Marijuana перевод на английский
1,717 параллельный перевод
Müvekkilimin esrar ekili bir evi olması onu katil yapmaz.
Just because my client owns a house in which marijuana was cultivated does not make him a killer.
Aslında jürinin kurbanın, müvekkilinizin 12 milyon değerinde esrar olan evine haciz koydurtmak isteğini duyması çok ilginç olacaktır. Bunu göreceğiz.
The fact that the victim put a lien on your client's house, a house containing over $ 12 million in marijuana, just might be of interest to the judge.
Cinayetle ilgili olarak böyle bir karar verdi. Mahkeme kocanın Westwood'daki evinde 12 milyon dolar değerinde esrar yetiştirdiğini bilmeden önce böyle düşünüyordu.
That was before the court knew about the $ 12 million worth of marijuana grown at your husband's westwood house.
A.B.D.'de marijuana yasal değildir, hatta meyveli kek içinde pişirilse bile çünkü bir tv spikeri işe gitmeden önce yanlışlıkla kahvaltıda o keki yiyebilir.
Marijuana is illegal in the United States, Even when baked into a blueberry muffin That someone might mistakenly eat for breakfast
DC'de tedavi edici marihuana kullanabiliyor musunuz?
Hey, do you guys have medical marijuana in DC?
Peki oturma odasında yetiştirdiği Hint kenevirlerini görmediniz mi?
Did you not notice the many marijuana plants growing in her living room?
Bu Marijuana.
It's Marijuana.
Bir sürü kişi var... bunlar... uyuşturucu bağımlıları, alkol bağımlıları ve veya marijuana, ve bu tip bağımlılar.
There's a lot of people... you know, that are... you know, hooked on drugs... hooked on alcohol, and... or-or marijuana, and they need this kind of addiction.
Esrar? !
Marijuana?
Bay Woodcock dolabımda esrar bulmuştu.
Mr. Woodcock found a brick of marijuana in my locker.
Fakat durum şu ki, kokain ve eroinin etkisi altındaydım, ayrıca marihuana ve LSD'nin de mantarlar ve ekstazi de var tabii. Bir de bilirsiniz bazen ufak bir kokteyl alırsınız... ve birden herşey! Bumm!
and marijuana and LSD and mushrooms and some ecstasy, and you know how sometimes you get that cocktail just right, and then there's just - boom!
Marihuana içemezsin.
You can't smoke marijuana.
Marihuana sattım.
I sold marijuana.
Bir sürü marihuana.
A shitload of marijuana.
Marihuana satmış.
He sold marijuana.
Marihuana satıcısıymış.
He was a marijuana dealer.
Vietnam'daki uyuşturucu sorunu marihuanadan daha ciddi.
The drug problem in Vietnam is more than marijuana!
Yetkililerin bildirdiğine göre büyük miktarlarda marihuana, eroin ve hapa el konulmuş.
The authorities say they have confiscated large quantities of marijuana, heroin and pills!
Arabada birkaç gram marihuana bulduk. Tabi kaldıkları dairelerde de.
The police seized several pounds of marijuana, hidden in the defendant's vehicle.
Bana esrar satmaya çalıştı.
Tried to sell me marijuana.
Sorunumu ot içmek tetiklediyse daha çok içmek geriye çevirmeliydi.
If smoking marijuana triggered my problem, smoking even more would reverse it.
Arka tarafta marihuana dolu bir baraka var.
There's a shed full of marijuana out the back.
Dünyada 200 milyon uyuşturucu kullanıcısı var. 160 milyonu marihuana.
There are 200M drug-users in the world 160M of them use marijuana
Ben de bir parça marijuana çekseydim, öyle selamlardım.
If I was rocking my lid, I'd tip it.
Mariuana adam!
Marijuana man!
Peki ya marihuana?
How'bout marijuana?
Arkada tarafta 4 yada 5 dönüm mariunan vardı değil mi?
You've been supplementing your income. What do you have, about 4 or 5 acres of marijuana back there?
Mariuanadan bahsediyoruz değil mi?
I think it's starting. We're talking about marijuana, right?
Sarı saç telinin ileri analiz sonuçları Bob Smith'i öldüren kadının marihuana kullandığını gösteriyor.
An additional analysis of the blonde hair tells me the woman who killed bob smith is a marijuana user.
Bob Smith'in yatağındaki, marihuana içen sarı saçlı kadını bulmalıyız.
We need to find our marijuana smoker who left that blonde hair in bob smith's bed.
Oh, bu marihuana.
Oh, that's marijuana.
Grubunuzda, tıbbi amaçlı marihuana içen hastanız var mıydı?
Any of the patients in your group use medical marijuana?
Ve şurada yetişen bitki, marihuana bitkisine benziyor.
And there happens to be a plant right over there that resembles a marijuana plant.
Todd Ryder. Geçen yıl esrar bulundurmaktan tutuklanmış.
Todd Ryder, arrested last year for possession of marijuana.
Mariuna yok.
No marijuana.
Garajdaydım ve sen dedin ki nasıl bir hayvan kendi töreninde marijuana tüttürür?
I was in the garage and you said, "what kind of animal smokes marijuana at his confirmation?"
Yurtdışına gitmiş, alışamamış ve marihuanaya başlamış.
He goes abroad, doesn't fit in and starts marijuana.
Ekstazi, marihuana, fenisiklidin.
Ecstasy, marijuana, phencyclidine...
Ekstazi, marihuana, fenisiklidin.
Ecstasy, marijuana, phencyclidine,,
Silah ticaretinden endişelenin esrar ticaretinden değil.
Worry about gun control, not marijuana control.
CANTA DOLUSU ESRAR BULMAK, MALIN SAHIBININ KAYITSIZ SILAH TASIMA KONUSUNDA CEKINCE YASAMADIGINI OGRETTI.
The thing we learned about finding a duffle bag full of marijuana is that the original owners usually aren't too worried about carrying unregistered handguns.
BELLI KI O IS YATTI, CUNKU O PARAYLA BIR CANTA DOLUSU ESRAR ALACAGIZ.
Obviously that's failed, because we're using them to buy a duffle bag of marijuana.
Ben tıbbi amaçlı marihuana yetiştireceğim. İnsanlara yardım etmek için.
I wanna grow medical marijuana to help people.
- Marihuana, o zaman?
- So no marijuana, then?
- Marihuana, evet.
- Marijuana, yeah.
Kocama marihuana satma.
Do not sell marijuana to my husband.
Artik marihuana yok.
No more marijuana.
Mariuana.
Marijuana.
Çöreklere dolar saçarım ama, bu halta hiçbir şey vermem, Geçiş uyuşturucusu mariuanadır.
Dollars to doughnuts, and I shit you not, that gateway drug was marijuana.
Okulda değil, arabasında küçük bir miktar esrar bulundurmaktan tutuklandı.
He was arrested for having a small amount of marijuana in his car, not in the school.
Onlar uyusturucu saticisi ve kokain de bulasti.
We found the seats which had marijuana and cocaine.