Mane перевод на английский
289 параллельный перевод
Ama bu kabarık saç yelesinin altında bir hayvanın beyni yatıyor.
But beneath that shaggy mane of hair, lies the brain of a beast.
Benimki gibi bir yalak ve bıyıkları vardı.
Well, he had a mane and whiskers just like mine.
- Yelesinde zambaklar olan bir aslan! - Tut şunları.
- A lion with lilies in his mane?
Görkemli yelesi de gücünün işaretidir.
And the great ruff of his mane is the mark of his power.
Çöl insanları bilir ki aygırların da uzun yelesi güçlerinin işaretidir.
The men of the desert know that the long flowing mane of the stallion is the mark of his power.
Yeni biçilmiş tarla gibi!
Without a mane? Clean as a new-mown field.
Atının yelesinden 40 kafa derisi sallanır.
His horse had 40 scalps hung in its mane.
Dün kuyulardan su içen, siyah bir aslan gördüm.
I saw a black mane male drinking from a pool at sunset.
Altın dansçının parlak, kırmızı yeleleri, mavi gözleri ve mor benekleri vardı. Her yeri altındandı.
Golden Dancer had a bright red mane, blue eyes, and she was gold all over with purple spots.
Kimin öleceğini tam olarak bildi ve ölen adam kendisine bir şey yapmasın diye hasta taklidi yapan sağlıklı bir adamdı.
He knew it all accurately. And it turns out that the dying mane was only pretending so as to avoid torture. He was healthy.
Yelesini avuçla yeter.
Just grab a handful of mane.
- Evet hanımefendi bunu söylediğinizde tam şurada duruyordum ben oradayken atına doğru yöneldi, bende şuraya bir kaç adım ileriye geçtim.
- Yes, ma'am. I was standing right over here when you said it, and I was standing right out there on those front steps when he walked up the horse, grabbed a hunk of mane,
# Frikya kepleri #
I ought to have tried to save her mane,
Yelesine tutunun.
Hold on to the mane.
Ama bak sakalın var!
Hey, but you got mane!
Ya da yelesi.
Or a mane.
Onları, bir ayakları atın sırtında... bir bilek yeleye dolanmış vaziyette... atın boynunun altından ateş ederlerken gördüm.
I've seen them run with one foot on the horse's rump one wrist through a loop in the mane shooting arrows and guns under the horse's neck!
Bir yelenin içinde gizlenmiş bu ne güzellik!
What beauty is hidden in a mane!
Adım Isla.
My mane is Isla.
# Altın yelem rüzgarda uçuyor. #
My golden mane flies in the wind
Ortalıkta dolaşan nezle salgınına ve kötü hava koşullarına rağmen övgü dolu bir destan kaleme alan Hanbury Dapplenag!
Despite an attack of the sniffles and the handicap of a mane of unruly air composed a laudatory epic : Hanbury Dapplenag!
Manevra kabiliyeti ve menzili bu tip bir operasyon için çok uygun.
Mane they are bird health and scope of action for such Continue.
Yelelerine sıkıca tutun ve dizlerinle iyice yapış.
Hold on tight to his mane and grip with your knees.
Benim yelem, rüzgar da bile dimdik!
My mane, stiff in the wind!
Eminim bu güzel kadını kırmızı yelesi için seviyordu. Bu eğleniyor.
I'm sure he liked this beautiful woman for her red mane.
Uzun, siyah yelelerini sıkıca tutmuş ve şimşek gibi fırlayıp uzaklaşmışlar.
He grabbed hold of that long, black mane... and away they went, like lightning.
Bu yüzden, "Başla" demeden önce, yelesinden iyice kavra ki böylece seni havaya atamasın.
You can't do that, so you grab a handful of mane... just before he says,'Go,'so he don't outbreak you.
Şu yelesinden tutun.
Get him out of that mane.
Şeytan'ın Yelesi'nden biridir.
From the Devil's Mane.
Dikkatli ol, Afonia, senin yolun doğrudan Şeytan'ın Yelesi'ne varıyor!
Beware, Afonia, your road leads straight to the Devil's Mane!
İyi ama o Şeytan'ın Yelesi'ne çıkıyor!
But it goes to the Devil's Mane!
Şeytan'ın Yelesi'nden uzağa gidiyor.
It goes far beyond the Devil's Mane.
Şeytan'ın Yelesi'ne gitmekten korktuğun için mi?
It's because you're afraid to go to the Devil's Mane?
Nerede senin şu Şeytan'ın Yelesi?
Where's that Devil's Mane of yours?
Nerede şu yele?
Where's that Mane?
Ama Şeytan'ın Yelesi'nin yerini biliyorum.
But I know where the Devil's Mane is.
Bu bataklığı geçmek imkansız.
It's impossible to cross this swamp to the Devil's Mane.
Bizi Şeytan'ın Yelesi'ne gitmememiz için uyarmıştı.
He warned us not to go to the Devil's Mane.
- Alexei! Pekala, pekala... Yapacağım şey
What I'm going to do is erect a derrick at Devil's Mane and pump oil.
Benim de henüz vadem dolmamış görünüyor.
I seem not to be ripe for death yet. How far is the Devil's Mane?
Şeytan'ın Yelesi deniyor oraya.
It's called the Devil's Mane.
Şeytan'ın Yelesi konusunda bana inanmadığını düşünüyorum.
I see you don't believe me about the Devil's Mane.
- Şeytan'ın Yelesi'nde kazı yapmayacak mıydın?
- You not drilling at the Devil's Mane?
Sana inanmıyorum, Şeytan'ın Yelesi'nde kazı yapmaya asla cüret edemezsin sen.
I don't believe you, you'll never dare to drill at the Devil's Mane.
Dizginlerini yakala, yelesinden de bir tutam yakala.
Grab his reins, grab a little handful of his mane.
Haydi kaçırma fırsatı!
Grab her mane...
İlk önce birkaç kez saçımı yele gibi çekti.
The first few times he pulled on my hair... like a mane.
- Terziyle görüş.
- Mane the tailor.
Ben saçlarımı aslan yelesi gibi vahşice uzatacağım.
I'm gonna grow mine wild like a lion's mane. [LAUGHS]
At kılı mı, domuz kılı mı yoksa porsuk kılı mı?
Mane of horse, hair of pig or hair of badger.
# Saçlarını bir köpek berberine teslim etti #
To save her mane.