Menü перевод на английский
781 параллельный перевод
Uh, Limited Time Only * menü mü?
Uh, Limited Time Only menu?
Menü efendim?
Menu, sir?
Menü yabancı dilde yazılmış.
The menu's in a foreign language.
Ayrıca Bayan Marley'in kahyası birinci sınıf bir menü hazırladıklarını söyledi efendim.
And besides, Mrs. Marley's butler tells me that their new cook is really first-class, sir.
Young'da 150 sayfalık menü vardı.
Young's used to have a menu, 150 pages long.
Fix menü mü? Yoksa farklı birşeyler istermisiniz?
The dinner, or a la carte?
Fix menü.
The dinner.
Menü iştah açıcı görünüyor.
The menu looks good.
Belki de menü üzerinde birlikte çalışabiliriz.
Perhaps we could work on the menu together.
Bir menü rica ediyorum.
Will you send up a menu?
Amerikalı müttefiklerimizin şerefine hazırlanmış indirimli menü.
An American blue plate lunch in honor of our great American allies.
The Mariner's. Menü?
The Mariners.
- Hepsi bu değil.menü burada.
Not one more. Here's the menu.
Menü'yü rica edeyim.
Please give me the card.
Menü bende kalsın.
Please don't pull the card.
Menü sınırlı yemek içeriyor. Yine de çok lezzetli ve çok iyi dengelenmiş bir menü.
The menu is limited... but very tasty and beautifully balanced.
- Defiant'tan geliyorum. İki çay menü lütfen.
H.m.s. defiant, two set teas, please.
İki çay menü Doris.
Two set teas, doris.
Demedi demeyin, bir yerde fiyat içermeyen bir menü olduğunda ben hep sinirlenirim
I tell you, I always get nervous when a place has a menu that doesn't include the prices.
Çok özel bir menü hazırlamalısın.
You should do a special menu.
Benim çok harika bir menü fikrim var.
I've got a great menu idea.
- Bir menü rica edeyim lütfen.
I'd like a menu, please.
Kocaman menü.
Big menu.
Eğer menüler öğle yemeğine yetişmese bile sorun değil, ziyaretçiler menü hazır olana kadar resimlere bakabilirler, haksız mıyım?
If the menus are late for lunch, it doesn't matter, the guests can look at the picture till they are ready, right?
Ekmek ve peynirle, bir de menü gönderirim.
I'll send you up a menu with your bread and cheese.
Üç adet menü lütfen.
Three menus, please.
Menü lütfen.
The menu.
Şefin herkese içgüdüleriyle menü oluşturduğu restoran?
The place where the chef composes your meal using his intuition?
Hepsi menü usulü.
Hey, this is all а la carte.
Bana tavuk menü alır, beni yüzmeye götürür, şakalar yapardı.
He used to buy me a chicken dinner and take me swimmin'and tell me jokes.
Ne hoş bir menü.
Well, what a delightful menu.
André menü hakkında oldukça bilgi sahibiydi.
André seemed to know an awful lot about the menu.
İşte menü.
Here's a menu.
- Menü?
- Menu?
Menü kartına bakın. Tekrar geleceğim.
Why don't you look at a menu and I'll be right back?
Bugünkü menü burada. Tamam mı?
Here's today's deals.
Bir çizburger menü.
One cheeseburger platter.
- Sana özel bir menü hazırladım, David.
- I planned a special meal for you, David.
Menü seçenekleri sade ramen ve domuz etli ramen olmak üzere iki çeşit olacak.
The menu will only offer plain noodles and pork noodles. Agreed?
Aman Tanrım! Bu bir menü!
OH, MY GOSH, HERE'S A MENU.
Bu menü, Kate'le benim, bir zamanlar keşfettiğimiz eski bir restaurant'a ait.
LOOK, IT'S AN OLD MENU... FROM THAT LITTLE RESTAURANT WE DISCOVERED.
- Menü nasıl?
- How is the menu?
Pembe bir menü.
A pink menu?
Bugünkü menü... güveçte ton balığı.
Today's menu... is tuna-walnut casserole.
Maguire'ın sorularını menü okur gibi yanıtladınız.
You answered Maguire's questions like you were reading off a menu.
Bütün menü.
The full menu.
Çok çeşitli seçeneklerden oluşan bir menü seçmeye çalıştım Komutan.
I have attempted to select a menu with a variety of dishes, Commander.
- Menü.
- Er, the menu?
Menü mü?
A menu?
- Menü!
- Menus!
- Gidip yemek için menü hazırlamam gerek. - Bunun her anına bayılıyorsun.
- I gotta go pick out the menu.