Maker перевод на английский
2,566 параллельный перевод
Bombacıyla görüştük.
We just interview with the bomb-maker seen.
Dürüst olmam gerekirse, beat yazma yeteneğiyle ilgili yalan söylüyordum.
I've been lying about his ability as a beat-maker, to be honest with you.
"K-19 : Tehlikeli Saatler".
"K-19, The Widow Maker".
Yakında yaratıcısına kavuşacak, ve becerebilirse ölmeden önce bir papaya günah çıkartacak.
He will meet his maker soon, and he would confess, if he can manage the words, to a pope before he dies.
Peki bir tür sıra dışı bomba imalatçısı tanıyorsak?
If only we knew some sort of unconventional bomb maker.
Hofstadter, aynı zamanda, dünyayı içeren. bu haritayı, ayrıca harita yapımcısının bir haritasını da içeren zihinsel bir geri besleme döngüsü olarak göz önüne alır.
Hofstadter regards this map of the world that also includes a map of the map-maker as a mental feedback loop.
Şimdi, size önemli bir sahte pasaportçu hakkında bilgi verirsem dikkatinizi çekeceğimi sanıyorum.
Now, if I had information of a maker of forged passports, I imagine that would be of value.
H, bu Soto, maske imalatçısı.
H, it's Soto, the mask maker.
Kötülük yapan gecelerin adamı.
The Mischief Maker, the Merry Wanderer of the Night.
Ve silahın yapımcısı?
And the weapons maker?
Bo Bazinski, yaratıcınla tanışmaya hazır ol!
Bo Bazinski, prepare to meet your maker!
Mısır patlatıcını nereye koymak istersin?
- And where do you want to put your popcorn maker?
Ne yani Sophie şimdi süper sarışın bir bomba mermisi mi?
Sophie's some kind of superhot blonde bombshell bomb maker?
Carol Cho ile tanışın. Kendisi Los Angeles, Kaliforniya'dan gelen Amerikalı bir film yapımcısı.
Meet Carol Cho, an American film maker from Los Angeles, California.
O Abu Nazir'in bombacısı, David.
He's Abu Nazir's bomb maker, David.
Seni dönüştürendi, değil mi?
He was your maker, wasn't he?
Seni, dönüştürücüm olmaktan feragat ediyorum.
I renounce you as my maker.
Bana 10 bin verdi ve yasal mobilyaci yapacagini soyledi.
He gave me 10 grand and he said he'd set me up as a legit furniture maker.
Çikolata parçacıklı. ve sonra da ters çevirmelisin.
- We got an ice cream maker. Chocolate chocolate-chip. You have to put a lot of salt in and cook the milk and add chocolate syrup and then crank it.
Başımın belası.
You're nothing but the trouble-maker.
Belki oralarda bir yerdedir, belki de çoktan hakkı rahmetine kavuşmuştur.
Maybe he's out here, or maybe he's already met his maker.
Evet, ama Mr. Wolfe, oyuncak yapanların hepsi uyuşturucu satmaya başlamıyor.
Yes, but Mr. Wolfe, your average doll maker just doesn't start selling drugs.
Bunu yapanın damgasını tanıyorum.
I know this maker's mark.
Ne işiniz var burada? Ne işimiz mi var?
- IT WAS BETWEEN THAT AND A BREAD MAKER.
- Yaratıcımla buluşmak üzereyim.
- I am about to meet my maker.
Evet ama IRA bombacısının bıçağının çantanda ne işi var?
Yes, but why do you have a knife used by an IRA bomb maker in your bag?
Bir IRA bombacısı öldürüp ondan aldım da o yüzden.
Because I killed an IRA bomb maker and I took it from him.
İşte kariyer böyle yapılır Kerry.
This a career maker, Kerry.
Tanrınla karşılaşmaya hazırlan.
Prepare to meet your maker :
Ses Davey Amcanın kahve makinesinden geliyordu.
That was Uncle Davey's espresso maker.
Dört : Liste yapıcı.
Four... "list maker."
Tanrım!
Maker!
Kaçış benim hatam ama ölmesini istedim ve Maker'a bunu başarmak için dua ettim.
The escape was my fault, but I wanted him dead. And I wished to the Maker I'd succeeded.
Hayır. Ben bir hayalciyim.
No, I'm a dream maker.
Hayalci?
Dream maker?
Kahve makinesini kapattığımızı hatırlıyor musun?
Did you remember to turn off the coffee maker?
Bu bir usturlap Louvainli bir usta tarafından yapıldı.
That's an astrolabe... made by a maker in Louvain.
Bu felaket iyi bir fırsat bir kariyerin olacak.
Oh, this is a hell of an opportunity- - a career maker.
Planınızı değiştirirseniz, size buzluğu olan bir buzdolabı alacağım ve şuraya koyacağım.
If you change the plan, I will buy you a refrigerator with ice maker, and put it right there.
Bu araba kendini üç kelimeyle tarif ediyor...
Wood : This is a car maker that defines itself in three words...
Yardley'de, beni işe almak isteyen, ince işler yapan bir marangoz var ; ama kendi aracımın olması lazımmış.
There's a cabinet maker in yardley Who wants to hire me, But he said I need my own wheels.
Bak, ben bir saat yapımcısıyım tanrı aşkına.
Look, I'm a clock maker, for God's sake.
Kısa metrajlı film yapımcısıyım.
I am a small time film maker.
Keşke bunu Orijinal Brazilya filmim... onun babası pizzacı'da pizzacının kızı rolünü... oynarken söyleseydin.
Well, I wish I would have known that when I played a pizza maker's daughter in the Telemundo original movie Her father makes the pizza.
Büyüyü yapanın.
The spell maker's.
Ödeviniz "The Widow Maker" dı.
Now, your homework assignment was "The Widow Maker,"
Diğer finans haberlerine geçelim. Wall Street Allcom Cellular'ın çip üreticisi Nolcorp ile özel bir kontrat imzalama aşamasında olduğu hakkındaki söylentiler ile çalkalanıyor.
In other financial news, wall street is buzzing with rumors that Allcom Cellular is now a front-runner for an exclusive contract with innovative chip maker Nolcorp.
Bir paket kahvaltılık gevrek gördüm...
I saw a box of Cheerios and a coffee-maker.
Zavallı Chun-sim yaradanıyla böyle karşılaşacak.
Poor Chun-sim will meet her maker like this
"Ben gayim."
This is a GayStyle ice-cube maker in the cock shape.
Tanrı aşkına!
Maker's blood!