Mehdi перевод на английский
173 параллельный перевод
Kendine Mehdi diyordu, beklenen biri, çöl kabilelerini kendi etrafında toplamıştı, ve kutsal savaş çağrısı yapıyordu.
He called himself the Mahdi, the Expected One... and he gathered about him his desert tribesmen... and he cried out for holy war.
Mehdi onu üzerine çekti, ve yine... ve yine.
The Mahdi led him on and on... and on.
Hayır ve bereket Elçi Muhammed'in üzerine olsun, Beklenin kişi Mehdi olduğum için benimle konuşarak bana emretti. ( Hz. ) Muhammed ailesinin soyundan geliyorum.
My Lord Mohammed, blessings and peace be upon him... commands me to speak... for I am the Mahdi, the Expected One... and I am sprung from the forehead of the family... of my Lord Mohammed, blessings be upon him.
ve tüm İslam dan hiç kimse bu muzaffer anlarda benim beklenen biri olduğuma inansın. Gerçek Mehdi.
And let none in all Islam, from this victorious hour... believe I am other than the Expected One- - the true Mahdi.
Mehdi ve adamları kutsal bir savaş veriyorlar.
The Mahdi and his men were fighting a holy war.
Mehdi Sudan da görülmüş en sıradışı kişi.
The Mahdi is the most extraordinary man... the Sudan's ever seen.
Ve eklemeliyim ki : Mısır'ın varlığı ne olacak Eğer Mehdi Hartum'u ve Hartum cephaneliğini ele geçirirse?
And I must add what will become of Egypt... if the Mahdi occupies Khartoum and the Khartoum arsenal?
Mehdi'ye karşı bir İngiliz'in bile yaşamını harcayamam.
I wouldn't spend one British life... to oppose the Mahdi, not in the Sudan.
Efendim, O Mehdi ile baş edemez, Bir kutsal savaşlada, ve 10,000 Remington tüfeğiylede.
He didn't face a holy war... and he didn't face 10,000 Remington rifles.
Mehdi beni Nil'den aşağı yolladığında, hükümet acı içinde bakacak ve majestelerine, din adamlarına ve kölelik karşıtı halka " Evet, Gordon'u gönderdik.
And when the Mahdi floats me down the Nile... the government will assume a pained expression... and say to Her Majesty and the churchmen... and the anti-slavery people, " We sent Gordon.
Bugün Mehdi'ye bağlı olan beylerin çoğu eskiden Zübeyir'e bağlıydı.
Ioyal to the Mahdi today used to be loyal to Zobeir.
Raporunda Mehdi'nin adamlarının yamalı cübbe giydiğini söylemiştin.
In your report you said that the Mahdi's people... wore jibbers covered with patches.
Muhammed el-Hayır, cani, Mehdi'ye dönüştü, kıyı boyuncaki tüm kabileleri kendine bağladı.
Mohammed al Khalia, the villain, he has gone over to the Mahdi... taking all the tribes along this shore.
Silahlarını Mehdi'den mi aldılar?
Did they get their guns from the Mahdi?
Eğer hükümet Hartum'dan kuzeye 650 km boyunca nehrin iki yanında ki Mehdi'ye bağlı kabilelerin şimdiye kadar silahlandırıldıklarını bilseydi...
If the government had known that by now... there'd be armed Mahdis tribes on both sides of the Nile... 400 miles north of Khartoum- -
Dur. Mehdi'nin şu an ki kampını benim için bulmayacak mısın?
Will you first find out for me... where the Mahdi's camp is at present?
Mehdi adlı Muhammed Ahmed'e haber yolla, ve ona söyle, Sudan genel valisi Gordon Paşa kampına geliyor.
Send a messenger to Mohammed Ahmed... who is called the Mahdi... and tell him that Gordon Pasha... Governor General of the Sudan, has entered his camp.
Çin İmparatoru ne zaman bir kafir olmayı bırakıp, ve beklenen birini, beni, gerçek Mehdi olarak kabul ettiğinde, o zaman böyle bir hediyeyi kabul etmekten mutluluk duyacağım.
When the Emperor of China ceases to be a non-believer... and accepts me, the Expected One... as the true Mahdi... then I shall be happy to receive such a gift.
Ama Mehdi'yim, beklenen biri.
But I am the Mahdi, the Expected One.
Mehdi ile beraberdin.
You have... been to the Mahdi.
Mehdi'nin hiç farkı yok.
The Mahdi's no different.
