Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ M ] / Masada

Masada перевод на английский

3,928 параллельный перевод
Masada oynaştık zaten gitsek sakıncası olur mu?
Yeah, well, we've already been making out at the table, so do you mind if we go?
Bu masada 100 dolardan aşağı oynanmaz.
Let's say $ 100 minimum at this table.
Eğer fikrini değiştirirsen ben masada olacağım. Sadece ikiniz için hazırlık yapıldı tabii ki.
If you change your mind, it'll be there on the table, set for just the two of you, of course.
Arkadaşları ve akrabalarıyla nasıl da eğleniyor, şuna bak. Ben ise gelmiş burada, partnerim yalnızlık ile masada oturuyorum.
Look at her having so much fun with her family and her friends while I sit at the table with my partner, loneliness.
Bu akşam yemeği masada yiyeceğiz.
Tonight we're having dinner sitting at the table.
Sen ve oda arkadaşın hiç aynı masada yemek yemediniz. Hatta beraber yemek bile yemediniz.
You and your roommate never sat at the dinner table and had dinner together?
Bu masada oturamam.
I can't sit at this table.
Bu kadar büyük bir aksini ispat etme fırsatını masada bıraktığını hiç görmedim.
I've never seen you leave a rebuttal that fat on the table.
Bana derdi ki "Tatlım, eğer masada değilsen..." "... muhtemelen menüdesindir. "
He used to say to me, "Honey, if you're not at the table, you're probably on the menu."
Masada bir koltuk.
Access. A seat at the table.
Gözünüzün önünde, masada yapıyoruz.
We make it right here at the table.
Bu masada durmasını istediğim fazladan 200.000 dolarım vardı.
Just this afternoon, I had an extra $ 200,000 that I would have loved dearly to leave on top of this table.
Herkes yemeğe hadi. Tanışmaları masada yaparız.
Everybody let's eat, we'll ah, make introductions at the table.
Yemeğimiz masada, ışığımız yanıyor.
Food on the table, the lights still on.
Birazdan bu masada oturuyor olacağım elime bir kalem alacağım ve ülke tarihindeki en geniş kapsamlı vergi kodunu imzalayacağım.
In a moment, I will be sitting at that desk, taking up a pen and signing the most sweeping overhaul of the tax code in the nation's history.
O zaman masada yerini al ve bize yardım et.
Then take a seat at the table and help guide this.
Merhaba, masada Carpenters seven biri olduğunu duydum.
Hello, I hear we have a carpenters fan at the table.
Aynı masada oturuyoruz değil mi? Haydi ama! Lütfen!
please!
Üç masada birden oynuyordum... dördüncü masada... hayattaki tek amacı parasını dağıtmak olan birini buldum.
Look, I've been three-tabling. I find a guy on the fourth, who's acting like it's his life's mission to give all his money away.
Zarları masada kaydırmak yasak.
Shooter, you can't slide the dice.
Masada kim tek başına oturuyordu tahmin edin. - Marcus.
And who do we see sitting there alone at a table?
Sonra masada başka bir kapuçino ve boş bir sandalye olduğunu fark ettim.
And that's when I notice there's another cappuccino on the table and an empty chair next to him.
Masada teklif olmasa dahi okuyacağım.
I... I will even read if there's no offer on the table.
Büyük Herod, Roma askerlerine karşı Ölü Deniz'in üstündeki yüksek bir platoda Yahudi isyancıların son savunmalarını yaptığı bir dağ kalesi olan Massada'yı inşa etti.
On a high plateau, above the Dead Sea, King Herod the Great built Masada, a mountain fortress where Jewish rebels made their last stand against the Roman army.
O... hemen şurada Masada oturuyor.
Um, well, she's... she's just down there. Just at the table.
- Masada kalmazsam tabii.
Unless I die on the table.
Ve daha fazlasını harcadın. Paramız yok. Hepsini masada kaybettin.
And spent more We have no money you lose everything at the gaming table
Şuradaki masada birkaç arkadaşımla beraberim de gelip bir şeyler içersin belki.
Listen, I'm here with a couple of my friends over at this table here... in case you want to come over, grab a few drinks or something.
Bir şekilde oturmuşsam, o zaman sevimsiz biri olurdum. Çünkü neden Camilla diğer masada tek başına oturmalıydı ki?
So if I sat down anyway, well then I was a bitch because why should Camilla have to sit all alone at another table?
Yani, artık herhangi biriyle albüm anlaşmam yok, ama bir kaydım var, bunu hepinize veriyorum, ve kilisenin önündeki bir masada ve arabamda satış yaparak, ve Amazon'da, yani ne olursa olsun, en azından kendi doğrularımlayım.
So, I don't have a record deal anymore, but I do have a record, which I'll be giving to all of you, and selling at a table in front of my church and out of my car, and on Amazon, so, whatever happens, at least I was true to myself.
Gina'ya söyle birazdan masada boğazlanacak!
Well, tell Gina I'm gonna strangle her at the table!
Lütfen bilgisayarını dizine koymak yerine masada ders çalışmaya başla.
Please, start working on tables, not with the laptop always on your legs...
Şimdi, ilgilenir misin bilmiyorum ama bu işi senle yapmayı isterim. Ama masada öylece oturmayacaksın.
Now, I'm not sure if that's the kind of thing you'd be interested in, but I figured I'd put it out on the table.
Sonra cam masada sikişiriz sonra birbirimizin üstüne sıçarız.
Then we'll do a Pittsburgh Platter, Cleveland Steamer. We'll mix it up.
Bu masada oturdum!
I spent at this desk!
Masada kablo var. Bağla!
There's wire on the table.
Masada içki olduğunu biliyorum.
I know you had a drink at the table.
Masada benim yerime oturdu.
He sat at my place at the table.
Masada şans gerekli!
No, we need the talent at the table!
- Serena da aynı masada olacak.
Serena will be at our table, did you know?
Karısıyla birlikte bizim masada oturacak olması.
Inviting him and his Wife to our table.
Massimiliano'nun Serena ile aynı masada olması iyi olur bence.
It's important for Massimiliano to have Serena there.
Masada telefon var.
There's a phone at the desk.
Aslında masada oturuyor olurum. Masam da şurada durur.
Well, for one thing, I'd be behind the desk... and my desk would be over there.
Eller masada, dışarıda bir cevap arar gibi camdan dışarı bakarak.
You know, hands on the desk looking for an answer out that window.
Masada oturuyor değil mi?
He's at the table, isn't he?
Masada görüşürüz
I'll see you at the table.
Çocuklarım için masada yemek olmasını sağladın ve kalpten söylüyorum neye ihtiyacın olursa, adamım.
You kept food on the table for my kids, and I want to tell you from the bottom of my heart, anything you need, man.
Masada geriye doğru kaymanız gerek.
Um... I need you to slide back on the table.
Bir süre masada oturduk.
Sat with him for quite a while.
Birkaç aile fotoğrafı koydum. Bir de, masada duran o eski, tozlu gemiyi kaldırdım.
Oh, I just moved in some family photos and set aside that dusty old ship Fitz had on the desk.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]