Many перевод на английский
109,870 параллельный перевод
Gemi kaçımızı hayatta tutabilecek?
How many of us will the ship sustain?
Sadece mühendisler için yerim vardı.
I only had so many slots for engineers.
Yalnızca bu kadar askere ihtiyacımız var.
We only need so many soldiers.
Neden bu kadar çok seans gerektiren bir şey seçtim diye merak ediyorum.
I'm wondering why I picked something that takes so many fucking visits.
Bana daha kaç kere sor...?
How many times are you...?
- Bu kadar çok insan olmasını beklemiyordum.
I didn't think there'd be so many people. It's all gonna be okay.
Kaç metrekare?
How many square feet?
Belki içkiyi biraz fazla kaçırdık ama...
Maybe we had a few too many drinks but it wasn't...
Ona kaç kere yardım ettim haberin var mı?
Know how many times I've helped him?
Çoğu Güney Koreli güzellikle başarıyı bağdaştırır.
Many South Koreans equate beauty with success.
Ya Su-bin Lauren'la birlikte olduğunu öğrendiyse? Doğal beyaz ırk özelliklerine sahip bir sarışın, Geonwoo'nun Su-bin gibi sevgililerini dönüştürmeye çalıştığı tipte.
What if Su-bin found out that he had moved on to Lauren, a blonde with naturally Caucasian features, like the one Geonwoo has pressed so many of his ex-girlfriends to have, including probably Su-bin?
Çok beğeni almıştı.
That one got so many likes.
Ne çok kişi geldi.
So many showed.
Siktiğimin yerinde çok fazla kitap var.
Too many books in that motherfucker.
Bu kampüste bu kadar ırkçı olduğuna inanamıyorum. - Evet. Kesinlikle.
I could not believe there's so many racists on this campus.
Mahallemizde çok fazla genç aile var şu an.
And there are so many young families in the neighborhood now.
Bu akşam bu kadar çok tanıdık sima görmek çok güzel.
It's a pleasure to see so many familiar faces here tonight.
- İlk ama son değildi.
- First of many.
Oğlum, hayatımda hiç bu kadar köle şarkısını art arda dinlememiştim.
I ain't never heard so many slave songs played back-to-back in my life.
Senin şarkılarınla kaç kez yaptık, bir bilsen.
Man, if you only knew how many times we did it to your songs.
Evde kaç kişi var?
How many people in the house?
Kaç çocuk var?
How many kids?
Bunu defalarca söyledim...
I've said it so many times...
Az önce kaç farklı kültürü sahiplendi bu?
[Sam] How many cultures did she appropriate in that set?
Sen kaç tane satabilirsin?
How many can you sell?
Yapacak çok işim var.
I have many things to do!
Bense bir sürü hastalık yüzünden çöktüm.
And I'm having a tough time with so many diseases!
Kim bilir etrafta ne kadar kamera vardır.
We have no idea how many cameras are around us now.
Depremlerde, savaşlarda tusunamide bir çok insan hayatını kaybediyor.
Earthquakes, wars, tsunami, so many people are dying.
Ne çok müşteri var.
So many clients?
Catherine seni çok kez uyardım.
I have warned you many times.
Şehirde bir çok açık tenli, akıllı adam var.
There will be many fair-skinned, smart guys in town.
Uyumlu olacağın çok fazla özelliğe sahipler.
But there are many other factors for a good match.
Bu kadar çözülmemiş problemin arasında bir de sana acı çektirmek istemiyorum.
I don't want to make you also suffer, along with so many problems without any solution.
Efendim, kaç yıldır evlisiniz?
How many years has it been since your marriage?
Çok siparişimiz var.
There are many orders.
Her şeye hasret kaldım.
I've starved for many weeks.
Otobüsle kullanamadığımdan kilometrelerce yol yürürdüm.
Since I didn't have change to travel by bus, I've walked for many kilometres.
Eğer gülümsemezsek Tanrı'nın bahşettiği bu nimeti israf etmiş oluruz.
If we don't smile, these blessings that God wants to distribute freely to many, would be wasted!
Dostum, donların üzerine lastikleri geçirmemişler, onları yollamam lazım.
Bro, they haven't fixed the elastic on many briefs that I've to deliver today.
Kerala'da kendimize ait çok işimiz vardı.
Back in Kerala, we had many buses, of our own.
Bir çok kap-tabak falan koyabiliriz.
We can arrange how many ever vessels in here.
Onun şirketi bize çok sipariş verdi.
Her company gives many orders to our company.
Sen de benden çok şey sakladın.
Didn't you hide many things from me?
Kaç yıldır burada çalışıyorsunuz?
Okay! How many years have you been working here?
Şirketten malzemeleri borç olarak alabiliriz.
We can get many materials from the company on debt.
Bunca yıl büyük şirketlerle çalışıp çok şey öğrendiniz.
Working for many big companies for all these years, what have you all earned?
O parayı bize güvenen diğer ortaklarımızla paylaşacağız.
We have to share it among many poor partners who trusted us.
Bu süre içinde bir çok kişiyle tanıştık.
We might have met many people during that time.
Yere çok yüksekten düştüğümde aklım başıma geldi ve yeni fikirlerim oluştu.
When I fell to the ground from a huge height, many of my lunacies were cured, and some new lunacies have begun!
Halkın "Yeter" demesi için daha kaç skandala katlanması bekleniyor?
How many scandals... should the public be expected to endure before they say, "Enough"?