Luckiest перевод на английский
628 параллельный перевод
Bence siz, dünyanın en şanslı eşisiniz.
I think you're the luckiest woman in the world.
[CalamityJane] Sen yaşayan en şanslı sıçansın.
[Calamity Jane] You're the luckiest rat alive.
Sanırım kardeşin Pres en şanslı adam.
I think your brother Pres is the luckiest man.
Ne kadar da şanslı değil mi...?
Isn't he the luckiest...
Ve evlendiğimde, dünyanın en şanslı erkeği olduğum söylenmişti bana.
And when I was married, I was told I was the luckiest man in the world.
"... ülkenin en şanslı, en mutlu çifti olduğumuzu söylerler. "
" and say we're the luckiest, happiest couple in the country.
Biliyor musun anne, dünyanın en şanslı erkeğiyim.
You know, Mother, I'm the luckiest man in the world.
Bence sen, en şanslı olanımızsın.
I think you're the luckiest one of all.
Bu, hayatımın en şanslı günü olabilir.
This could turn out to be the luckiest day of my life.
Fransızların Avrupa'daki en şanslı kişiler olduklarını da.
And they are the luckiest people in all Europe.
En büyük şansım, seni bulmuş olmak.
And the luckiest thing that ever happened to me was finding you.
Evrendeki en şanlı adamım.
I'm the luckiest man in the world.
Ama mahkemede en şanslımız 10 yıl alacak.
But in court, the luckiest will get 10 years.
Ama sen, oğlum,.. ... bunu hak ettiğin halde, en şanslıları sensin.
But you, my son, are the luckiest, even if you deserve it.
Ve ben de dünyanın en şanslı erkeğiyim değil mi?
And am I not the luckiest guy in the whole world?
# En şanslı çift ilan ederim
# The luckiest pair I declare
Evlendiğimizde Phoenix'teki en şanslı kız olarak görülüyordum.
When we were married, I was, um, considered the luckiest girl in Phoenix.
Dünyanın en şanslı insanı olacaksın.
You're going to be the luckiest person in the world!
Dünyadaki en şanslı adamsın.
You're the luckiest guy in the world.
Bir falcı, muhteşem bir kızılın hayatıma gireceğini hayatımın şansı olacağını söyledi.
I do. This fortuneteller told me a gorgeous redhead would come into my life. That'd be the luckiest thing to happen to me.
Biz en şanslı gençleriz. Bugüne kadarki en şanslı kuşak değil miyiz?
We ´ re the luckiest kids, the luckiest generation that ´ s ever been, aren ´ t we?
Hiç şüphe yok, dünyanın en şanslı adamıyım ben.
No, sir, no doubt about it, I am the luckiest man on Earth.
Ki neredeyse, başınıza gelecek en şanslı şey.
Which is just about the luckiest thing that ever happened to you.
Ne yazıyormuş burada... Burada en iyi yüzücüler çıkar.
This place makes any sailor is the luckiest in the world.
Benim atım Batının en şanslı atıdır, ama asla para için kumar oynamaz.
My horse is the luckiest horse in the West, but he never plays cards for money.
En şanslı kadın o
She's the luckiest one
- Ve en şanslı.
- And the luckiest.
Hiç önemli değil... çünkü o, bir düğün gününde gördüğüm... en şanslı orospu çocuğu.
Well, it doesn't matter,'cause he's the luckiest son of a bitch I ever seen on a wedding day.
Dünyanın en şanslı adamısın.
You're the luckiest man on the face of the Earth.
Sophie, onlar dünyadaki en şanslı çocuklar olurdu.
Sophie, they would be the luckiest children in the world.
- Hayır. Onun geri zekalı bir beyne sahip, dünyanın en şanslı adamı olduğunu mu?
That I thought he was the luckiest man in the world with the brain of a retarded clam?
Dünyadaki en şanslı kişiyim.
I am the luckiest person on earth.
İkinci şanslı.
The second luckiest.
Sen var ya, dünyaya gelmiş... -... en şanslı orospu çocuğusun!
You are the luckiest son of a bitch... that ever walked the earth!
Eğer öyleyse dünyadaki en şanslı insanlarız, değil mi?
If it has, then we're the luckiest people on earth, aren't we?
Sen tanıdığım en şanslı çocuksun.
You're the luckiest guy I know!
bunu tuzak için kullanabiliriz.
Here we are at "The Luckiest Man on Earth" party, and look, isn't that Joe Piscopo at poolside.
Sen tanıdığım en şanslı insansın.
You're the luckiest person I know.
Hill Valley'li Yarışlarda Para Kırdı Ona "Dünyanın En Şanslı Adamı" lakabını kazandıran BIFF GENE KAZANIYOR peş peşe kazandığı yarışlardaki heyecanı yaşayın.
Share in the excitement of a fabulous winning streak that earned him the nickname "The Luckiest Man on Earth."
Ne şanslı şeysin, Beulah!
You are the luckiest thing, BeuIah!
Ben de bu salondaki en şanslı erkeğiyim.
And I'm the luckiest guy this room!
Dünyanın en şanslı on adamı bunlar herhalde.
They must be the 10 luckiest sons of bitches in the world.
En şanslı günü kıçını kendi kolladığı zaman olacak.
Luckiest day he ever had, his dog got run over.
Bence o New Mexico'daki en şanslı beyaz.
He's the luckiest White eye in new mexico.
Televizyonda Dünyanın En Şanslı Erkeklerinin savaşı var bu hafta
The Battle ofthe Luckiest Men Alive is on TV this week.
.. benim nazarımda sizler dünya üzerindeki en şanslı takımsınız.
I consider you, you, you... the luckiest team on the face of the earth, earth, earth...
Ama bugün, Capital City'e gitmek için ayrılırken... ... kendimi, dünyadaki en şanslı maskot olarak görüyorum.
But today, as I leave for Capital City I consider myself the luckiest mascot on the face of the earth.
Dünyadaki en şanslı çocuk bendim.
I was the luckiest kid in the world.
Tüm sayılar içinde en uğurlu olanı.
Luckiest number of all.
İnsanları birbirine muhtaç eder. Dünyanın en şanslı insanlarıdır.
Makes people who need people the luckiest people in the world.
Yeryüzünde en şanslı kişi gerçek aşkı bulandır.
The luckiest man on earth is the one who finds... true love.