Material перевод на английский
6,160 параллельный перевод
Organik materyali işle.
Process organic material.
Organik materyali yeniden amaçlandır.
Repurpose organic material.
Benim haricimde biri nasıl romantizmin onda bunaltıcı olduğunu düşünebilir ki?
How anyone besides me, could consider him romantic material is... It's stupefying.
Yeni bazı şeyler üzerine çalışıyorum.
I'm just working on some new material.
Yeni kitaplara ihtiyacım yok.
Oh, I don't need new reading material.
Ben Joseph Henderson ve verdiğiniz okuma materyalleri beni hayal kırıklığına uğrattı.
I'm Joseph Henderson, and I'm extremely disappointed with the reading material you've provided.
Yüklediğimiz malzemeler toplamda 10 ton kadardı.
There was probably about 10 ton of material, total, that we had to load up.
Çok fazla malzemeye el konulduğundan herkes, çok büyük bir suçlama olacağını düşünüyordu.
Because so much material had been seized, I think everybody thought that there would be a massive indictment.
- Londra'da iyi anlaşmalar yapıp ürünleri düşmana satmak isteyen işadamları var.
There are businessmen in London who are trying to buy up material to sell to the enemy.
Ve şüphe yok ki okutulacakları seçmeye sıra gelince,
And no doubt when it comes to choosing reading material,
Ayrıca, hiçbir maddi nesne ışık hızında veya ışık hızının üstünde seyahat edemez.
Also, no material object can travel at or faster than the speed of light.
Günlük yaşamda, atom ölçeğinde nesneler asla birbirlerine dokunmazlar.
In everyday life on our world, on the scale of atoms, material objects never really touch.
Hem güçlü hem esnek bir bitki molekülü evrildi fazlaca yükü taşıyabilen ve aynı zamanda rüzgarda kırılmadan eğilebilen bir malzeme.
A plant molecule evolved that was both strong and flexible, a material that could support a lot of weight, yet bend in the wind without breaking.
Bir cinayet davasında tanık hatta şüpheli bile olabilir.
He's a material witness in a murder, possibly even a suspect.
Ama ikimiz de biliyoruz ki bu hanımda bahsettiğimiz kumaş yok.
But we both know, this one ain't First Lady material.
Doğaçlama bir konu değil.
This isn't winging material.
Maddenin yoğunluğu o kadar artırıldı ki milyonlarca molekül tek bir moleküle dönüştü.
The material's density is increased so much that. ... millions of molecules become one single molecule.
Bu yüzden bu madde hiçbir enerjiyi emmiyor.
This material then does not absorb any energy.
Hayır ama 1700'lerde tahtayı inşaat malzemesi olarak kullanmayı bulduk.
No, but in the 1700s, we kind caught on to the idea of wood as a building material.
Bak, tutulduğu zaman, ki belirli ölçüde kullanıcıya ulaştığında tutulacak Pied Piper telif hakkı olan bir eseri ihlal edip etmediğini görmek için tüm dünyadaki kayıtlı müzikleri tarayıp eşleştirme yapacak.
Look, when it blows up, and it will once it reaches a critical mass of users, Pied Piper will be able to search the whole world of recorded music to find out if there's a match to see if you're infringing on any copyrighted material.
İnsanları görmediğini, malzemeyi gördüğünü söylemiştin.
You said he doesn't see people, that he sees material.
Bu dört yem Will'in evinde bulduklarımızla neredeyse aynı tamamen aynı insan kalıntılarından yapılmış Abigail Hobbs, Donald Sutcliffe, Marissa Schuur, Georgia Madchen.
These four lures are almost identical to what we found in Will's house, made with material from the exact same human remains. Abigail Hobbs, Donald Sutcliffe, Marissa Schurr, Georgia Madchen.
Evet. Şahane şeyler var.
There's great material.
Bir takım alçı zerrecikleri ve bir çeşit pembe ipliksi elyafla kırıcı madde buldum.
I found some specks of plaster, and some filamentous fibers of pink, refractile material.
Tikhonov eline verilen şeyleri kullanmıştı.
Tikhonov was given ready-to-use material.
