Lying перевод на английский
30,620 параллельный перевод
Yalan söylemiyordu.
He wasn't lying.
Yüzümüze yalan söyleyerek bu aileye neden saygısızlık ediyorsun?
Why do you disrespect this family by lying to our faces?
- Onun yalan söylediğini söyle, Jacob.
- Tell me he's lying, Jacob.
Piç kurusu yalan söylüyor.
That piece of shit is lying.
Gitmem gerektiğini söylediğimde yalan söylemiyordum.
I wasn't lying when I said that I had to leave.
Yalan söylemeyi bırak.
Stop lying.
Bana yalan söylüyorsun.
You're lying to me.
Barda kalsin o Rus orospusu.
She can keep her lying Russian ass over that bar.
Yalanci ve sosyopat olan Jimmy-Steve mi?
Lying sociopath Jimmy-Steve?
- Yalan mı söylüyorsunuz?
Are you lying? No.
Çünkü yalan söylüyor.
Because she's lying.
Bedava bira için olmadığını söylesem de yalan olur.
And I'd be lying if I said the free beer thing wasn't, like, calling my name.
Tommy'ye saldırıldığında kolye yerdeydi.
It was just lying on the ground during the attack.
İki hafta önce, 33 yaşında bir otel belboyuydun. Ne paran vardı ne arkadaşın. Tüm zamanını bana yalan söyleyerek geçiriyordun.
I mean, two weeks ago, you were a 33-year-old hotel bellhop with no money and no friends who spent all of his time lying to me.
Kimse birbiriyle konuşmasın diye her iki tarafa da yalan atarsın ve bir sürü yalanın altında ezildim çünkü çığ gibi büyüdüler.
When you're lying, you lie to both sides, so that the others don't talk to each other, and I-I ended up trapped under so many,'cause it-it snowballed...
Yalan mıydı?
Were you lying?
Hayır değildi!
No, I wasn't lying.
Evet ve yalan söylediğiniz yakalanırsa bizim açımızdan pek de iyi olmaz değil mi?
Yeah... and if you're caught lying, that's not going to do much good for our side, now does it?
Yalan söylüyor.
He's lying.
- Yani yalan söylüyorsun sen
- So you were lying?
Sana yalan söylemiyorum.
I'm... I'm not lying to you.
- Tanrım, Ali Bir dakika olsun yalan söylemeyi bırakamaz mısın?
- Jesus, Ali, would you just stop lying for a second?
Sana yalan söylememin ne anlamı var?
I mean, what's the point of lying to you?
Evet, bence yalan söylüyor.
Yeah. I think she's lying.
Yalan söylüyor.
She's lying.
Neden yalan söylüyorsun?
Why are you lying?
Yalan söyledigimizde anliyorsun.
You know when we're lying.
Yalan söylüyordun.
You were lying.
Asla yalan söylediğini itiraf etmezsin.
You never admit when you're lying.
Karısı yalan söylemiyormuş.
His wife wasn't lying.
Yalan söylüyorsun.
Oh, you're lying.
Hayır ama yalan söylemiyordu.
No, but HE wasn't lying.
Yalan söylüyorsun!
You're lying!
Yalan söylüyorsun, çalıyorsun, şimdi de uyuşturucuya mı başladın?
You're lying, you're stealing, and now you're doing drugs?
Pardon ama liseden aslında mezun olmadığımı ve dostlarıma ve aileme yıllardır yalan söylediğimi mi ima ediyorsun?
I... I'm sorry. Are you implying that I never actually graduated high school and I've been lying to my friends and family for years?
İstediğini almak için yalan söyleyen bir bağımlıyı ayırt etmeyi bilir.
She knows how to spot a... user lying to get what they want.
Yalan söylediğin ortaya çıktı.
It turns out that you've been lying.
Yalan söylediğin şeyi söyle.
Tell us what you're lying about.
Yalan?
Lying?
Hepsi yalan söyler.
All are lying.
- Yalan söylüyorsun!
- You're lying!
Yalan!
You're lying.
Bu konuda yalan söylersen jüri, başka ne konuda yalan söylediğini merak eder.
If you lie about this, the jury will wonder what else you're lying about.
Yalan söylemekten suçludur.
He is guilty of lying.
- Yalan söylüyorsun.
You're lying.
Başka ne yalanlar söyledin Tess?
- Brady. What else are you lying to me about, Tess?
Yalan filan söylemiyorum.
I'm not lying about anything.
İyisin ama nabız atışın, yalan söylerken yükseliyor.
You're good... but your pulse increases just a little when you're lying.
- Yalan söylüyorsun. - Hayır.
- You're lying.
- Bize yalan söylediğini biliyoruz.
We know you've been lying to us.
- Yalan mı söylüyor sence?
You think she's lying?