly.
- Hmm?
Şekerleme boğazına mı takıldı?
Are you choking on your lolly?