Mostly перевод на английский
8,837 параллельный перевод
Daha çok kendi hallerinde yaşarlarmış.
They kept mostly to themselves.
Hayır, gittiğiniz için epey rahatlamış görünüyordu.
No, he seemed mostly relieved that you were gone.
Yani nefsi müdafaaydı.
It was mostly self-defense.
En çok da ben.
I'm mostly talking to myself.
Çoğu insan onun garip olduğunu düşünürdü.
People mostly thought him strange.
Annesiyle ayrıldığımızda, daha lisedeydi. Asıl suç bendeydi.
She was still in high school when her mom and I fell apart, which was my fault, mostly.
Ama en çok, seni görmek için sabırsızım.
But mostly, I can't wait to see you.
Genellikle Apple ürünleri var çünkü bu bir Apple mağazası.
Yeah. I mean, we have mostly Apple products,'cause it's an Apple-based store.
Onu yakalamam için yardımına ihtiyacım var ki bu da masum olduğunu büyük bir ölçüde kanıtlayacak.
I need your help to catch him, which will also prove that you're mostly innocent.
Genelde ayılmak için.
Mostly as a hangover reliever.
Çoğu zaman geyik iç yağı, bazende küçük ördek parçaları.
Mostly deer fat, sometimes a little duck.
Benim için genelde beklentisini...
Mostly when I wasn't living up to expectation.
Çoğunlukla insanlık için yeni yaşam alanı amaçlı, biraz daha para kazanmak amaçlı. Ne güzel.
I became a contractor, mostly for Habitat for Humanity, but also to make a buck here and there.
Diğer bölümlerde çoğunlukla laboratuvarlar var.
Other zones are mostly laboratories.
Evet, bazılarının para ettiğinden eminim ama çoğu sadece manevi değeri olan ıvır zıvır.
Yeah, I'm sure some of it was worth some money, but mostly it's just sentimental junk.
Çoğunlukla meth.
Mostly meth.
Çoğunlukla Noel'de.
Mostly at Christmas.
Ve bana yardım edebilecek kimsem yoktu bu yüzden iş bulmak zorundaydım çoğunlukla ev temizliği.
And I didn't have no family to help me out, so I had to get work, mostly cleaning houses.
Çoğunlukla ikiyi yapıştırırsın ve sorun çıkmaz.
Mostly stick with two and you'll be fine.
Daha çok klasikleri.
Mostly the classics.
- Daha ziyade bana.
- Well, mostly me.
Göğüslerinden, başlarından ve boyunlarından birkaç kez vurulmuşlar, - ama en çok yüzlerine ateş edilmiş.
They were shot multiple times about the chest, head, and neck, but mostly in the face.
En çok da Santi için.
Mostly for Santi.
Yazarlarımızın çoğu kendi evlerinde çalışır.
Mostly, our contributors work from home.
Bizim onu görevlendirdiğimiz işler çoğunlukla galeri açılışları, belediye meclisi toplantıları gibi şeylerdi.
Mostly what we had for him was gallery openings, city council meetings.
Çoğunlukla Patrick'in işiyle ilgili, iş yerinde bildiğim bir problemi olup olmadığı gibi sorular sordu.
Mostly about Patrick's job, like if I knew about any problems Patrick had at work.
Madeline Wuntch'un, sen aksiyon filmi oynayacaksın diye helikopter çağırdığın için beni nasıl parçalayacağını düşünüyorum.
Mostly about how Madeline Wuntch will destroy me because you wanted a helicopter to play action movie.
Genellikle Sunset Toplum Sanat Merkezi'ne gidiyorum. Ana grubum orada.
Mostly at the sunset community arts center.
O tüneli açan her kimse çoğunlukla bodrumda çakılıp kalmışlar.
Whoever dug that tunnel stuck mostly to the basement.
Ağırlıklı olarak sen.
You, mostly.
Biraz ama çoğunlukla kötü hissettim.
A little bit. But mostly I felt bad.
Genelde ithalat.
Mostly import.
Evet çoğu antibiyotik, vitamin falan bir de gergin olursam diye antidepresan var.
Yeah, it's mostly antibiotics and supplements, and.. ... something in case I feel anxious.
Çoğunlukla ilmeklediğim insanlardan ama kendimden de.
Mostly from people that I've stitched but also me...
ekseriyetle Vega'nın bu tarafında.
Are mostly on this side of Vega.
Polis çoğunlukla kimsenin umrunda olmayan insanları Homan Meydanı'na götürür, onu umursadığını görürlerse serbest bırakırlar.
The police mostly take people to Homan Square that nobody cares about, so you start caring... they'll release him.
Çoğunlukla Yüzüklerin Efendisi'nden.
Lord of the Rings mostly.
Ekseriyetle, deniz uçağı.
I'm a pilot. Floatplanes, mostly.
- Evet, çok konuşkandı. Sizin için nasıl kötü hissettiğini, bilhassa siz ikinizin ne güzel bir çift olduğunuzu.
Well, she was very communicative, mostly about what a beautiful couple that you two were and how badly she felt for you.
Evet, bu işte çok iyi olduğunu senden duymuştum.
Yeah, and I've heard you're very good at it, mostly from you.
Konu çoğunlukla gerçeklerle ve kanıtlarla ilgilidir.
It's mostly about facts and evidence.
Çoğunlukla tacirlere yardım ederim ve kargoları taşırım.
Mostly I boost merch and transport cargo.
Winston çoğu zaman.
Winston mostly.
Genellikle uyuşturucu kaçakçılarına.
Mostly to drug dealers.
Dürüst olmam gerekirse birinin Gibbs'yakın olması fikri bize çok garip geliyor. Çoğunlukla.
Mostly.
Genellikle iniş takımlarında kullanıyoruz.
We mostly use these in aircraft landing gear.
Pekala, Backupsmore'un kimsenin ilk tercihi olmadığını biliyorum ama prestijden uzak olsak da sizler için neredeyse böceksiz yurtlar hazırladık.
All right, I know Backupsmore wasn't anyone's first choice, but what we lack in prestige we make up for in mostly bug-free dorms.
Çoğunlukla.
Mostly.
Evet, genelde Vernon'u takip etmek için kullanıyorum.
Yeah, mostly I just use it to stalk Vernon.
Bir sürü şey olabilir, fakat en çokta babanı kaybettiğin için.
Well, lots of things, but mostly I'd say the loss of your father.
Çoğu güvenlik kamerasından olmak üzere internetten veri arakladım... Yüz tanıma programlarında tarattım.
I've been hijacking feeds from all over the web, mostly security cam footage, running it through facial recognition software.