Herşey finansa ve paraya bakıyor.
Everything is about the material side of things : money, finance.
Gezegende toplanan ilk zenginlikler maddenin bir sonucuydu.
You know, the first great fortunes that were amassed on this planet were a result of the material, the wealth that God put in and on the Earth.
Tek yapman gereken yeni malzemeyi kullanmak.
All you have to do is get through the new material.
Bazı noktalarda reddit kaosun sınırında diyebiliriz. Bir yanda insanların siyaset, teknoloji ve haberleri tartıştığı bir mecrayken diğer yanda iş yerine uygun olmayan, saldırgan materyallere de sahip.
reddit kind of just borders on chaos at some levels, so on the one hand it's a place where people discuss news of the day, technology, politics and issues, and yet there is a lot of kind of Not Safe For Work material, offensive material,
Laptop'ımın içinde önceki işimden kalma gizli kaynaklarım duruyordu. En büyük önceliğim kaynaklarımı güvende tutmaktı.
I had confidential material from sources from my previous work on my laptop, and that is, above all, my priority - -is to keep my sources safe.
- Evet, kesinlikle. Ulusal güvenlik, interneti kapatmak için bahane edilemez. Mısır, Suriye ve diğer ülkelerde duyduğumuzla aynı şey.
Yes, definitely, I mean this notion that national security is an excuse to shut down the internet, that's exactly what we heard in Egypt and Syria and all these other countries, and so, yeah, it's true, sites like WikiLeaks are going to be putting up some embarassing material
Battaniye parçası.
It's blanketing material.
Her biri yaklaşık 20 kg ağırlığında ve şiddetli patlayıcı özelliğe sahip.
Each bomb has about 50 pounds of high explosive material.
Maddi şeylere pek önem vermediğini?
That you're not hung up on material things?
Peki ya acı çekmek istiyorsak ve saf beklentideki eziyet bunun mükafatıysa?
So what if we're willing to suffer and inflict pain at the mere prospect of material reward?
Askeri destek, maddi destek gelmiyordu.
The military support, the material support, was not coming.
Nöbetçi ruhu var mı sende evlat?
You think you're guard material, kid?
Bu New York çok satanlar malzemesi.
It's New York times best-seller material.
-... oynayacaksın, Oliver?
Are you really going - His answers could entail classified material. - to play that card, Oliver?
Sen önemli bir tanıksın.Hiç bir yere gitmiyorsun.
You're a material witness. You're not going anywhere.
Bebeğimin elbisesi en sevdiğim fakat bir türlü bulamadığım elbisemle aynı kumaştan yapılmış.
My doll's shirt is the same material as my favorite dress that I can't find.
Senin tedavindeki kaynak materyalleri sormaya başlayacak diye endişeleniyorum.
I'm worried he's going to start asking questions about the source material for your treatments.
Odaklanması daha kolay oluyor, ve seçtiğim sanat formu ne olursa olsun bana harika bir malzeme veriyor.
It's easier to focus, and it'll give me great material for whatever art form I choose.
Sence yeni mazlemeye mi ihtiyacım var?
And you think I need new material?
Önemli bir madde.
It's important material.
Şey, senin malzemelerinde kesinlikle, Rushmore Dağı'ndan değil, biliyorsun.
Well, you ain't exactly Mount Rushmore material yourself, you know.
Şaplak materyalimi almalıyım.
I need my spank material.
- Biz baş tanıklarız.
- We're material witnesses.
Adli bilişim Bay X'in el yazısıyla diğer, KGB'den elde ettiğimiz materyali karşılaştırdı ve güçlü bir benzerlik buldu.
Forensics compared Mr. X's handwriting with other KGB-generated material that we intercepted, and... there's a strong resemblance.
Lonetree'nin muhbir dosyalarına ya da diğer güvenli materyallere ulaşabilmesinin yolu yok.
There's no way Lonetree could have gotten access to any asset files or other secure material.
Fakat böyle bir niyetinin olduğunu düşünmek bile saçma.
then, okay, now it seems like criminal violation because you are commercially trying to exploit this material, but it's kind of crazy to imagine that that was what he was doing.