Looking перевод на английский
140,963 параллельный перевод
Ortada aranacak başka bir adam var.
There's the man you should be looking for up there.
Farmer davasındaki kanıtlara derinlemesine bakıyoruz ve... Senin girdilerine ihtiyacımız var.
We're looking deeper into the evidence in the Farmer case and I need your input.
Ayrıca bunun bir tür intikam saldırısı olasılığını da düşünüyoruz, Efendim.
Also looking at the possibility this is some kind of revenge attack, sir.
Yine de, Trapdoor Operasyonu'nda şimdi Ian Buckells'e ait... ve Michael Farmer'ı kurtaracak delillere bakıyor.
Still, Operation Trapdoor belongs to Ian Buckells now, and he's looking at evidence exculpating Michael Farmer.
Aylardır o adamı arıyorduk.
We've being looking for him for months.
Yakalaman gereken bir başka adam var.
There's the man you should be looking for up there.
Zaten hüküm giymiş gibi görünmemenizi... sağlamanın bir yolu yoktu.
There's no way am I letting you go round looking like you're already convicted.
Nick ve ben eski meslektaşlarız, bu yüzden müvekkilimin sorgulanmasına profesyonel bir ilgi duydum, Bu yüzden bölümünüzün Nick'i suçlamak istiyor gibi duruyor olsa da elemanınızın düşüşünün bir kaza olduğu sonucuna vardığınızda........ kimse benden daha mutlu olamaz.
Nick and I are old colleagues, so I've got more than a professional interest in my client's fair treatment, so no-one would be happier than me if your whole department stopped looking like they want to blame Nick and started realising
Resmin bütününe bakıyoruz. Resmin bütününe.
We're looking at the whole picture, the whole picture.
O Nick Huntley gibi görünüyor.
It's looking like he could be Nick Huntley.
Tim'in evinin içinde...
I've been looking at finding a way to place
Sana iyi bakıyorlar mı, tutuklanacak biri var mı?
They looking after you, anybody needing shaking up?
Gerçekten davanın orada sona ermesini isterdim, ama maalesef Timothy Ifield öldürüldü ve başta... şüpheli olmak üzere çözüme çok yakınız.
I really wish that it all ended there, but sadly, Timothy Ifield was murdered, and in respect of a prime suspect, we're looking very close to home.
Michael Farmer'ın geçmişi hakkında, genç kadınlara yönelik suçları için, muhtemelen şüpheli olduğunu düşündüğünü bilen kişiye bakıyoruz.
We're looking into who knew about Michael Farmer's past, who might have considered him a likely suspect for offences against young women.
Nick Huntley onu aramaya.... geldi ve birkaç dakika önce ayrıldı.
Nick Huntley came looking for her and left separately just a few minutes ago.
Ama Leonie Collersdale ve Tim Ifield cinayetleri... DetektifI Huntley'in vakalarıdır ve tekrar etmek gerekirse, o davalarla ilgilenmekten yasaklısınız.
But Leonie Collersdale's and Tim Ifield's murders are DCI Huntley's cases and, to reiterate, you've been expressly forbidden from looking into it.
Seni o kadar aradım, her yere baktım.
I been calling you and looking everywhere for you.
Şunları içeri sokalım hadi.
What are you looking at? All right, let's get these guys in here, come on.
Pederi arıyorum.
I'm looking for the reverend.
Genç ve masum görünüyorlarsa başka tabii.
Unless maybe they're young and innocent-looking.
Kurbana ve eve bakmakla kalmayıp bağ da kurmuşlar.
In addition to looking at the victim and the house, they build a rapport.
Bu adam hapisten kaçan bir mahkum, haberlerde çıkıyor, polisler her yerde onu arıyor. Peki ne yapıyor?
This guy is an escaped convict, face all over the news, cops everywhere looking for him, what does he do?
Sizi görmedim çünkü bilimsel deney dolu deney tüpüme bakıyordum.
I didn't see you, because I was looking at my beaker full of a science experiment.
Bana bakmayı kes.
Stop looking at me.
Sanırım katlanabileceğim bir partner aradığımı kabul etmem gereken yaşa geldim.
I guess I've reached that age where I have to admit I'm just looking for a partner I can stand.
Yerel sektörde başarılılar, markalarını bölgeye yaymak istiyorlar.
Booming local business looking to expand their profile throughout the region.
Yani müşterilerimiz, dökme bistro seti için iyi bir fiyat arayan düzgün banliyö anneleri, tamam mı?
I mean, our customer is a nice suburban mom who's looking for a good deal on a wrought-iron bistro set, okay?
Ne bakıyorsunuz?
What are you looking at?
Arabamla gidiyordum, Mrs. Paul'ün balık kroketlerini ve Hungry-Man yemeklerini arıyordum.
I was going through with my cart, looking for them Mrs. Paul fish sticks and the Hungry-Man dinners.
Birinin bu Casper görünüşlü ırkçı aptallara bir ders vermesi gerekiyor.
Someone needs to teach these Casper-looking racist idiots a lesson.
Beyaz ırkçılar için iyi görünmüyor.
Not looking good for the white supremacists.
Tamponlar, tamponlar Vajina tıkacı arıyorum
♪ Tampons, tampons Looking for some cooter plugs ♪
Sheila için doğum günü hediyesi bakıyorum.
I'm just looking around for a birthday present for Sheila.
Herkes seni arıyor.
Everyone's looking for you.
Arkandayız.
We were looking for you, girl.
- Başka işler bakmalı mıyız?
- Well, do what you gotta do, but... yeah, probably. - Should we start looking for other jobs?
Yani, ben o salaktan daha yakışıklıyım.
I mean, I'm better-looking than that idiot.
Bana bakmayı kes.
Stop fucking looking at me.
Seni arıyorlar.
They're looking for you.
Belle'i aramaya gittim ve bunu buldum.
I went looking for Belle and this is what I found.
Hangi lanet olası herifi aradığımızı bilseydik... işimiz çok daha kolay olurdu.
This would be so much easier if we knew who the bloody hell we were looking for.
Rumple şu an dışarıda onu arıyor.
Rumple's out there looking for him right now.
Bizi arayacaklardır... şerifler, şövalyeler ve belki Rumple ve...
They're gonna be looking for us... sheriffs and knights and maybe Rumple, and...
Farkettin mi bilmiyorum ama... burada işler benim için baya iç karartıcı gözüküyor.
Well, I don't know if you caught this, but, uh... things are looking pretty bleak for me here.
Eğer yeni bir iş ararsan, Lütfen önce gel beni gör.
If you're ever looking for a new job, please... come see me first.
Ama bizi aradıklarını biliyorum... Üzerimizde deney yapmak için ya da...
But I know they're looking for us... to experiment on or...
Beni arıyor ve sanırım onu buldular.
She's looking for me, and I think they found her...
Apartmandan bir kadın çıktı ve arabama bakıyordu.
A woman came out of the flat, and she was looking at my car.
DCI Huntley'nin aracının görüntülerini arıyoruz.
We're looking for any sightings of DCI Huntley's vehicle.
Ayrıca Leonie Collersdale'in ortadan kaybolması ve...
And they're also looking at him in connection with
Sahte yaralanma, kayıp evcil hayvan arama.
A fake injury, claim to be looking for a lost pet.