Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ M ] / Mosquito

Mosquito перевод на английский

684 параллельный перевод
Veee cibinlik ve bir şişe vermut.
And this is mosquito netting and this is a bottle of vermouth.
" Herkes söylüyor. Seni seviyorum! İri sivrisinek, sokunca, sinek perdesindeki sinek bile söylüyor :
" Everyone says I love you, the big mosquito when he sting you, the fly when he's stuck on the fly paper, too, says I love you.
Içeri bir sivrisinek girse yanarsïn degil mi?
You'd be in horrible shape if a mosquito got in there with you, wouldn't you?
Çünkü bu cibinlik kumaşı İngiliz Karargâhı'na gitmeli.
Because a piece of mosquito netting has got to get through to British Headquarters.
Bu cibinlik kumaşının kurşun kalemle işaretlenmiş bir parçası.
Just a piece of mosquito netting with some pencil marks on it.
Bir cibinlik kumaşına mal olsa bile.
If it costs it costs a bit of mosquito netting.
Sivrisinek.
A mosquito.
Sivrisinek ilacı getir biraz.
Bring some mosquito repellent.
Nine, sinekliği getir!
Grandma, the mosquito net.
Seni terk ederse iyi bir sivrisinek ağı olur.
Make a nice mosquito net if he ditches you.
Sivrisinek ağlarını sevmiyorum.
I don't like mosquito netting.
Hey, şu aşağıdaki adam, kovaladığınız bir sivrisinek mi?
Hey, that fellow down there, you think he's a mosquito you can shoo away?
Bunun için söylediğin bir şey var ki... Bir sivrisinek değil.
Something you just said, about his... not being a mosquito.
Onu bir sivrisinek gibi öldürmeyi mi ima ediyorsun, ha?
You mean to kill like a mosquito, eh?
"Hijyenci çocuklar", sivrisinek öldürücüleri.
"Hygiene boys", Mosquito killers.
Sivrisinek ilacıymış.
It was mosquito spray.
Irene iyidir fakat bir sivrisineği bile cezbedemez.
Irene's a dear but she couldn't attract a mosquito.
Eski sivrisinek yatağı Pasifik.
The rotten old mosquito-happy, crab-bottomed Pacific!
TV cihazlarını onaran bu sivrisinek de kim?
Who is this mosquito who repairs TV sets?
Senin şu bilim adamlarına sineklikleri ver ve onları bataklığa gönder.
Give your scientists mosquito nets and send them into the bogs.
Tatiana neden böylesi bir sivrisineği seviyor?
Why does Tatiana love such a mosquito?
- Sivrisinek kovucu.
- Mosquito repellent.
80 kilometre içinde ki her sivrisineği çeker etrafına.
That'll bring every mosquito around.
- Sivrisinek.
- A mosquito
Sivrisinek soktu.
A mosquito bit me
Cibinliğinin altına bir karadul koydum.
I put a black widow spider underneath his mosquito net.
Buranın sıcağı ve sivrisineği çekilmez.
The heat and the mosquito's here...
İnanıyorum ki tek bir Mosquito bu gece bunu yapabilir ve onu engelleyebilir.
We believe that a single Mosquito... might get through tonight and stop him.
Mosquito'ya kulak ver!
Listen to Mosquito!
Efendim, şeytani ruhlar zavallı Mosquito'yu kaçırdı.
Sir, evil ghosts have kidnapped poor Mosquito.
Mosquito!
Mosquito!
Üzerinde sineklik var, bundan dolayı...
She's in the mosquito net, so...
Bu sineklik, çocuğa lazım!
The child needs the mosquito netting!
Sinekliğe ne oldu?
What happened to the mosquito net?
Sivrisinek ve sinekler, kocamanlar.
Mosquito and Tsetse fly, they are big.
Cibinliğe gerek duymadınız mı?
You did not need the mosquito net?
Bu sivrisinek ısırığı değil.
I see it's serious. That is no mosquito bite.
Bir sivrisineği bile ezip öldürmeyen, sıradan ve iyi huylu bir adam nasıl oluyor da,... bir uçağa oturup aşağıda uyuyan binlerce yabancıyı bombalayabiliyor?
How can a perfectly ordinary, good-natured guy who wouldn't slap down a mosquito sit up in an airplane and bomb 1000 sleeping strangers down beneath him?
Eğer yabancılar gelmeye devam ederse, çok sarhoş olursun.
Strangers that come, will soon become a mosquito.
Amca, bebeği sinek ısırmış!
Uncle, a mosquito is biting baby
Kullandığı uçak oradan sadece 16 kilometre uzağa düştü.
The Mosquito he was in crash-landed only 10 miles away.
Sivrisinek ısırığı gibi.
It's like a mosquito bite.
Bir anda Hank peşinde oldukları sivrisineği görür.
Suddenly Hank spots the mosquito they're after.
Roy, sivrisineğin izini inceler.
Roy examines the mosquito's spoor.
Sivrisinek öldü.
The mosquito now is dead.
Yaralı bir sivrisinekten daha tehlikeli şey yok.
There's nothing more dangerous than a wounded mosquito.
Hank sivrisineğin derisini ustalıkla soyar.
With well practised skill Hank skins the mosquito.
- Mosquito!
Mosquitoes.
Bir sivrisinek.
A mosquito.
Şu sivrisineğe baksana.
Hey, look at that mosquito.
Sivrisinek akıllı bir musibettir.
The mosquito's a clever little bastard.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]