Lâzımdı перевод на английский
120 параллельный перевод
Görmem lâzımdı.
I needed to see you.
Bu isimler bana lâzımdı.
I needed these names.
Sana dün gece söylemiştim Starbuck kendini bu yargı gününe hazırlaman lâzımdı.
I told you last night, Starbuck, that you had to prepare yourself for this is judgment day.
Bellar'ın burada olup bu işi halletmesi lâzımdı.
Bellar's supposed to expedite this.
- Limonlu pasta getirmemiz lâzımdı.
- We are to be serving the lemon filling.
Bu tekerleri değiştirmen lâzımdı zaten.
You had to rotate these tyres anyway.
Çok lâzımdı!
That's all I need!
Birinin Nick'e söylemesi lâzımdı.
Someone should have told Nick.
On sayı vardı bende, o kız bana lâzımdı.
I've got a ten. I needed that queen.
- Bir şapka olması lâzımdı.
- There has to be a hat.
Gittiği yere dikkat etmesi lâzımdı.
He should have watched where he was going.
Şimdiye dönmüş olması lâzımdı.
He should be back by now.
Özür dilemem lâzımdı.
I had to apologize.
Sizin şu anda uzayda olman lâzımdı!
You were to have been space debris!
25 yaşında birisi lâzımdı.
Why? I needed a 25-year-old.
Burada olması lâzımdı.
It should be here.
Evet, dikkatini çekmek için bir şey yapmam lâzımdı.
Yes. I needed a way of attracting your attention.
Bu çapta bir yaranın onu öldürmesi lâzımdı.
A wound like this should've killed him.
Yoichi'yi kurtarmam lâzımdı.
This is to save Yoichi...
Önce filmi çekmem lâzımdı.
I oughta do a cassette, to save time and breath.
Ama yine de, birinin bebek için yaşaması lâzımdı sanki.
Drowned together, and yet it Seemed like somebody should have Stayed around for the baby.
Aslında bu geziye hiç katılmamam lâzımdı.
I shouldn't even be going on this trip.
- Çamaşırlarım için lâzımdı!
- I needed that for laundry!
Narkotikten olabileceklere karşı mallarımı koyacak sağlam bir yer lâzımdı.
I needed a safe place to keep my stuff from would-be narcs.
Bunu bilmen lâzımdı.
You should know this.
Şimdi uyumuş olman lâzımdı.
You should be asleep by now.
Çünkü parayı almak için, suç ortağı lâzımdı.
Because to get the money, he needs an accomplice.
Seninle ulaşmam lâzımdı.
I needed to get a hold of you.
Evin bir yerlerinde bundan daha olması lâzımdı.
I must have more of these in the house somewhere.
- Para bu yüzden mi lâzımdı?
- That's what the money was for?
O hâlde neden para lâzımdı?
So why did you need it?
Yani haberi olmadan yapmam lâzımdı.
And I had to do all this without him knowing.
Para lâzımdı iki yıldır yoktun buralarda.
I had to make money, you know, while you were gone for two years.
Kaç dakika lâzımdı?
How long do you need?
Seni arayacaktım, dertleşecek biri lâzımdı, ama moralini bozmak da istemedim.
I was gonna phone you, but I didn't want to bring you down.
Ne lâzımdı?
What do you need here?
Bir şey mi lâzımdı?
Help you?
Köpek kulübesine seni koymak lâzımdı.
You know, you're the one who should be in the doghouse.
Bana göğüsle kalça lâzımdı.
I needed the TA for me.
- Kaç tane lâzımdı acaba?
- How many did you want?
Bir şey mi lâzımdı canımın içi?
- do you need something, sweetheart?
Anlayış göstermem lâzımdı, değil mi?
You gotta respect that, right?
- Şurada olması lâzımdı.
- It should have been at...
Burada sana ihtiyacımız var ve bir kapı lâzımdı.
We needed you here, we needed the door.
Çoktan gitmemiz lâzımdı.
We should have gone by now.
Silahını alması lâzımdı.
She needed to get her gun.
Ama parayı almam lâzımdı.
But I-I needed that money.
Ve itiraf için şahit lâzımdı.
Oh, and, uh, I needed a witness to the confession.
- Bir şey mi lâzımdı?
Something you need?
Gelip görmen lâzımdı.
You would have to see them.
Dedesine söylemem lâzımdı ama söyleyemedim.
You know, I should have told her granddad, but I didn't.