Monitor перевод на английский
4,203 параллельный перевод
Uluslararası Adalet İzleme adlı bir İnsan Hakları Örgütü kanalıyla gelmiş.
He was sponsored coming over ; human rights organization called Justice Monitor International.
Tamamlandığında geniş ağ bantlarıyla enerji üretimini izlemek ve gerçek zamanlı kullanımına imkân sağlayacak...
When completed, it will employ existing broadband networks to monitor energy production and usage in real-time.
Güvenlik kameraları evi ve araziyi sürekli izler.
Surveillance cameras monitor the house and grounds at all times.
Temizleniyordum, paletimi bırakmaya hazırdım, bir günün işi bitmişti, ve monitöre baktım.
I was cleaning up, and getting ready to put my palette away, call it a day's work, and I Iooked up at the monitor.
Birkaç saat gözlemledikten sonra karar veririz.
We'll monitor her for the next couple of hours and then decide.
Bilişimden bütün kanalları takip edebilriim.
I can monitor the entire broadband spectrum from there.
Bahse girerim sen nöbetçi öğrenciydin, değil mi?
I'll bet you were a hall monitor, weren't you?
Bakın, girip çıkan herkesi denetlemeliyiz.
Look, we need to monitor everyone coming in and out.
Böylece aramaları ve mailleri görüntüleyebileceğim. Donanım, sunucular ve sisteminize girmeye çalışan biri olmuş mu onu kontrol edeceğim.
So, I'll monitor your calls and e-mails, check your hardware and servers, to see if anyone's tried accessing your systems.
İpucu için sosyal medyayı gözlemlemeliyiz.
We should monitor social media for any leads.
Onu araştırabilir miyiz?
Can we monitor her?
O çevredeki herkesle konuştuk ve binalarını gözlemlemelerini söyledik.
We've talked to everyone in the community and monitor their premises.
- Neden Victoria'yı izliyordunuz?
- Why did you monitor Victoria?
Pekala.
[Monitor beeps] Okay.
- Ekran.
- Monitor.
Shay, ekranı getir.
Shay, grab me the monitor.
Ambulansa alıp monitöre bağlayın.
Get her into the ambulance, get her on a monitor.
Elden sadece seni izleyip bunun geçici olduğunu ummak gelir.
All we can really do is monitor you and hope that this is temporary.
Soruşturmayı takip ediyorduk. Böylece NYPD Rus mafyasına yanaşarak operasyonu ortaya çıkarmayacaktı.
We needed you to monitor the investigation so N.Y.P.D. didn't get too close to the Russians to compromise our operation.
Kalp monitörünü açın, lütfen.
Turn up the heart monitor, please.
Masandan takip edebilirsin.
You can monitor from your desk.
Ben monitörde onu alırsınız.
I'll get him on the monitor.
( monitör bip sürekli )
( monitor beeping steadily )
Burada, Starling'de önemli bir haber günü olmasını sağlayan bu iki büyük olayı takip etmeye devam edeceğiz.
Obviously we're continuing to monitor both of these major stories in what has become a significant news day here in Starling.
Büyük ekrana ver.
Uh, put it on the big monitor.
Ekrana yansıt, Eric.
Put it on the monitor, Eric.
Güçlerini gözlemlerken hayati organlarını da kontrol edeceğiz.
We're here to monitor your vitals while we observe your powers.
Sana, tanılayıcı bir kıyafet yapmak için ölçülere ihtiyacım var böylece sahadayken yaşamsal verilerini gözlemleyebiliriz.
I need measurements to build you a diagnostic suit so we can monitor your vitals in the field.
Bana ne veriyorsun?
- ( monitor beeping steadily ) - What are you giving me?
Yaşam belirtisi olan birini takip edin. "
Go monitor somebody who's actually got vital signs. "
Evi görüntülemek için lazım olan tüm ekipmanı yanına al.
Bring all the tech you need to monitor the house.
Gözetlemede diyorsun yani tüm güvenlik sisteminin haritasını çıkart.
And by monitor you mean, uh - Map the entire security system.
Onlara bakmak, gözlemlemek zorunda.
He has to tend to them, monitor them.
Takip monitörünü çıkarmış ve şarja koymuş.
He took off his ankle monitor and is keeping it charged.
Hatta bir link yolladın bilek monitöründen nasıl kurtulacağı ile ilgili.
You even sent him a link showing him how to remove his ankle monitor.
Seni Tim'e bağlayacağım ki yaşamsal değerlerini izleyebilsin.
I'll set it up with Tim so that he can monitor your vitals.
Stephen'ın yaşamsal değerlerini izlemeye hazırım.
Online to monitor Stephen's vitals.
Tahmin ettim, o yüzden olaya daha yakın olmak için geldim.
I assumed as much, which is why I've relocated to better monitor the situation.
Şu anda değerleri sabit, ve Dr. Edwards ultrason ile onu takip edecek.
Currently, her vitals are stable, and Dr. Edwards will continue to monitor her via ultrasound.
- Evet. Bir moderatör olarak, açılan başlıkları izleyip,
And as a moderator, you monitor the topic threads,
Kalp monitöre göre normal.
The heart is normal according to the monitor.
Çeneni kapa, monitöre bak.
Look at the monitor.
Choi Gyung-Hee'nin telefonunu kopyalayıp dinlemeye al.
Clone Choi's cell phone and monitor it
Meslektaşlarımı Bay Valdemar'ı bu durumda bırakıp gözlemlemeleri konusunda ikna edebildim.
I managed to convince my colleagues to leave M. Valdemar in this state and to monitor him.
Kusura bakma, monitör standını denemem gerek.
Sorry, I need to test the monitor booth.
Monitörden izliyordum.
I was watching the monitor.
Sohbet odalarını izliyorlar.
- They monitor chatrooms now.
Özür dilerim, namus kontrol cihazım.
Sorry. That's my sobriety monitor.
25 yıldır Dünya'daki tüm pilotlarla kimliği belirlenemeyen uçan cisimlerle ilgili çalışıyorum.
IT WOULD MAKE A GREAT DEAL OF SENSE TO STEALTHILY MONITOR THE CATTLE HERD AND POSSIBLY EVEN SPREAD RUMORS
Oğlanı gözetle.
Hmm. Monitor the boy.
Ben gözlem için buradayım.
I'll stay hereto monitor the situation