Suyu bıraktığımız zaman, şehir bir ada olacak. Şayet Mehdi nehri geçip buradan saldırırsa, hendek saldırıları önleyecektir.
Now, when it's flooded, the city will become an island... and if the Mahdi crosses the river... and attacks from out here, the ditch will stop any charge.
Mehdi'nin bunu bekleyeceğini sanmıyorum.
I don't think the Mahdi's waiting for that.
Bir casus Mehdi'nin şafakta saldıracağının haberini getirdi.
A spy brings news the Mahdi is attacking him at dawn.
Nil Mehdi'nin saldırısı için çok yüksek.
The Nile's too high for the Mahdi to attack.
Mehdi Hicks'den ele geçirdiği silahları getittirdi.
The Mahdi's brought up the guns he captured from Hicks.
Hangi amaca hizmetle... Eğer Wolseley geç kalıp, Mehdi saldırırsa... Oh, daha kötü ölümler var.
What purpose is served if Wolseley's too late... and Mahdi attacks?
Bu kıyılardan sonrası Mehdi'ye bağlı kabilelerin kontrolünde, yani ayaklarınızı uzatarak keyfini çıkartın.
We'll refuel. Beyond here, the shore is held solidly... by Mahdi's tribesmen... so you better go ashore and stretch your legs.
Mehdi ve ben, nehrin karşı kıyılarından birbirimize baktık. Kendimize güvenerek birbirimize saldırdık.
The Mahdi and l--we look at each other across the river... we assault each other with assurance.
Gordon Paşa, kendimiz ve halkımız adına sizin korumanızı kabul ettiğimizde, Mehdi ruhlarımızı lanetledi. Korkmuyoruz.
Gordon Pasha, when we accepted your protection... for ourselves and for our people... the Mahdi marked our souls for damnation.
Mehdi'nin tarafına geçmeyi mi öneriyorsunuz? Hiçbir şey önermiyoruz.
Do you propose going over to the Mahdi?
Mehdi olarak tanınan Muhammed Ahmed'in, koruması altına girmekte serbest olacaklardır.
All inhabitants of the city who wish to leave... and seek the protection of Mohammed Ahmed... known as the Mahdi... will be free to do so.
Diyelim ki Mehdi bana sahte haber yolladı, niye askerlerin geldiğini söylesin?
Anyway, if the Mahdi wanted to send me a false message... why would he say the soldiers were coming?
Mehdi sizden çadırına gelmenizi istedi.
The Mahdi asks you to come to his tent in peace.
Şeyh Ali İbrahim arkadaşım ve büyük emir, Muhammed el-Hayır, beklenen gerçek Mehdi olarak beni tanıdığını kabul etti.
Sheikh Ali Ibrahim has been induced... by my friend and great emir Mohammed al Khalia... to acknowledge me as the Expected One... the true Mahdi.
Gordon'un ölümünü takip eden aylarda Mehdi de öldü.
Within months after Gordon died, the Mahdi died.
Şu tıbbi malzeme kutusunu getir Mehdi.
Get that case of medical supplies, Mahidi.
- Adı Mehdi.
- Named Mahidi.
Mehdi'ye telgraf çektim.
I sent Mahidi a wire.
Mehdi'nin nerede oturduğunu bulduk.
- Very. Sir, we found out where Mahidi lives.
Mehdi'yi görecek olursanız, Çinhindi'nden arkadaşlarının onu aradığını söyleyin.
If you see Mahidi, tell him some friends from Indochina were looking for him.
Senin sorunun Mehdi... hala Fransız ordusunda olduğunu sanman.
The trouble with you, Mahidi is you still think you are in the French army.
- Mehdi'nin bundan haberi var mı?
- Does Mahidi know about this?
- Ama Mehdi... - Merak etme.
- But Mahidi was given...
Mehdi'ye kendim açıklarım.
- Don't worry. I'll explain to Mahidi myself.
Mehdi'yi o Vietnamlı subayla konuşurken görecektin.
You should have seen Mahidi tell that Viet officer.
Tercüman, Mehdi'nin teröristlerin başı olduğunu söylüyor, ama...
The interpreter says that Mahidi is head of the terrorists but...
Mehdi teröristlerden ayrılıyormuş komutanım.
Mahidi is quitting the terrorists, sir.
- Bu kadın Mehdi'nin yerini biliyor. - Neredeymiş?
- This woman knows where Mahidi is.
O zaman Mehdi'yi tanırsınız.
Then you knew Mahidi.
Mehdi zor günler geçirdi.
Mahidi was given a hard time.