Mirror перевод на английский
7,397 параллельный перевод
Aynaya bakıyorum ve artık kim olduğumu tanıyamıyorum.
I look in the mirror, and I don't even know who I am anymore.
Yeterince gelişmiş bir uzaylı medeniyet bu kolonileşme sürecini yansıtabilir bence.
And I think a sufficiently advanced alien civilisation would mirror this process of colonisation.
Buradaki esas zorluk asit konsantrasyonu miktarını tutturmak. Bunun için maktulün ağırlığıyla orantılı ağırlıkta domuz eti kullanmak gerek.
Our real challenge here is getting the acid concentration just right by getting the right piece of pork to mirror the relative mass of the actual victim.
Aynaya bak.
Look in a mirror.
Aynaya bakmak gibi derdim ama sen çok solgun ve zayıfsın.
I'd say it's like looking in a mirror, but you're so pale and weak.
Her zaman ilk 3 sırada oturuyor, benimle aynadan göz teması kuruyor ve her şey de böyle başladı zaten.
She always sits in the first 3 rows, makes eyes at me in the mirror, and that's how it started.
Olmaz... sakın dokunma aynanın arkasında saklanan canavardan korkuyorum.
No don't touch it, I'm afraid of the monster that hides behind the mirror.
Biraz da yan aynadan geliyor.
Catching a little something off the side mirror.
Bu sabah senin kolunu kestiğin ve aynayı yumrukladığın kayıt ile uyandım.
I woke up this morning to a tape of you slicing your arm open and punching the mirror.
Tam karşındadır, aynada ona bakarsın ama ne olduğunu bir türlü göremezsin.
They're right in front of you, staring at you in the mirror, and you didn't even see them.
Sarhoş bir denizcinin kollarında gazete manşetlerine düşeceğimi falan mı zannediyor ki?
Does she think I'm going to end up on the front page of the Daily Mirror in the arms of a drunken sailor or something?
Ve dünya bir ayna gösterir.
And the world held up a mirror.
Ayna, tarak, diş ipi, mavi bir havlu ve sarı banyo paspası.
- A mirror, a hairbrush, floss, a blue towel and a yellow bathrobe.
Kabusların başladığında, aynada kendine bile bakamayacağın kadar kötü hale geldiğinde beni ara.
You know when the nightmares... when they get so bad you can't look at yourself in the mirror no more, you give me a call.
â ™ ª Ayna, ayna, duvarımda... â ™ ª
♪ Mirror, mirror, on my wall... ♪
â ™ ª Göz alıcı gördüm seni aynada ™ ª â ™ ª Seni görmek için ne yapmalıyım?
♪ I see you staring in your mirror ♪ ♪ what will it take for you to see? ♪
- Daha değil.
- Not yet. Give me that mirror.
- Orada bir oda var. - Sen aynadan görebilirsin. - tam olarak hangisi
" There is a room in which You can see through the mirror which is exactly equal to our bedroom, but everything is upside down.
- Alice, olduğunu bir zaman - Ve aynanın diğer tarafına geçti. - Yavaşça aynalı odanın içine
In Alice was one time the other side of the mirror and jumped gently into the room of mirrors. "
İkiniz bi bakarmısınız aynaya,
Look at that couple in the mirror.
Aynaya dikkat.
- Watch the mirror.
Yaklaştırınca, aynada göremediğin şeyleri görebilirsin.
You zoom in, you find the shit you can't catch in the mirror.
♪ Kirli çift taraflı aynanın önünde beni buldular ♪
♪ In front of a dirty double-mirror they found me ♪
Dedem vefat ettiğinde, büyükannem evdeki bütün aynaları örtmüştü.
I remember when my granddaddy passed, my grandma went around and covered every mirror in the house.
Hiç aynada kendine baktın mı?
Did you ever take a look at yourself in the mirror?
Yakın zamanda aynada kendine baktın mı?
Have you looked at yourself in the mirror lately?
Bir saniye az önce aynada garip bir şey gördüm.
Hold on a sec. Nothing, I just saw something weird in the mirror.
Tam bu kadın geçerken, aynaya bakın.
Right as this lady walks by, look in the mirror...
Aynada.
In the mirror.
Aynaya bakın.
Look in the mirror.
Şu aynaya bak Charlie Brown.
Look into this mirror, Charlie Brown.
Aynanın önünde yaptık.
We did it in front of the mirror.
Aynaya bakan oldu mu?
Has anyone looked in the mirror?
Yalan söyleyen bir aynayı kim sevmez ki, değil mi?
Who doesn't love a mirror that lies, right?
Ayna neden burada?
Why is the mirror here?
- Bir ayna bul.
Find a mirror!
Saatler içinde Sun, The Mirror, News Of The World gazetecileri tüm odaları doldurmuşlardı.
Within hours there were Sun, The Mirror, .. News Of The World journalists booked up in every room.
Konuşulan her şey The Sun ve The Mirror'daydı.
Every single conversation that happened ..was in The Sun and The Mirror.
Neden hala bu aynayı istiyorsun bilmem.
I don't know why you want this mirror.
Keşke daha iyi bir aynamız olsaydı, Çavuş.
I wish we had a better mirror for you, Sergeant.
Dışarıda bir ayna ağacı var.
There's a mirror tree outside.
Dışarıda sahiden bir ayna ağacı var.
There is a mirror tree outside.
Bornoz, terlik, traş takımı, tarak, ayna okuma gözlüğü adam akıllı bir sandalye istiyorum. Başka ne vardı?
I'd like a bathrobe, slippers, a shaving kit, comb, mirror, um, reading glasses, a decent fucking chair- - and, um, what else?
Aynaya doğru bakıp onun adını söylediğin oyun mu?
What where you stare into the mirror and say her name?
Aynaya her baktığında beni göreceksin.
Every time you look in the mirror, you will see me.
Bugün erken saatlerde oğullarımla beraber Mirror Gölü'nün yakınlarında yürüyorduk ve yanan bir yığına denk geldik.
Um, I was walking with my boys um, near Mirror Lake earlier today and we came across a burning pile.
Eğer saçına bakmak istersen, çantamda ayna var.
There's a mirror in my bag if you need to check your hair.
Hiç bir aynada, kendiniz gibi, gördün mü?
Have you ever seen yourself, like, in a mirror?
İlk olarak, aynada çirkin yüzünü bakmak, sonra konuş.
First, take a look at your ugly face in the mirror, then talk.
Kendi meselelerin yerine... onun sorunlarına fazla odaklanıyorsun.
You're probably focusing on her problems... instead of looking in the mirror.
Aynalarda canavar falan olmaz aşkım.
There are no monsters in the mirror my love.